Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kader ya da talihsizlik deyin, bu 23 Nisan kutlamasının korona salgın günlerine denk gelmesi çok üzücü bir tesadüftü.

        Herhangi bir yıl değil, 2020’deyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yıldönümü.

        O zor şartlarda, büyük güçlere meydan okuyan, temsil gücü çok yüksek ve dönemin koşullarında müthiş bir özveri ile toplanmış, çoğulcu ve çok sesli ilk meclisin açılışının 100. Yılı.

        23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan ilk meclis ile gurur duymalıyız.

        O dönemin çoğulcu-katılımcı ortamında Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde millet olarak verdiğimiz Milli Mücadele ile ne kadar övünsek azdır.

        Düşünün o dağılmış ülke gerçek bir kurtuluş mücadelesi veriyor ve bu sırada mücadelenin önderi Mareşal Mustafa Kemal Meclis ortamında çatır çatır, özgürce tenkit edilebiliyor.

        DÜNYA SİYASAL TARİHİNDE TEK

        Milli Mücadele’nin Başkomutanı, milletin vekillerinden gelen tüm eleştirilere o Meclis kürsüsünden tek tek cevap veriyor. Son derece faydalı tartışmalar yaşanıyor o özgürlükçü atmosferde.

        1920-23 Meclisi yani 23 Nisan 1920 ruhunun eşi benzeri dünya siyasal tarihinde benim bildiğim kadarıyla yok.

        Biz bunu başarmış bir ülkeyiz.

        İLK MECLİS’İN ÖNEMİ

        O sebeple 23 Nisan 1920 olayını çok önemsemeliyiz.

        O dönemin Meclis ruhu bizlere hem çoğulculuğun hem özgürlükçülüğün hem de katılımcılığın bir millet için büyük erdemler olduğunu öğretiyor.

        Mustafa Kemal önderliğindeki Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasında bu erdemlerin de çok büyük bir payı var.

        100 sene sonra, 23 Nisan 2020 Türkiyesinde de aynı erdemlere ihtiyacımız var…

        Çoğulculuk ile özgürlükçülük ve katılımcılık yani gerçek bir ifade hürriyetinin yaşandığı hakiki bir demokratik hukuk devleti…

        Türkiye hem 100 sene önce 1920’lerde hem de 100 sene sonra 2020’lerde böyle bir özgürlükçü ve demokratik hukuk devletini yani muasır medeniyet seviyesinde bir siyasal rejimi hak etmiyor mu?

        GÜN BURUK BAŞLADI AMA…

        İşte bu kadar mühim olan 23 Nisan 1920 hadisesine dair ne planlandığı gibi görkemli kutlamalar yapılabildi ne resepsiyon düzenlenebildi ne okullarda gösteriler hazırlanabildi ne de 23 Nisan’ın en özel ve renkli kısmı olan dünya çocukları gelebildi…

        O nedenle buruk başladı her şey dün sabah…

        Sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle evlerimizde kalmamız gereken sessiz ve sakin bir gün havasında geçti 23 Nisan’ın ilk saatleri.

        ÖYLE BİR ŞEY OLDU Kİ…

        Ancak günün ilerleyen vakitlerinde öyle bir şey oldu ki…

        Hem 100. yılı kutlamak hem de böyle bir günde evde kalmanın getirdiği burukluğu yok etmek istercesine dev bir coşku taşmaya başladı evlerden sokaklara…

        Dışarı çıkılmadı ama bütün Türkiye aynı şevkle 23 Nisan’ı kucakladı.

        Uzun süredir Türkiye’de ilk kez bu kadar güçlü bir bütünlük duygusu hissedildi…

        Saat tam 9’da hep bir ağızdan söylediğimiz İstiklal Marşı en görkemli kutlamalardan daha güçlü bir kutlamaydı bana kalırsa.

        Diğer Yazılar