Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz Perşembe günü CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Hilton Otel’de bir toplantı düzenledi.

        İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına tepki göstermek ve bir dayanışma ağı kurmak için düzenlenen toplantıda ben de vardım.

        Canan Hanım kendilerinin yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı.

        Bu araştırmaya göre,

        "Kadınlar Türkiye’de en çok hangi sorunla karşılaşmaktadır?" sorusuna yüzde 89,5 şiddet, yüzde 84 taciz, yüzde 72 aile baskısı diyen,

        Yüzde 66 oranında kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olmadığına inanan,

        "Cumhurbaşkanı olsanız hangi soruna yönelik çalışırdınız" deyince yüzde 80 şiddet, yüzde 53 taciz diyen,

        "Ailenizde veya çevrenizde herhangi bir kadına şiddet vakası ile karşılaştınız mı?" sorusuna yüzde 73,3’ün "Evet" cevabı verdiği kadınların yaşadığı bir şehir İstanbul.

        Maalesef yalnızca İstanbul’da değil, hangi şehirde bu sorular sorulsa benzer yanıtlar çıkacaktır.

        Çalışmayı Aksoy Araştırma yapmış. Farklı sosyo ekonomik ve eğitim düzeyine sahip yüzlerce kadına sorulmuş.

        Şiddet ile kadınların kurduğu ilişki, hayatlarında şiddetin varlığı ve güven duygusuna yönelik algıları çok kaygı verici.

        Canan Kaftancıoğlu o toplantıda ‘CHP İstanbul Sözleşmesi Dayanışma Ağı’ kurduklarını da açıkladı.

        REKLAM

        İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına tepki olarak kurulan bir ağ bu.

        Benim sözleşmeye yönelik tavrımı biliyorsunuz. Bu sözleşmenin kadına karşı şiddetin bu kadar ciddi bir problem olduğu ülkemizde önemli bir çatı vazifesi vardı. Çekilme kararı her açıdan çok yanlış oldu.

        Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’nin açtığı yoldan kadınların elde ettiği kazanımların elden gitmemesi için hangi siyasi görüşten olursak olalım kadınlar olarak her türlü mücadeleyi vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

        SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEK SÖZLEŞMEYE DESTEĞİ ARTIRMIŞ

        Bakın Perşembe günkü toplantıda açıklanan araştırma sonuçları içinde çok çarpıcı detaylar var.

        Mart başında katılımcılara "İstanbul Sözleşmesi'ni biliyor musunuz?" diye sorulduğunda yüzde 50,5 "Biliyorum" derken sözleşmeden çekilme kararının ertesinde aynı katılımcılara aynı soru sorulduğunda bu kez "Biliyorum" diyenlerin oranı yüzde 75,3’e çıkmış.

        Sözleşmeyle ilgili fikirleri sorulduğunda araştırmaya katılan kadınların yüzde 82,5’u "Kadına şiddeti engelleyen ve kadın haklarını savunan bir sözleşmedir" demişler.

        Cumhur İttifakı'na oy veren kadınlar arasında bu oran yüzde 68,2, Millet İttifakı’na oy veren kadınlar arasında ise yüzde 95,8.

        Bu rakamlardan da görüldüğü gibi İstanbul Sözleşmesi'ne kadınların çok büyük bir çoğunluğu şiddete karşı bir güvence, haklarını koruyan bir metin olarak bakıyor.

        Temelsiz eşcinsellik propagandası hiçbir şekilde tutmamış. Tam tersine sözleşmeden çekilmek bilinirliğini ve sözleşmeye olan desteği artırmış.

        Cumhur İttifakı seçmeni kadınlar dahi neredeyse yüzde 70 sözleşmeden yana.

        REKLAM

        AK Parti bu tablonun farkında mı?

        Söyleyin lütfen kadınları ilgilendiren bir metinden kadınların rızası olmadan çıkmak doğru mudur? Adil midir?

        Geçen yazıda İstanbul Sözleşmesi referanduma gitse en az yüzde 70 ile ‘devam’ kararı çıkar demiştim. Bu sonuçlara bakıyorum da… Yüzde 70 az bile.

        Toplantı bitiminde Canan Hanım'la ayaküstü sohbet ettik. Siyasi görüşlerine katılmasam da Kaftancıoğlu’nun ‘müesses nizam’ karşıtı duruşu nedeniyle hedefe konduğunu görüyor ve ‘rejim ittifakı’ içinde yer alan farklı unsurların ortak düşmanı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda Ömer Faruk Gergerlioğlu ile aralarında paralellik var bence. İkisi de yalnızca iktidar değil esas olarak rejim muhalifi. Zaten CHP’nin içinde de Kaftancıoğlu’ndan hiç hazzetmeyen çok isim var. Müesses nizamın temsilcisi CHP’lilerin Kaftancıoğlu’na bakışı devletin bakışından pek farklı değil.

        ORTAK BİR ÇATI İÇİN SERT KUTUPLAŞTIRICI DİLDEN KAÇINMAK GEREKMEZ Mİ?

        Toplantıda ‘CHP İstanbul Sözleşmesi Dayanışma Ağı’nı CHP’li kadınların da içinde olacağı ama siyasi bir parti çatısı altında olmayan bir oluşum olarak tanımladı Kaftancıoğlu. Şayet bu çizgi tutturulabilirse bütün kadınlara faydalı olabilir.

        Ancak maalesef ben perşembe günkü buluşmada böyle bir hava göremedim.

        Mevcut sert siyasi kutuplaşma her yere olduğu gibi toplantıya da sirayet etmişti. Canan Kaftancıoğlu’nun "Bu girişim herhangi bir siyasi partinin olmayacak" demesine rağmen kullandığı sert siyasi dili de doğru bulmadım.

        Sık sık ‘Tek Adam’ diyerek Cumhurbaşkanı ve iktidarı hedef almak İstanbul Sözleşmesi’ni kadınların belli bir kesiminin mevzusu haline getirir, Cumhur İttifakı'na oy vermiş kadınları uzaklaştırır diye düşünüyorum.

        Halbuki bakın sonuçlar siyasi görüşü ne olursa olsun kadınların büyük çoğunluğunun İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıktığını gösteriyor. Bu tablo kadınlar olarak birlikte mücadele edebileceğimizi söylüyor.

        Bunu erkeklerin siyasi kavgalarının yarattığı kutuplaşma ortamına feda etmemeliyiz.

        Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısı

        Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısı
        0:00 / 0:00

        Tam da İstanbul Sözleşmesi'ne tüm siyasi görüşten kadınlar birlikte sahip çıkmalı ve sert kutuplaştırıcı dilden uzak durmalıyız derken geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Geçmişte kavgalarımız olabilir.. Her birimizin hataları da olabilir ama geriye dönüp bir helalleşmemiz lazım. Önümüze, geleceğimize bakmamız lazım, ufka bakmamız lazım” dedi.

        Bu, Türkiye’de bitmek bilmeyen rövanşizm dalgasını sonlandırmayı amaçlayan çok doğru ve çok gerekli bir çağrı.

        Rövanşizm havası bugüne kadar hep siyasetin alanını daralttı, özgürlüklerin budanmasına neden oldu, askeri darbelerin kendilerine zemin yaratmasının önünü açtı. Türkiye’de bu kadar gergin bir ortam istemiyorsak, hukuk devleti inşa etmeyi arzuluyorsak Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısına destek olmalıyız.

        Bu çağrı Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki kongrede "Gelin hep birlikte anayasa yapalım" çağrısından bir gün sonra geldi. Bence çok anlamlı. Bu, mevcut kutuplaşmayı aşmak, gri alanları çoğaltmak için bir fırsat olabilir.

        Diğer Yazılar