Depremden depreme hatırlamak neye çare?
Yıkılan binalar, kurtarılmayı bekleyen canlar, kayıplar, suların altında kalan sokaklar, korku içinde insanlar… İzmir yakınlarında meydana gelen deprem yine hepimizi gafil avladı.
Hele bizim aileye bomba gibi düştü. Rasim’in annesi-babası Çeşme’de, ablası ve ailesi Güzelbahçe’de. İkisi de sarsıntıdan en çok etkilenen yerler arasında.
Çok şükür bir kayıp yok ama korku büyüktü tabii. Maalesef bu kadar şanslı olmayanlar var. 24 kişi yaşamını yitirdi, 804 yaralı var.
Peki bu deprem beklenen bir deprem mi? İzmir fay hattı mı harekete geçti?
Deprem konusunda uzun yıllardır çok önemli çalışmalar yapan, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak’a sordum.
Yaltırak öncelikle Ege’de bir çok fay olduğunu hatırlattı. Mevcut deprem Sığacık ile Samos arasında meydana geldi.
Dedi ki: "Nagehan Hanım harekete geçen fay deprem ve tsunami oluşturup en çok Samos’u ve Sığacık’ı vurdu. Merkez bize uzak ancak böyle uzak mesafeli depremlerde zeminin ve tabii binanın kalitesi belirleyici oluyor."
ULUSLARARASI SULARDA SİSMİK ARAŞTIRMA YAPILMIYOR
Yaltırak’a böyle bir deprem bekleyip beklemediğini sordum. Bana çok önemli bir şey söyledi: "Bu konuda bir şey söylemek imkansız. Zira depremin meydana geldiği yer uluslararası sularda. Buralarda sismik araştırma yapılmıyor. Deprem Türkiye ve Yunanistan arasında, ikisinin de karasularının dışında gerçekleşti. Dolayısıyla bu tür zeminlerle ilgili devamlı araştırma yapılmadığı için karşılaştırmalı tahminde bulunamazsınız."
Bu depremin korkulan İstanbul depremini tetikleyip tetiklemeyeceğini de sordum.
"Hiç alakası yok, ikisi bambaşka fay hatları üzerinde. Olumlu ya da olumsuz bir etkisi yok İstanbul üzerinde’ dedi. Ve ekledi: ‘İstanbul’u ve deprem gerçeğini ancak bir yer sallandıkça hatırlıyoruz. Hep unutmak için bahane oluyor. Ama maalesef unutma lüksümüz yok."