Taksilerin patronu belediye olursa dedikoduyu bitiremezsiniz
Konu geçen haftadan beri tartışılıyor.
İstanbul’un yeni taksilere ihtiyacı var mı?
Esasen cevap belli: Var tabii.
Ama bu artışın, mülkiyeti İBB’ye ait 5000 yeni taksi ile olması doğru mu?
İstanbul’da ciddi bir taksi sorunu olduğu açık.
Bunu herkes yıllardır kabul ediyor.
Yoğun saatler, devir teslim zamanı ve yağmur gibi durumlarda araç bulmak bir eziyete dönüyor.
Böyle olması yetmezmiş gibi bir de taksilerin çoğu yeterince temiz değil. Üstüne yabancı turistleri kazıklama turları bir kısım taksi şoföründe milli spor haline gelmiş vs vs…
Peki bu sorunları nasıl çözmek gerekir?
İstanbul’un nüfusu 15,5 milyonu geçti. Buna karşılık taksi sayısı 17 bin 395. Bu rakam son 50 yılda yalnızca bir kaç bin oynamış.
9 milyon nüfusa sahip Londra’da şehrin sembollerinden olan lisanslı 21 bin siyah taksi var.
Üstelik bu rakamın yanında 45 bin de Uber var.
İstanbul’un yarısından biraz fazla nüfusa sahip New York’ta ise meşhur sarı taksilerin sayısı 13 bin 587. Uber ve Lyft gibi servislerin sayısı ise bundan kat kat fazla.
Sarı taksiler günde 230 bin, Uber ve Lyft ise 700 bin sürüş yapıyor New York’ta.
Paris’te ise 18 bin lisanslı taksi var! Bunun yanında Uber de hizmet sağlıyor.
Taksi sayısındaki rekor ise Tokyo’da. Şehrin nüfusu 9 milyon taksi sayısı ise 35 bin!
Tokyo’da Uber’in rakibi olarak Sony’nin kurduğu S. Ride da var bunun yanısıra…
Dünya örnekleri net bir şekilde gösteriyor: İstanbul’un taksi sayısı, nüfusuna kıyasla çok çok az. İhtiyacı karşılamak istiyorsak bu rakamı 5000 değil, 15 bin artırmak gerekir.
Ancak bunun yolu belediyenin taksi plakası kiralaması mı?
Herkes plakaların bir rant haline gelmesinden ve fiyatların fahişliğinden haklı olarak şikayet ediyor. Taksiyi kullananların çoğu artık sahibi değil… Bütün bunları biliyoruz.
Ancak bunu değiştirmenin yolu belediyenin taksi kiralaması olmamalı.
Burada Fatih Altaylı gibi düşünüyorum. Belediye standartları koymalı, ihale etmeli ve denetlemeli.
NEW YORK'TA PLAKA FİYATI 1 MİLYON DOLARA ÇIKMIŞTI!
Taksi plakasının uçuk değerlere ulaşması sorunu bize özgü değil.
New York’ta 2013’e kadar taksi plakası rantı çok yüksekti. Bir plakanın değeri 1 milyon dolara kadar çıkmıştı!
1983’te 74 bin dolar olan plaka değeri, 2012’de taksi başına aylık 3000 dolar kira getirir olmuştu.
Ancak fiyatı 1 milyona çıkan taksi plakası, pazara Uber ve türevlerinin girmesi ile 5-6 yıl içinde120 bin dolara kadar düştü.
Bugün New York’ta sarı taksi plakası ya da oradaki deyişle madalyon sahibi olmak hiç de kârlı bir yatırım değil. Ama bundan şoförler zarar görmedi zira piyasa genişledi.
İMAMOĞLU ADALAR'DA FAYTON ZULMÜNÜ BİTİRDİ
İstanbul’da da şoförlerin adeta parya haline geldiği bu sistemi değiştirmemiz şart fakat bunun yolu belediyenin taksi işletmecisi olması olamaz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Adalar’da çok doğru bir iş yaptı. Yıllardır faytoncuların lobisine, tehditlerine boyun eğilerek sürdürülen fayton sistemini risk alarak kaldırdı.
Şimdi de aynısını plaka lobisinin dayatmasına karşı piyasayı serbest bırakarak yaparsa sorun kendiliğinden çözülür.
Yeni taksilerin piyasaya sürülmesi için yeni standartlar getirsin ve bunu denetleyen olsun.
İBB taksicilik yapmak yerine taksi sayısının artmasını teşvik etsin.
UBER BENZERİ APLİKASYONLARIN ÖNÜNÜN AÇILMASI GEREK
İlla sarı taksilerden de bahsetmiyorum. Uber 2019’da İstanbul Taksiciler Esnaf Odası'nın açtığı dava sonucu mahkeme kararı ile yasaklanmıştı ama bence bu karar yanlış. Benzer aplikasyonların önü açılmalı. Önümüzde uzun bir süre seçim yok. Bu bir fırsat.
Sıkı bir denetim mekanizması kurar ve piyasayı serbest bırakırsanız fiyat zaten düşer, plaka lobisi de kendiliğinden zayıflar. Bırakın ne gürültü çıkarsa çıksın…
Aksi halde ister CHP’li ister AK Partili, hangisi olursa olsun belediye taksicilik yaparsa orası arpalığa döner, istismarın da dedikodunun da önünü alamazsınız…