Silahlar, zırhlı kapılar, tanklar… Kabil'de hayat devam ediyor
Dün ilk Kabil sabahına uyandık.
Kaldığımız otel ve şehirde kalınabilecek tüm oteller çepeçevre kalın ve yüksek duvarlar, zırhlı kapılar ve dikenli tellerle çevrili olduğu için burada ilk anda şehri hissedemiyorsunuz.
Ancak nerede olduğunuzu hatırlamanız için kapıdan adımınızı atmanız yeterli.
Sabah 9’da sokağa çıktığımda otelin 150 metre ilerisindeki banka kuyruğu en az bir kilometreyi bulmuştu.
Her köşede ağır silahlarla donanmış Taliban askerleri bekliyordu, dilenci çocuklar sokak satıcılarının arasında mekik dokuyordu ve yağda kızartılan hamur satan seyyar tezgahlar müşteriyi çekmek için türlü şeyler söylüyordu.
Kabil’de hayat sabah namazı ile başlayıp, akşam namazı ile bitiyor. Resmi daireler ve çoğu işyeri 8’de açılıyor. O saatten itibaren şehir tam bir keşmekeş.
Banka kuyruğunda saatlerce bekleyen insanlar sonunda en fazla haftalık 200 dolara denk gelen Afgani alabiliyorlar.
Buradaki açlık ve imkansızlık hakikaten insanın içini parçalıyor.
Diğer yandan bu imkansızlıklar, yaşanan ağır travmalar ve saldırılara rağmen çok canlı bir şehir hayatı var.
İki ana merkezden oluşuyor Kabil. Eski ve yeni şehir diyorlar. Eski şehir çok daha kalabalık. Trafik neredeyse duruyor. Bu kadar yoğununu bir de Tahran’da görmüştüm. Öğlen 1’de Kültür ve Enformasyon Bakanlığında randevumuz vardı, gideceğimiz mesafe 1 kilometre var ya da yoktu ancak araba ile ulaşmamız 45 dakika sürdü.
Kabil’e gelen her gazeteci Taliban’ın ıslak imzalı izin kağıdını Bakanlığın içindeki basın ofisinden almak zorunda.
Biz de hem kağıdı almak hem de Taliban yetkilileri ile temas etmek için Bakanlığın içindeki ofise gittik.
Burada her yer savaşı ve şiddeti hatırlatıyor. Bakanlığa girerken zırhlı kalın duvarlar, binanın içinde ise demir duvarlı bir koridor var. Odalara girerken ayrıca zırhlı kapılardan geçmeniz gerekiyor. Her yerde silah, her yerde güvenlik tehdidi olduğu hissi hakim.
TÜM KADROLAR TALİBAN MI OLDU?
Taliban’ın elindeki işgücü oldukça kısıtlı. Eğitimli kadrolar az. Dolayısıyla devletin birçok koltuğunda ya hala eski dönemin çalışanları oturuyor ya da o koltuklar boş.
Ben dün resmi haber ajansının tepe yöneticisi ve hükümetin 3 gazetesinin yayın yönetmeni ile tanıştım.
İkisi de 14 yıldır aynı yerde görev yapıyorlarmış. Karzai ve Gani hükümetlerinde nasıl çalıştılarsa aynı şekilde Taliban’la da çalışmaya devam ettiklerini söylediler.
Yalnız gazeteler maddi imkansızlık nedeniyle birkaç aydır çıkamıyormuş. Kağıt yok, boya yok. “Maddi kaynak bulununca yeniden basıma başlıyoruz fakat artık fotoğraf olmayacak” dediler.
Peki ya kadın çalışanlar?
Onlar da devam ediyormuş ancak artık ofise gelmiyor evlerinden çalışıyorlarmış.
Kabil’de kanalizasyon işte böyle açıktan akıyor.BUNDAN SONRA NE OLACAK? BU HÜKÜMET KALICI MI?
Açıkçası bu soruların cevapları tam bir muamma. Taliban kurduğu hükümetin geçici olduğunu ilan etmişti ancak ne kadar süreliğine olacağı yönünde bir açıklama yapmamıştı.
Geçen hafta hükümetin yemin etmesi gerekiyordu fakat bu olmadı. Olacak gibi de görünmüyor. Öte yandan kısa süre içinde kalıcı bir hükümetin açıklanma ihtimali oldukça düşük. Edindiğim izlenim bu hükümetin belki birkaç değişiklik ya da ilave bakanlıkla yoluna devam edebileceği yönünde.
Burada Taliban’ın ilk sıradaki gündem maddesi dış yardımlar. Yardım gelmezse ülkenin de hükümetin de işi çok zor. BM vaat ettiği yardımı nasıl ve ne zaman yapacak, belli değil.
Unutulmaması gereken bir nokta şu: yardım gelmemesi en çok Afganistan halkına zarar veriyor. Taliban Hükümetine baskı yapmak için yardımların ötelenmesi ülkede büyük bir insani dramın fitilini ateşleyebilir.
ARTIK HAVALİMANININ İSMİ HAMİD KARZAİ DEĞİL
Sevgili Mehmet Akif dün yayında bana Hamid Karzai havalimanın isminin değişip değişmediğini sordu. Henüz bilmiyordum. Taliban yetkililerine sordum.
Değişmiş. Yeni ismi Kabil Uluslararası Havalimanı olmuş.