Tüm gelişmiş ülkeler aynı noktada birleşiyor: Okulların açık kalması en önemli önceliktir
Sevgili okurlar, ben okulda hiç risk yoktur demiyorum, elbette var ancak biraz sonra alıntılar yapacağım çalışma ve dünyadaki yüzlerce örnek, okulu kapatmanın çocuklar üzerindeki riskinin Covid enfeksiyonu riskinden çok daha fazla olduğunu, okulların bulaşı artırıcı gözle görülür bir rol oynamadığını ve çocukların virüsü okuldan daha çok evin içinden, dışarı çıkan büyüklerden ya da sokaktan aldığını gösteriyor.
Türk Toraks Derneği perşembe günü “Covid 19 salgını ve okulların yeniden eğitime açılması” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. O raporda "Çocuk ve gençlerin ruh sağlığı ve gelişim ihtiyaçlarının karşılanması ve bunun bir parçası olarak okulların açık tutulmasının sağlanması bir kozmetik ihtiyaç değil, temel bir ihtiyaç ve haktır" deniyor.
Türkiye pandemi sürecinde okullarını en uzun süre kapalı tutan ülke oldu, diyor rapor ve "Çocuklar evlere kapatılıp akranları ve ebeveyn harici yetişkinlerle etkileşimleri kesilirse zihinsel ve fiziksel uyaranlardan uzak kalırlarsa yüksek miktarda ekrana maruz bırakılırlarsa gelişimleri kritik düzeyde geriler" diye üzerine basa basa söylüyor.
"Uzaktan eğitim var zaten, risk almaya ne gerek var’ diyenlere de şu uyarıyı yapıyor rapor: "Uzaktan eğitimin en önemli etkilerinden biri odaklanmayı sağlayan dürtü kontrolünün gelişiminin aksaması, başta dersler olmak üzere sınıfta olan bitene olan ilginin azalması, öğrenci-öğretmen bağının zayıflaması."
Okulların kapalı olması yalnızca zihinsel ve ruhsal değil fiziksel gelişimi de olumsuz etkiliyor, diyor Türk Toraks Derneği. Kas-iskelet sistemi zayıflıyor, obezite artıyor.
Uzaktan eğitim 12 yaş altı için uygun değil. Bunu OECD ve CDC dahil tüm uluslararası kuruluşlar söylüyor.
Aynı hatırlatma Türk Toraks Derneği’nin raporunda da var. 12 yaş altı için uzaktan eğitimin geri dönüşü çok zayıf, yüz yüze eğitimin mümkün olduğunca devam etmesi gerekiyor bu yaş grubunda.
Konularında uzman 5 kıymetli tıp insanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Prof. Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Nejla Kurul, Doç. Dr. Haluk Çalışır ve Uzm. Dr. Nuriye Ortaylı’nın düzenledikleri webinarın bir özeti olan rapordaki şu bölüme dikkat:
“Pandemi ilanını takiben bir çok ülke okullarını kapatmıştır… Ancak Mart 2020 ayından başlayarak toplanan veriler ve bilgiler çocukların koronavirüsten erişkinlere oranla daha az etkilendiğini gösteriyor. Enfeksiyonu daha az alıp, hastalığı daha az geçirmekteler… Çocuklar enfeksiyonu alabiliyor ve bulaştırabiliyorlar ama özellikle 10-12 yaşın altındaki çocuklar erişkinlere göre enfeksiyonu yüzde 50-90 daha az bulaştırıyor.
Bu bulgular ışığında birçok ülke birinci dalgayı takiben okulları özellikle ilkokulları ve okul öncesi eğitim kurumlarını açtı. Bazı ülkeler sonbahardaki dalga sırasında birçok kitlesel kısıtlamalar getirirken bu öğretim kurumlarını açık tutmaya devam ettiler. Bu ülkelerin deneylerinden gelen bilgiler okulların açık olmasının salgının şiddetini artırma etkisinin ihmal edilebilir derecede düşük olduğunu düşündürtmektedir. Okullar salgının şiddetini artırmamaktadır. Okullardaki vaka sayıları doğrudan toplumdaki salgın düzeyini yansıtmaktadır."
Vaka sayıları artarken okul kapamak ihtimal dışıdır demiyor rapor. Dünyadaki itibarlı tüm bilim insanları gibi şunu diyor: Salgın verilerine göre okulların açık kalması yeniden gözden geçirilebilir. Ancak okulların açık kalabilmesinin toplumun en önemli önceliği olduğu gerçeği ile hareket edilmelidir.