Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Günlerden Çarşamba. Saat 13.50’yi gösterirken Bodrum semalarında ilk kez bir yangın söndürme uçağı gördüm. O anın coşkusu ve rahatlama hissini size anlatamam.

        Günlerdir Bodrum’da herkes nefesini tutmuş, havadan gelecek o sesi bekliyor.

        Evet, yangın birçok noktada. Evet, mücadele kolay değil. Evet, aynı anda dünyanın farklı ülkelerinde çoklu yangınlar var.

        Ama burada, Bodrum’da ve çevresinde insanlar -siyasi görüş ayırt etmeksizin herkesi kast ediyorum- kendini yalnız bırakılmış, kaderine terk edilmiş hissediyordu. AK Partililer de öyle hissediyordu.

        Birbirinden uçuk ve delice komplo teorileri almış başını gitmiş, korku iklimi katmerlenerek tavan yapmıştı.

        İşte bu nedenle saat 13.50’de duyduğum o ses Bodrum’a bir güneş gibi doğdu. Boğulmak üzere olan bir insana nefes vermek gibi oldu.

        Bu sabah Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras'a Kissebükü civarında yangın söndürme faaliyetlerinin başındayken son durumu sordum…

        “Dün iki helikopter gördük ancak henüz hiçbir uçak yok Nagehan Hanım. Yangınlar özellikle iki noktada devam ediyor. O helikopterlerin gelmesi ile bir anda ciddi bir ilerleme kaydedildi. Sizden rica ediyoruz, sesimizi duyurun. Hava desteği olmadan bitmez bu iş!” dedi.

        Ben de havadaki o sesi duyup, sarı kanatlı uçağı görür görmez yeniden Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yi aradım.

        REKLAM

        “Şu anda termik santralin içindeyim, çok yoğun bir tempo içinde çalışıyoruz Nagehan Hanım” diyerek açtı telefonu.

        Tabii ilk olarak termik santralin durumunu ve yangının oraya ulaşma ihtimalini sordum.

        Zira Bodrum ve civarında en büyük endişe bu noktada düğümleniyor.

        Hatta tanıdığım birçok kişi yangın santrale sıçrar ve infilak eder korkusu ile apar topar İstanbul’a döndü.

        “Şu an için bir tehlike mevcut değil Nagehan Hanım. Ben santralin içindeyim. Arkadaşlar çalışıyorlar. Yangının buraya gelmesi gibi bir durum şu aşamada yok. Kontrol altına alınmaya çalışılıyor” dedi Bakan.

        Bodrum ve civarındaki yangın söndürme çalışmaları ile ilgili ise şöyle konuştu…

        “Bu sabah uçaklar geldi, şu sıra helikopterler çalışmalara devam ediyorlar, uçaklar da aynı şekilde”

        "16 UÇAK ŞU AN GÖKYÜZÜNDE"

        “Sayın Pakdemirli gökyüzünde kaç uçak faaliyette?”

        “16” dedi. “Bunların 3’ü THK’nın envanterinde uçaklar, diğerleri yurtdışından Nagehan Hanım.”

        Bakan Yunanistan’dan teklif gelip Türkiye’nin kabul etmediği yönünde devam eden iddialara ilişkin de “Bunlar doğru değil. Biz AB’ye sorduk. AB’den Hırvatistan, İspanya, Fransa, Romanya ve Almanya’dan cevap geldi. Yunanistan’dan herhangi bir uçak teklifi gelmedi. Bunu da anlıyorum zira Yunanistan da şu sıra kendi yangınları ile boğuşuyor, bize nasıl uçak göndersin Nagehan Hanım?“ açıklaması yaptı.

        Bekir Pakdemirli ANAP ve Özal döneminin sembol siyasetçilerinden Ekrem Pakdemirli’nin oğlu ancak siyasetçilik kumaşı babasından kendisine geçmemiş.

        Bekir Bey zaten köken olarak da siyasetçi değil. O nedenle yaptığı açıklamalar politikacı tarzı kıvrak açıklamalar değil. Bence kamuoyunun anlayacağı bir ton tutturamıyor, söyledikleri çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.

        REKLAM

        5 TONUN ALTINDAKİ UÇAKLAR MESELESİ VE KALABALIK ETME TARTIŞMASI

        Önceki günkü “5 tonun altında uçak istemiyoruz, kalabalık yapıyor” minvalindeki sözleri de normal olarak tartışma yarattı.

        Ben de kendisine neden böyle bir açıklama yaptığını, 5 tonun altında uçağın neden uygun olmadığını, insanlar gökyüzünde tek bir yangın söndürme uçağı göremezken hangi kalabalıktan bahsettiğini sordum.

        “Bunlar spesifik konular Nagehan Hanım. Ben pilot olduğum için biliyorum ama dışarıdan biri bilmez. O teknik bir açıklama” diyerek başladı.

        “Her uçağın bir uçuş paterni oluyor. 5 tonluk uçağınki farklı, 10 tonluğunki farklı, 20 tonluğun, 40 tonluğunki farklı Nagehan Hanım. Mesela 40 tonluk tanker uçaklar var kotaya onlar girince helikopterleri çekmek zorunda kalıyoruz. Biz uçakları ve helikopterleri belli bir harmoni içinde uçurmaya çalışıyoruz. 5 tonun altı o harmoniyi bozuyor. Bu tamamen teknik bir mesele. Anlatmak istediğim buydu” dedi.

        Bence Sayın Pakdemirli ya teknik meselelere dair açıklama yapmamalı ya da bu açıklamaları teknik tabirlerden arındırarak yapmalı…

        Sonuç itibarı ile şu izlenimimi yazarak bitireyim:

        Orman Bakanı’nı iki gün öncesine göre biraz daha rahatlamış buldum. Bunu kendisine söylediğimde “Canla başla gayret ediyoruz Nagehan Hanım. Muğla yangını büyük oranda kontrol altında, Antalya’daki henüz o aşamada değil. İnşallah kısa süre içinde iyi haberler veririz.” Yorumunu yaptı.

        Ben de bu kabus gibi günlerin bir an önce bitmesini diliyorum.

        DEVLET GEREKLİ DERSLERİ ÇIKARIP KENDİ YANLIŞLARI İLE YÜZLEŞEBİLECEK Mİ?

        Ancak iş yangınları söndürmekle bitmiyor.

        Yangınların ardından devlet bazı dersler çıkarabilecek mi? Böyle bir felakette yeterince hızlı ve doğru bir iletişim kuramadığı, yangın söndürme uçakları konusunda Türkiye’nin ne kadar zayıf olduğu, insanların kendilerini devlet tarafında terk edilmiş hissettiğini görüp, kendi eksikleri ile yüzleşebilecek mi?

        Acaba günlerdir konuştuğum, hepsi de devlete ve iktidara son derece yakın olan isimlerin şaşkınlıkları ve eleştirileri fısıltı gazetesinin sayfalarına mı terk edilecek yoksa bu krizden dersler çıkarılması için cesur sesler dürüstçe çıkıp konuşacak mı?

        Diğer Yazılar