"Eşref Gani'nin kaçtığını duyduğum an kalmaya karar verdim. Saat tam 2.45'ti"
Afganistan’ı 13 yıl boyunca yöneten, 2001 sonrasının ilk devlet başkanı Hamid Karzai ile röportaj yapmak hiç kolay olmadı. Hatta şimdiye kadar aldığım en zor randevulardan biriydi diyebilirim. Bir tek Mesud Barzani için bu kadar zorlandığımı hatırlıyorum.
Karzai birleştirici ve sağduyulu tavrı ile ABD çekildikten sonra dikkatleri yeniden üzerine çekti. Eşref Gani gibi kaçmadı, ülkesinde kaldı ve Taliban’ın Kabil’i aldığı andan itibaren uzlaşma ve sağduyu çağrısı yaptı. Afganistan Barış ve Uzlaşma Yüksek Kurulu Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah ve eski Afganistan başbakanı, aynı zamanda siyasi rakibi olan Gülbeddin Hikmetyar ile birlikte yeni hükümette yer alabilecekleri konuşulurken Taliban sadece kendi üyelerinden oluşan rijid bir geçici hükümet ilan etti.
Ben Karzai ile röportaj talebimi yakın dostu Sayın Hikmet Çetin üzerinden henüz Afganistan’a yola çıkmadan ilettim. Ancak Karzai özellikle Taliban hükümeti kurduktan sonra pek ortalıkta görünmemeyi ve medyaya fazla çıkmamayı tercih ediyordu. Birkaç yere konuştu, fakat Türkiye’den kimseye söyleşi vermedi.
Biz Kabil’de randevu almak için epey uğraştık. Araya çok fazla kanal soktuk. Seyahatimizi bu randevu için bir gün uzattık. Ve en sonunda pazartesi sabahı telefonum çaldı. Sayın Başkan bizi konutunda saat 12’de bekliyordu. Gelmeden yanımızdaki tüm malzemelerin listesini detaylarıyla göndermemiz istendi.
Saat tam 11.50’de Türkiye’nin Kabil Büyükelçiliğinin çaprazında bulunan konuta, dev demir kapının önüne geldik. Ağır bariyerin arkasına geçmek için önce telefonda teyitleşildi. Sonra çantalarımızı, telefonlarımızı aldılar. X ray ve üst aramasından sonra ben yalvar yakar kayıt yapmak için ihtiyacım olduğunu söyleyerek telefonumu kurtarmayı başardım.
Malzemeler gönderdiğimiz liste ile karşılaştırıldı, mikrofonlar içeri açılarak kontrol edildi ve nihayet saat 12.10’da Afganistan’ın dünyaca ünlü eski Devlet Başkanının yeşil ve geniş bahçesindeydik.
Burası öyle çetin bir coğrafya ki… Bir jungle sanki. Hele Karzai gibi eski rejimin en kuvvetli sembolü için…. Babası 22 yıl önce Taliban üyesi iki kişinin suikastine uğramış, değişen rejimle birlikte tüm silahlı güçleri alınıp, kapıya Taliban güçleri konmuş bir isimden bahsediyoruz.
Çok zor bir hayat…
Geniş ve güzel bahçeden geçerek eski Başkanın çalışma odasına geldik. Hazır olunca Başkanın geleceği söylendi.
Kameraman arkadaşım Özgür Balaban düzeneği kurarken ben de kütüphanedeki fotoğrafları incelemeye koyuldum. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Sayın Abdullah Gül, George W. Bush, Tony Blair, Putin, Merkel… Dünya liderleri ile Karzai’nin fotoğrafları dört bir köşeye yerleştirilmişti.
Hazırlıklar tamamlanırken içeriye telaş içinde bir danışman girdi. "Durun" dedi. "Sayın Başkan televizyona röportaj veremez. Kameradan haberimiz yoktu. Buna hazır değil."
Tabii onca günün emeği, bekleyiş, hazırlık derken son anda gelen bu haberle bizim moral alt üst. Halbuki günlerdir yaptığımız yazışmalar var, gönderdiğimiz kamera detayları var… Ama ne desek nafile…
Danışmanları aşamayıp kaderimize razı olmuşken içeri Karzai girdi.
O girince ortam bir anda değişti. Müthiş bir enerjisi var. Çok güleryüzlü ve çok dinamik. “Bir sorun var galiba” deyince hemen derdimizi anlattık, rica ettik ve problemi kaynağından çözerek kameramızı bir kez daha kurduk.
Neyse hikayenin başı buydu.. Artık mikrofonu Hamid Karzai’ye bırakalım…
"YANLIŞ OLAN 'TERÖRLE SAVAŞ' ADI ALTINDA YAPILANDI"
Sayın Başkan geriye dönüp baktığınızda son 20 yılda neler görüyorsunuz? Sizce Afganistan neden istendiği noktaya gelemedi? ABD ve NATO nerede yanlış yaptı?
Afganistan son 20 yılda oldukça ilerledi aslında. Eğitimde, Afgan halkının haklarının genişlemesinde önemli mesafe kat edildi. Afgan bayrağı dünyanın dört bir yanında dalgalanır oldu. Yeni bir anayasa yapıldı. Milyonlarca kız ve erkek çocuk yetişti. Tabii bunlar uluslararası toplumun da yardımları ile oldu. Afganistan uluslararası diplomasi haritasında yeniden yerini aldı.
Yardımların önemli bir kısmı Türkiye’deki kız ve erkek kardeşlerimizden de geldi. Bunun için onlara minnettarım.
Afganistan’da yanlış olan ABD ve müttefiklerinin ‘terörle savaş’ adı altında yürüttükleri süreçti. Yani bu sürecin askeri boyutu Afganistan için bir facia oldu. Afgan halkı çok acı çekti.
"BİZİM ZAMANIMIZ GEÇTİ, HÜKÜMETE YENİ VE GENÇ İSİMLER GELMELİ"
Bundan sonra gelecekte ne olabilir sizce? İçinde sizin, Abdullah Abdullah ve Gülbeddin Hikmetyar’ın olacağı kapsayıcı bir hükümetten bahsediliyordu. Sizce bu hala mümkün mü?
Kapsayıcı bir hükümet kurulması meselesi çok önemli. Biz bunu gelen Taliban delegeleri ile çok konuştuk ve üzerinde anlaştık aslında. Şimdi ilan edilen hükümet geçici, kısa süreli.
Umudumuz bir an önce tüm Afgan halkını yansıtan, kapsayıcı bir hükümetin kurulması. Ama bu, benim gibi insanların hükümetin içinde olacağı anlamına gelmiyor. Hayır bizim zamanımız geçti. Artık Taliban hareketine işleri daha iyi yapması için yardımcı olmalıyız, ülkeyi ileri götürmesini sağlamalıyız ama hükümette yer almamalıyız. Bu bizim için iyi değil. Yeni ve genç isimler gelmeli ama onlar tüm Afganistan’ı temsil etmeli.
İçinde sizler gibi tecrübeli isimlerin olduğu, hükümete dışarıdan destek verecek bir danışma kurulu kurulabileceğinden bahsediliyor. Kast ettiğiniz bu mu?
Hayır o bile değil. Kapsayıcı hükümet ile kast ettiğim tüm Afgan halkının kendini içerisinde görebileceği, benimseyebileceği bir hükümet. Herkesi temsil edecek bir yapı. Ben isimlerden bahsetmiyorum. Bu ülkenin tüm unsurları kendini hükümette görebilmeli. Hükümet Afganistan’ın tamamını temsil etmeli. Ayna olmalı.
"ŞEHİRDE BİR ANARŞİ HAVASI VARDI"
Şimdi biraz Taliban’ın kontrolü sağladığı o güne dönmek istiyorum. ABD çekiliyordu, Devlet Başkanı Eşref Gani ülkeyi terk ediyordu. Neler yaşandı o gün? Kalmak zor bir karar mıydı sizin için? Abdullah Abdullah’ı aramaya nasıl karar verdiniz?
Başkan Gani’nin ülkeyi terk ettiğini duyduğum an kalmaya karar verdim. Saat öğleden sonra üçe çeyrek vardı. Koruma ekibim geldi ve Gani’nin Afganistan’dan çıktığını söyledi. İnanamadım. Şok oldum. Yakın ekibime bunun doğru olup olmadığını araştırma talimatı verdim. Kısa süre içinde teyit geldi.
Sonra hep birlikte ne yapabileceğimizi istişare ettik. Güvenlik için bakanlıklara ulaşmaya çalıştım ama nafile. Kimseye ulaşamadım. Şehirde bir anarşi havası vardı. Ben de bunun üzerine hem kalan hükümet güçlerine hem de Taliban güçlerine bulundukları alanı koruma, yağma ve hırsızlığı önleme çağrısı yaptım.
Afgan halkından ise evlerinde kalmalarını istedim. Sonrasında Barış Komisyonu Başkanı Abdullah Abdullah’ı aradım ve Kabil’de olup olmadığını sordum. Şans eseri buradaydı. O da Sayın Hikmetyar’ı aradı.
Şunu itiraf edeyim ki çok zor bir gündü o gün. Afgan halkı için çok belirsizlik ve korku vardı. Yağmalar ve cinayetler olabilirdi. Neyse ki bunların hiçbiri yaşanmadı. Taliban güçleri barış içinde yönetimi devraldı.
"KADINLARIN HAKLARINI ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM"
Kadınların eğitimine ve toplumdaki yerine çok önem veren bir isimsiniz. Onların bu ülkedeki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Kadınların toplumda yer almasını çok kuvvetli bir şekilde savunuyorum. Eğer Afgan kızları eğitim alamazsa, iş hayatında ve yönetimde yer alamazsa gelişemeyiz. Kadınların haklarını çok güçlü bir şekilde savunuyorum ve savunmaya devam edeceğim.
Ama son günlerdeki gelişmeler endişe verici. Taliban ortaokul ve lisedeki kız öğrencilere evde kalma çağrısı yaptı.
Kesinlikle bir an önce okula dönmeliler.
İnşallah…
Kesinlikle inşallah. Bundan geri adım atmayacağım.
Ekonomiye dair neler söylemek istersiniz? Afganistan çok ciddi bir ekonomik savruluşa sürüklenmek üzere, uluslararası yardımlar kesildi… Buradan nasıl çıkılabilir?
Birkaç şey yapılması gerekir. Birincisi mevcut hükümet, Taliban ve herkes bu ülkeye sükunet getirmeyi amaçlamalı. Böylece eğitimli gençler ülkede kalsınlar. Onlar bu ülke için çalışmaya devam etmeli. Kadın ve erkek birlikte.
İkincisi hükümet kapsayıcı olmalı ve halkın gözünde meşruiyet kazanmalı. Böyle olursa uluslararası arena da hükümeti tanıyacaktır.
Bunlar olursa üretim ve iş dünyası yeniden çarklarını döndürebilir. Dış yardım temel ihtiyaç ancak yardımlarla ileri gidemeyiz. Bizim gelişmeye ve kendi paramızı üretmeye ihtiyacımız var. Bunlar ancak temsil kabiliyeti yüksek bir hükümetle mümkün olabilir. Kadın ve erkeğin birlikte yol aldığı bir sistemle. Taliban dostlarıma da önerilerim bu yolda ilerlemeleridir.
"TÜRKİYE MÜSLÜMAN ÜLKELER İÇİN ÇOK İYİ BİR ÖRNEK"
Türkiye’de birçok dostunuz var. Bu yaşananlardan sonra onlarla görüştünüz mü?
Evet birçoğu ile kontak halindeyim. Türkiye çok özel ve eski bir dost bizim için. İki ülke arasındaki ilişki olabilecek en sıcak ilişki. Türkiye, Müslüman ülkeler arasında çok iyi bir örnek. Modern bir güç, eğitimli, özgüvenli, dünyada saygı gören, önemli bir ülke. Kendi ihtiyaçlarını kendi üretebiliyor.
Son zamanlarda oradaki dostlar hep aradılar, ilgilendiler. Sayın Erdoğan ilgilendi, buradaki Büyükelçiniz, Dışişleri Bakanınız, Abdullah Gül, Hikmet Çetin…
Türkiye’ye bir mesajınız var mı?
Sevgi ve selamlar, umarım THY kısa süre içinde Kabil uçuşlarına başlar. Havalimanının bir an önce açılmasını umuyorum, orada da Katar ve Türkiye çok yardımcı.