2023'e doğru yol ayrımında bir Türkiye
MetroPOLL Araştırma’nın Nisan ayı sonuçları "AK Parti ilk kez yüzde 30’un altına düştü" başlığı ile dün hem konvansiyonel hem sosyal medyada çok konuşuldu.
Üzerinde durulan tek veri kararsızlar dağıtılmadan AK Parti’nin yüzde 27.1, CHP’nin yüzde 18.3, İYİ Parti’nin yüzde 10.7, MHP’nin yüzde 8.7, HDP’nin yüzde 8.4, DEVA’nın yüzde 2.2, SP’nin yüzde 1.6 ve Gelecek Partisi’nin yüzde 1.4 oy alıyor görünmesiydi.
Halbuki bence bu nokta araştırmanın en önemsiz bölümü. Çok daha mühim ve değerlendirilmesi gereken kısımları var raporun.
Bu yazıda o bilinmeyen kısımları paylaşacak ve yorumlayacağım.
Özer Sencar’ın sahibi olduğu MetroPOLL, dikkatle takip ettiğim bir şirket. Sencar’ın 2005 Ocak ayından beri yayınladığı Türkiye’nin Nabzı çalışmalarını objektif ve tarafsız raporlar mahiyetinde görüyorum.
Sadece abonelere giden 102 sayfalık araştırmanın tamamını detaylı bir şekilde okudum.
Çok çarpıcı sonuçlar var.
Özer Sencar ile de konuştum.
Bu sonuçları tüm siyasetçilerin soğukkanlı bir şekilde değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim. Özellikle iktidar cephesinin üzerinde düşünmesi gereken çok önemli ayrıntılar gördüm…
Önce AK Parti’nin kararsızlar dağıtılmadan yüzde 27.1 çıkan oy oranı… Mart ayında yine MetroPOLL’ün araştırmasında bu rakam yüzde 31.3’tü. Ocak’ta ise yüzde 30.3.
Özer Sencar’a sorduğumda "Bir ay içinde yaklaşık 4 puanlık birden düşüş önemli ancak gidişe bakmak lazım Nagehan Hanım. Aralık’ta da yüzde 30’un altında idi, sonra Gara operasyonu ve kimi gelişmelerle yine 30 bandının üzerine çıktı. Bu kez önümüzdeki aylarda yüzde 30’un altında seyrederse düşüş seyri kalıcı diyebiliriz ancak konjonktürel olarak yükselebilir de. Henüz bir şey söylemek için erken. Fakat bu ay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev onayı da 4 puan azalmış."
Sencar bu düşüşü birkaç sebebe bağlıyor. Birinci ve en önemlisi ekonomideki sıkıntıların artması ve pandemi sürecinin yönetimine dair ortaya çıkan tablo. AK Parti kongrelerinin önemli bir faktör olabileceğini söylüyor.
Nitekim araştırma sonuçlarına göre toplumun yüzde 79’u kalabalık kongrelerin doğru olmadığını düşünüyor.
SİYASİ KUTUPLAŞMA DERİNLEŞİYOR
Aslında dediğim gibi partilerin oy oranları bu raporun bence en önemsiz noktası. Sencar’ın da dediği üzere konjonktüre göre bu rakam artabilir ya da azalabilir.
Öte yandan kutuplaşmanın yapısallaşması açısından çok dikkat çekici bir tablo var karşımızda.
Rakamlar şunu doğruluyor: Türkiye’deki siyasi kutuplaşma giderek yapısal olarak derinleşiyor.
Gri alanlar azalıyor. "Kesinlikle Erdoğan’a oy veririm" diyenlerin oranında bir düşüş yok, aksine küçük bir artış var. Aralık 2019’da bu rakam yine MetroPOLLl’ün araştırmasında yüzde 33’müş. Şimdi yüzde 33.5.
Aralık 2019’da "Erdoğan’dan başka birine oy vermeyi düşünebilirim" diyenler yüzde 19.9 iken şimdi bu rakam yüzde 14.9’a düşmüş. Buna karşı "Erdoğan’a kesinlikle oy vermem" diyenlerin sayısı Aralık 2019’da yüzde 35.3 iken şimdi bu rakam yüzde 46.5’a çıkmış.
Gelelim araştırmanın en kritik bölümüne…
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devam edecek ve iki aday arasında bir yarış olacaksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına gelebilecek isimler sorulmuş.
En çok konuşulan iki isim Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu.
Orada da çok dikkatle yorumlanması gereken bir veri seti var.
“Muhalefetin adayı kim olmalı?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 22’si Mansur Yavaş, yüzde 12.9’u Ekrem İmamoğlu diyor. Yani muhalefet tabanının genel ortalaması İmamoğlu’ndan ziyade Yavaş’ı ortak aday istiyor.
Fakat özellikle Ekrem İmamoğlu’na yakın isimler “Eğer Tayyip Bey ile Ekrem Bey karşı karşıya gelirse biz Mansur Yavaş alternatifine göre daha çok oy alıyoruz” havasındalar.
Erdoğan-Yavaş, Erdoğan-İmamoğlu karşılaştırmasında sonuçlar çok yakın çıkıyor. İmamoğlu yüzde 49.7, Yavaş ise yüzde 49.4 alıyor. Ekrem Bey bir tık önde.
Fakaaaat… Orada ince bir detay var. Karşısına İmamoğlu çıkınca Erdoğan’a direkt oy veririm diyenler yüzde 38.8. Eğer karşısında Yavaş olursa 37.5 Erdoğan diyor.
Yani rakibi İmamoğlu olunca Erdoğan’ın oyu artıyor. Kararsızlar kümesi azalıyor.
Tabii bu rakamlara bakınca hem İmamoğlu hem Yavaş tarafı “Biz uzak ara öndeyiz” diye sevinebilir ama işin gerçeği bu rakamlar ne İmamoğlu ne de Yavaş oyu.
Bu tablo şu anki Türkiye’de Erdoğanist dalganın karşısındaki anti-Erdoğan dalgayı gösteriyor.
Yani mesela 10 aday birden başkanlık yarışına girerse Tayyip Bey yine yüzde 38-39 alıyor ama o durumda diğer adayların oyu çok geriliyor ve rakipsiz şekilde Erdoğan ilk turda birinci oluyor.
Nitekim MetroPOLL anketinin bu ikili kıyaslamasında 2018 seçiminde yüzde 8 almış Meral Akşener de yüzde 42.5 alıyor gözüküyor. Tayyip Bey ise 38.5 gözüküyor. Oysa Akşener’in parti oyu yukarıda yazdığım gibi 10-11.
Yine bu ikili kıyaslamada hakkında "Kılıçdaroğlu en fazla 25 alır, çünkü Dersimli ve Alevi" tezleri ileri sürülen Kemal Bey yüzde 39.7 oy alıyor. O durumda Tayyip Bey’in oyu yüzde 42.5 seviyesine çıkıyor.
İKİ ANA DAMAR: ERDOĞANCILIK VE ANTİ-ERDOĞANCILIK
Yani aslında Türk siyasetinde Erdoğancılığın karşısında bir İmamoğluculuk, Yavaşçılık, Akşenercilik vs yok.
Günümüz Türk siyasetinde mevcut iki temel akım var. Erdoğancılık ve Anti-Erdoğancılık.
Yine her şey Tayyip Erdoğan ismi etrafında dönüyor.
Peki bugünkü iktidar sadece Erdoğan ya da AK Parti iktidarı mı?
Hayır değil. Bugün Türkiye’de çok güçlü bir devlet rejim bloku var. Bu blokun lider kabul ettiği kişi Tayyip Bey ama bu rejimin ana ideolojisi Erdoğanizm değil.
Hatta bana devlet yönetiminde rejim mi daha güçlü Erdoğan mı derseniz tartışmasız biçimde rejim derim. Bu devlet rejiminin ya da diğer deyimle mevcut müesses nizamın nasıl bir yapı olduğunu önceki yazılarımda ortaya koymuştum. Şimdi yeniden o tartışmaya dönmek istemiyorum.
Dolayısıyla 2023 dönemecine giderken Erdoğan’ın tavrı kadar rejimin tavrı da önemli olacak.
MANSUR YAVAŞ "SESSİZ VE DERİNDEN" İLERLİYOR
Bu bağlamda da Ekrem İmamoğlu oldukça dezavantajlı görünüyor. Rejimi irrite edecek çok sayıda siyasal hamle yapıyor İmamoğlu. Başkan adayları arasında ismi geçmiyor ama Tunç Soyer’in de müesses nizam açısından İmamoğlu ile aynı noktada olduğunu söyleyebilirim. Mansur Yavaş ise o manada “sessiz ve derinden” ilerliyor.
Kimi muhalif okurlarımın “Nagehan Alçı bu rakamlara göre iktidar da rejim de değişiyor sen ne diyorsun” dediğini duyar gibiyim.
Gazeteci kimliğimin dışında siyaset bilimci kimliğimle şunu söyleyebilirim…
CHP ile İYİ Parti’nin toplam oyunun AK Parti ile MHP toplamını geçtiği gün şüphesiz bu ülkede siyasal iktidar değişiyor demektir.
Ama bu rakamlar yakalanmadan bir şey söylemek güç. Şu anda da hala CHP ve İYİ Parti beraber toplam oyu AK Parti oyuna ancak yetişiyorlar.
HDP’nin ne kadar oyu olursa olsun müesses nizam ya da devlet rejimi tarafından PKK terör örgütü ile eş görülmesi tüm denklemi değiştiriyor.
Adeta Kıbrıs Rum EOKA neyse HDP de öyle görülüyor devlet mekanizması tarafından. HDP ile işbirliğine yanaşanlar da KKTC karşısında EOKA’yı desteklemiş gibi algılanıyorlar egemen rejim gözüyle.
"KÜRTLERİN YÜZDE 25-27'Sİ AK PARTİ'YE OY VERİYOR, HDP TABANINDAN AK PARTİ'YE HİÇ OY GİTMİYOR"
Böyle bir ortamda Kürt seçmenin AK Parti’ye yönelik tavrını sorduğumda ise şu cevabı verdi Özer Bey: "HDP seçmeni tamamen anti-Erdoğan seçmen Nagehan Hanım. Ancak Kürt halkının kendini muhafazakar ve dindar olarak tanımlayan yaklaşık yüzde 25-27’si hala AK Parti seçmeni. Yalnız bu oran HDP’nin kapatılması telaffuz edilince birkaç puan geriledi. Bahsettiğim Kürt seçmen HDP’li değil ama HDP’nin kapatılmasına karşı. Dolayısıyla AK Parti HDP’nin kapatılması yönünde tavır alınca tepki gösteriyor.
HDP seçmenine gelince… Mevcut anti-Erdoğan dalga ile HDP seçmeni İmamoğlu seçeneğine yüzde 80 üzerinde sıcak bakıyor. Fakat Mansur Yavaş’a da soğuk değil. O da yüzde 70 oranında kabul görüyor."
Araştırmadan çıkan dikkat çekici sonuçlardan biri de toplumun genelinde giderek artan karamsarlık.
Bunun da temelinde ekonomi yatıyor. Ezici çoğunluk işlerin daha da kötüye gideceğine inanıyor.
Bu oran en çok gençlerde yüksek. Bence esas korkutucu olan da bu. Gençler endişeli. Elbette bunda pandeminin yarattığı içe kapanma ve belirsizliğin de önemli bir rolü var.
Ekonomi ve halkın mevcut duruma bakışı hakkında çok dikkat çekici veriler var. Onları da paylaşacağım…
- Kamuoyu son tartışmalara nasıl bakıyor?14 dakika önce
- 2010'daki U2 konseri ve karşılıklı öfke2 gün önce
- Devlet Bahçeli o video ile kime mesaj verdi?5 gün önce
- Özgür Özel için esas tehlike şimdi başlıyor1 hafta önce
- 'Erkek' kazandı1 hafta önce
- Devlet Bahçeli'nin açtığı yol kapandı mı?2 hafta önce
- Siyah-beyaz2 hafta önce
- Müsavat Dervişoğlu: "Mesele el sıkışmak değil, el uzatmak"3 hafta önce
- Bu filmi daha önce görmemiş olabiliriz…3 hafta önce
- Çözüm süreci değil kardeşlik hareketi3 hafta önce