Türkiye'nin Ukrayna halkının yanında duran tavrı çok doğru. Bravo Tayyip Bey…
Bir savaşın ensemizde olmasının ürkütücülüğü ve kasveti bir yana, Ukrayna’nın Rusya’dan özgürleşme mücadelesinin böylesine tersine dönmüş olması çok hüzün verici.
2004’teki Turuncu Devrimi dün gibi hatırlıyorum. O sıra Show Haber’de dış haberleri hazırlayan 3 isimden biri de bendim. Gelişmeleri an ve an ben tercüme ediyordum.
Devlet başkanlığı seçimi yapılmış ve rüzgar Batı yanlısı Victor Yuşçenko’dan yana esmesine rağmen sandıkta dönemin başbakanı Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç yüzde 49, Yuşçenko ise yüzde 46 çıkmıştı.
Bu sonuçlar Yuşçenko ve taraftarları tarafından kabul edilmedi, bugün Rusya’nın bağımsızlığını tanıdığı ve her an işgal etme ihtimali bulunan Donetsk ve Lugansk’ta sandık sonuçlarına müdahale edildiği söylendi ve Ocak 2005’e kadar sürecek protestolar başladı.
Bugün Rusya’nın propagandistliğine soyunan “sözde muhalif” özde Putinist medya organları Ukrayna halkı ile ilgili alenen yalan söylüyor. Üstelik Türkiye için “sivil faşist rejim var” diyorlar sonra da hiç utanmadan Rus totaliter rejiminin avukatlığını yapıyorlar. Ukrayna halkının ezilmesini istiyorlar. Bunlar ne özgürlükçü ne demokrat ne de aydınlanmacı. Hepsi yalan.
Kremlin merkezli kara propagandalara kanmayın sevgili okurlarım… Ukrayna’da Ruslar toplumun yüzde 17’si ve geri kalan nüfus tamamen mevcut Ukrayna hükümetini destekliyor. Ukrayna halkının yüzde 83’ü Rus işgaline karşı direniyor.
Donetsk ve Lugansk’ı kapsayan Dombas bölgesi ise tamamen Rusya’nın manipülasyon ve kontrolü altında. Milis güçleri Moskova destekliyor, nüfus desteği veriyor ve Ukrayna’yı hegemonya altında almak için burayı eldiven olarak kullanıyor.
UKRAYNA'NIN RUSYA'DAN BAĞIMSIZLAŞMA MÜCADELESİ VE TURUNCU DEVRİM
Turuncu Devrim sırasında da Rusya’nın sandıklara müdahalesi süreci ile başlayan protestolar 2005’te seçimlerin yenilenmesine ve bu kez sandıktan Yuşçenko’nun çıkmasına sebep olmuştu.
Fakat hatırlarsanız Kremlin ve FSB’nin intikamı çok kötü oldu, Yuşçenko kimyasal bir madde ile zehirlendi ve yüzü tanınmaz hale geldi.
Ancak buna rağmen Yuşçenko ayakta kalmayı başardı ve 2010’a kadar Ukrayna Batı’ya yakınlaşma politikası izledi.
Fakat diğer yandan ülkedeki korkunç seviyedeki yolsuzluk artarak sürdü. Yuşçenko ülkeyi iyi yönetemedi. 2010’da desteği yüzde 5’lere kadar düştü.
2010 Ukrayna tarihinde rüzgarın yeniden Rusya lehine esme tarihidir. Yanukoviç hemen Moskova ile Karadeniz filosunun Kırım’da bulunma süresini uzatma anlaşması yaptı ve Rusya yanlısı politikalarını sürdürdü.
YOZLAŞMA ÇEMBERİ
Rus yandaşı Yanukoviç dönemi ile Batı yandaşı Yuşçenko döneminin tek ortak noktası vardı. Korkunç ve toplumun her alanına sinmiş yozlaşma çemberi. İlkokul çocuklarının bile yüksek not almak için öğretmenlere rüşvet verdiği bir rejim Ukrayna. Tüm Ukrayna üniversitelerinde alınacak her notun tarifesi var. Bu düzene öyle alışılmış ki artık hiç kimse itiraz da etmiyor.
2013’te Ukrayna-AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı Yanukoviç reddedince Kiev’de büyük protestolar çıktığını hatırlarsınız. Bugün Kiev’de Rus kökenliler hariç kime rastlasanız sizi ilk olarak o meydana götürür ve Rusya’dan özgürleşmiş bir Ukrayna hayalini anlatır. Kreşatil caddesinin tam ortasındaki mekanı da Türkçeden Ukraynacaya geçmiş bir kelime ile anarlar “Maydan”
Yanukoviç’in Rusya’ya kaçmak zorunda kaldığı o kanlı protestoların yaşandığı günlerde Moskova bu fırsatı kullandı, Donetsk ve Lugansk bağımsızlığını ilan etti, Kırım ise bir yıl sonra bir referandum yapılarak Ukrayna’ya bağlandı.
O zamandan beri Ukrayna Rus işgaline karşı Batı’dan destek almaya çalışıyor. Bu kapsamda Ukrayna Kilisesi’nin Moskova’dan ayrılması çok önemli bir adımdı.
2018'DE İSTANBUL'DAKİ TARİHİ TÖRENDE BEN DE VARDIM...
2018 Aralık’ında İstanbul’da bir tören yapıldı. Çok az sayıda davetlinin olduğu o törene katılanlardan biri de bendim.
O gün hem dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko hem de eski Başkan Viktor Yuşçenko ile uzun uzun sohbet etme imkanı bulmuştum. Fotoğrafları da buraya koyuyorum…
Eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko Eski Başkan Viktor YuşçenkoKoyu Batı yandaşı Poroşenko, eski Başkan Yuşçenko, Ukrayna Kilisesi Başpiskoposu Metropolit Epifaniy ve beraberindeki heyetle Kiev’den Ekümenik Patrik Bartholomeos’u görmek ve bağımsız kilisenin istiklalini tanıyan kararaname olan ‘Tamos’u almak için gelmişti. O törende Bartholomeos Ukrayna Kilisesini otosefal yani bağımsız bir kilise ilan etti.
Bu yüzyıllardır kilise üzerinden hegemonya kurmaya çalışan Moskova’ya karşı çok güçlü bir adımdı.
Poroşenko’dan sonra iktidara Zelensky geldi ve aynı çizgiyi sürdürdü. Zelenskiy de mutedil Batı yandaşı çizgide bir isim.
Yani Ukrayna’nın son seçimlerinde koyu Batı yandaşı aday ile mutedil Batı yandaşı aday yarıştı. Yanukoviç tarzı Rusya yandaşı bir adayın toplumda desteği çok çok az. Seçimlerde aday bile olamıyorlar.
Şu anki Başkan Zelenskiy Cem Yılmaz ya da yeni kuşaktan Doğu Demirkol gibi çok popüler bir komedyendi. Ama hep politik bir isimdi. Yani bir anda siyasetçi olmadı.
2018 Aralık sohbetimizde Poroşenko’ya Rusya’nın kilisenin bağımsızlaşmasına yönelik itirazı ile ilgili yorumunu sormuştum.
Bana şunları söylemişti:
“Rusya sanıldığı gibi büyük bir devlet değil. Yalnızca saldırgan bir devlet. Putin’den korkmuyoruz. Ukrayna bağımsız, demokratik bir devlettir ve bu özelliklere sahip diğer devletler gibi kendi bağımsız kilisesini kurma hakkı vardır. Ukrayna halkı bizim arkamızda.”
Ancak gelişmeler Poroşenko’yu haklı çıkarmadı. Rusya giderek daha çok emperyal bir devlet gibi davranıyor ve Ukrayna bir savaşın eşiğinde.
Maalesef Ukrayna’nın Rusya’ya başkaldırışı önce Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı sonra da Donbas’ta her an işgalle sonuçlanabilecek gelişmelere yol açtı.
Ben burada ne Rusya ne ABD tarafında, bir ülkenin bağımsızlık mücadelesinin yanında durulması gerektiği kanaatindeyim.
EMPERYALİZM RUSYA'DAN GELİNCE ALKIŞLAYAN 'SOL' ÇEVRELER
Mevcut Türk dış politikası tam da bu çerçeveye oturuyor. Türkiye’nin Ukrayna krizinde Rusya’nın müdahaleci pozisyonuna yönelik Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunur tarzını çok doğru buluyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna-Rusya meselesindeki tüm açıklamalarını destekliyorum.
İşin tuhafı bugün mevcut iktidarı yeterince anti-emperyalist olmamakla eleştiren bazı “sol” çevrelerin bu krizde Rusyacı kesilmeleri…
Ağızlarından anti-emperyalizm lafını düşürmeyenler emperyalizm Rusya’dan gelince kör ve sağır kesilmiş. Bu ikiyüzlü ve riyakar tavrı da sizlerin takdirine bırakıyorum.