Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde Fatmanur Altun’un sosyal medyadaki isyan çığlığı beni çok etkilemiş ve bu köşeye o çığlığı alıntılamıştım.

        Bunun dışında şimdiye kadar Fahrettin-Fatmanur Altun çiftinin Türkiye’nin en çok konuşulan gündem maddelerinden biri olan evini hiç konu etmedim.

        Her şey gibi bu mesele de siyasi kavga ve toplumsal kutuplaşmanın bir mevzusu ve aracı olarak ortaya çıktı ve tartışmalar da o kutuplar üzerinden ilerledi.

        Fahrettin Altun’u hiç sevmediği bilindiği halde farklı çıkar hesaplarıyla sırf görüntü olsun diye avukatlığa soyunanlar bir tarafta, kendine kolluk ve zabıta kuvveti rolü biçip dedektiflik yapanlar diğer tarafta her şey gibi bu da erkek ideolojilerinin çatışma alanı haline döndü.

        Siyasi ve ideolojik tartışmalar, işin hukuki boyutu, son dönemde muhalif kesimin belli konularda kendilerini bastırılmış hissetmesi ve muhalefetin içinden çıkan darbe imaları… Bütün bunları bir kenara koyuyorum…

        O evde yaşayan 4 çocuk var. Bahsettiğimiz ev site içerisinde değil. Ulaşımı, erişimi gayet kolay, bir sokağın üzerinde.

        Bir evi bütün ülkeye lanse etmek o 4 çocuğa ne hissettirir, bunu düşünüyor muyuz?

        Her gün haberlerde evlerinin türlü şekillerde yer alması, ailelerinin konu edilmesi o çocukları nasıl etkiler?

        REKLAM

        Açıkçası beni bu tartışmanın kadın ve çocuk boyutu ilgilendiriyor. Bu olayın insani boyutunu üzerinde durmak istiyorum.

        Bu köşede kadınlara hitaben sık sık yazıyorum… İdeolojilerimiz ne kadar farklı olursa olsun, yaşam tarzlarımız birbirinden ne kadar ayrışırsa ayrışsın biz kadınlar belli konularda ittifak etmezsek ikinci cins olarak kalmaya devam ederiz.

        Önceki gün hislerini ve evdeki son durumu öğrenmek için Fatmanur Altun’u aradım.

        Uzun uzun konuştuk. Bana bir kadın ve anne olarak neler yaşadığını anlattı. Çok üzgündü.

        Siyasi görüşleri tamamen farklı da olsa, doğrudan Fatmanur Altun ile konuşan her bilinçli feminist kadının kendisiyle empati kuracağına ve yaşadıklarına üzüleceğine inanıyorum.

        ANONİM OLMA HAKKI GASP EDİLEN BİR AİLE

        Erkek-egemen ideolojik dünyanın kavgalarına biz kadınların alet edilmesi meselesi benim en çok endişe ettiğim mevzu.

        Maalesef bu olay tam olarak bu dediğimin hayata geçtiği bir hadise oldu yine.

        Fatmanur Altun “Öyle üzgünüm ki” dedi…

        “Ben ve dört çocuğum bunca yıldır sakince, kendi halimizde yaşamaya çalışan insanlardık. Bu süreçte boy boy fotoğraflarım çıkıyor, evin adresi ortaya döküldü, her gün türlü iftiralar atılıyor.”

        Altun’un özellikle bir cümlesi beni çok etkiledi.

        “Benim anonim olma hakkımı elimden aldılar Nagehan Hanım, bir polis korumayı dahi almak istemeyen bir insandım. Mütevazı bir hayat yaşadık hep. Ama bu olanlardan sonra artık tanınmadan yaşamak çok zorlaştı.”

        Fatmanur Hanım’ın 4 çocuğu var, en büyüğü 19 yaşına gelmiş. Onların gelişmelerden nasıl etkilendiğini sordum.

        “Çocukları korumak çok zor, her türlü haberi görüyorlar. Sosyal medyayı takip ediyorlar. Yazılanlardan çok etkileniyorlar. Aşırı tedirgin bir ruh halinde yaşıyorlar. Onlara mı üzüleyim, evimizin etrafında dedektiflik yapanların ne yapıp ettiğine mi bakayım bilemedim. En çok mahremiyetin böylesine hiçe sayılması, temel kırmızı çizgilerin bu kadar kaybolması çok acı. Şu süreç bitsin, sizin gibi objektif insanları eve davet edeceğim, gelsinler bahsi geçen yeri görsünler…”

        REKLAM

        Maalesef çok derin siyasi ve toplumsal kavgalarımız var. Bu ülkenin en büyük sorunu her geçen gün artan kutuplaşma.

        Bari bu kavgaları ev ve aile üzerinden vermeyelim…

        Fakat biliyorum ki söylesem de tesiri yok. Türkiye bir girdaba kapılmış gidiyor.

        YOLU KUZGUNCUK’A DÜŞÜP “O EV HANGİSİ” DEMEYEN YOK

        Bu tartışma ile birlikte bütün flaşlar bir evin üzerine doğrultuldu. Yolu Kuzguncuk’a düşüp de “Fahrettin ve Fatmanur Altun’un evi hangisi acaba” diye bakınmayan yok adeta.

        Geçenlerde oralardan geçerken ben de kendimi bunu merak ederken buldum, sonra kendime kızdım.

        Esenler'de 50 bin aileye yardım

        Önceki gün Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu aradı. 7/24 çalışan, sahadaki verileri ve çalışmaları adım adım takip eden bir belediye başkanıdır Tevfik Bey. Esenler, İstanbul’un en yoğun ilçelerinden biri. Başka bir özelliği de Suriyeli nüfusunun yüksekliği…

        Göksu’ya ilçedeki son durumu ve aldıkları önlemleri sordum…

        “En çok yardım çağrısı alan bizim belediye” diye girdi söze. “Mesela geçen hafta 12 bin 547 çağrı gelmiş. Bunun 12 bin 47’sini cevaplamışız. Yani yardım taleplerinin büyük çoğunluğuna karşılık verilmiş.

        Göksu, 32 bin 500 aileye erzak ve giysi yardımı yaptıklarını, toplamda 50 bin aile hedeflediklerini söyledi.

        Esenler’de iyi bir koordinasyon sistemi oluşturmuşlar, kaymakamlık, belediye ve sivil toplum örgütleri arasında bir bilgi akışı var. Kaymakamlık nakdi yardımları yapıyor, belediye erzak ve giysi yardımları dağıtıyor. Sivil toplum örgütlerinin de hangi ailelere yardım yaptığının listesi çıkarılmış, böylece işbölümü yapılmış.

        Göksu’ya “İBB ile de aranızda bilgi akışı ve koordinasyon var mı?” diye sordum. “Onların yardım ettikleri ailelerin listesini istedik, bilelim ona göre biz yardımları başka ailelere yönlendirelim diye, cevap bekliyoruz” dedi.

        Suriyeliler konusunda ise şaşırtıcı bir bilgi verdi Esenler Belediye Başkanı. Genellikle dar alanlarda kalabalık yaşayan bir nüfus Suriyeli göçmenler, o nedenle salgın riski büyük. “Suriyeliler içinde korona pozitif sayısı çok az. Belki de bu zor şartları nedeniyle daha dikkatli davranıyorlar, bilmiyorum ama pandemi konusunda riskli bir durum yok onlar açısından çok şükür” dedi.

        Göremeyen, duyamayan bu bebeği annesinden ayırmayın

        Fotoğraftaki dünyalar güzeli çocuk 2,5 yaşındaki Emir Ali İz. Cask geni mutasyonu ile doğmuş. Dünyada bu hastalığa sahip yalnızca 32 kişi var ve bunlardan biri de talihsiz Emir Ali!

        Beyinciğin yüzde 90’ı gelişmeden dünyaya gelmiş. Aylarca yoğun bakımda kalmış. Sinir sistemi yok, göremiyor, duyamıyor, yutamıyor, beyin gelişimi yok. Yüzde 100 ağır engelli.

        Yutma refleksi olmadığı için yemek yerken akciğerine kaçma riski var. Midesine takılan gastronomi tüpü ile besleniyor. Yalnızca annesi özel eğitim aldığı için Emir Ali’yi besleyebiliyor.

        Anne Şule İz Menderes Adliyesi’nde memur. Evleri ise Gaziemir’de. Şimdiye kadar çocuklarının durumunu kimseyle paylaşmamışlar ve herhangi bir maddi talepleri yok. Ancak anne işe giderken çok zorlanıyor, Emir Ali’yi uzun saatler yalnız bırakmak zorunda kalıyormuş.

        Adalet Bakanlığı’ndan tek bir şey istiyorlar: Şule Hanım’ın memuriyetinin yakın bir adliyeye transfer edilmesi…

        Dünyalar güzeli Emir Ali
        Dünyalar güzeli Emir Ali

        Diğer Yazılar