Alp Emeç olayı, tabular ve ifade özgürlüğü
İYİ Parti Gençlik Kolları üyesi 20 yaşındaki Alp Emeç’in, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasına sebep olan atasözünü sosyal medya hesabından paylaştığı gerekçesi ile tutuklanması sadece siyasi bir mesele değil.
Burada üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir soru var.
Bu ülke gençlerin yaşayıp üretebilecekleri ve düşünebilecekleri bir ülke mi yoksa korkarak kaçtıkları bir ülke mi olacak? Türkiye, gençlerine özgürce hayal kurma fırsatı verecek mi, yoksa bu ülkenin gençleri tüm siyasi kanatların tabularıyla boğulmaya devam mı edecek?
Bir tarafta İslami kesimin tabuları, diğer tarafta laik kesimin tabuları…
Her siyasi kesimin gençlerin sorgulamasını istemedikleri putları var maalesef…
Z kuşağı çift taraflı tabularla boğulmak isteniyor.
Aslında araştırmalara göre bu kuşak mevcut manzaraya isyan etme eğiliminde ama duygularını ifade edeceği bir düşünce çerçevesi, bir doktrinel taban henüz bulabilmiş değil.
ENTELEKTÜEL ÇORAKLIK Z KUŞAĞINI TERCÜMANSIZ BIRAKIYOR
Türkiye’deki entelektüel çoraklık da Z kuşağının fikirlerine ve hislerine tercüman olabilecek isimlerin çıkmasını engelliyor. Kimi rapçiler bu işe talip oluyor fakat onlarda da tüm tabuları altüst edebilecek bir felsefi donanım olamıyor maalesef.
Gelelim tutuklanan Alp Emeç’e…
Emeç’in tutuklanmasına başta mensubu olduğu İYİ Parti olmak üzere muhalefet cephesinden art arda itirazlar yükseliyor. Bu karara karşı çıkıyorlar, yapılanın hukuksuz olduğunu, adaletle bağdaşmadığını söylüyorlar.
BU TUTUKLAMA BİR HUKUKSUZLUK ÖRNEĞİ
Haklılar. Kesinlikle Alp Emeç’in tutuklanması bir hukuksuzluk ve adaletsizlik örneğidir.
Ancak aynı siyasetçiler bundan iki yıl önce 20 yaşındaki genç komedyen Emre Günsal standup şovunda Mevlana ve Atatürk ile ilgili espri yaptı diye hukuksuzca tutuklanırken neredeydiler? Bir siyasetçi bile ses çıkarmadı bu tutuklamaya. Evet tek bir kişi bile…
2 YIL ÖNCE KİMSE İTİRAZ ETMEMİŞTİ
Günsal’ın sahnede söyledikleri yüzünden gece yarısı 3’te evinden alınmasını neredeyse herkes alkışladı bu ülkede.
Metin Akpınar’a ve Müjdat Gezen’e açılan dava da bir hukuksuzluk örneğiydi. Ben tüm yayınlarda şiddetle itiraz ettim bu yargılamaya. Her iki isim de bunu biliyor.
Fakat hem Müjdat Gezen hem Metin Akpınar, torunu yaşındaki genç meslektaşları Emre Günsal’ın bir espri yüzünden tutuklanmasına hiç itiraz etmediler.
Asla da itiraz edemezler çünkü kendi kitleleri de bu gencin geceyarısı 3’te evinden alınmasını alkışlayan bir kitle. Mizah maalesef bu ülkede bir kitle kuyrukçuluğu haline gelmiş durumda.
Bırakın karşı çıkmayı hem “solcu” mizahçı Vedat Özdemiroğlu hem de “solcu” komedyen Zafer Algöz attıkları twitlerle Emre Günsal’ın tutuklanmasına destek verdiler. Emre Günsal ve yine Günsal gibi yaptığı bir espri nedeniyle gözaltına alınan komedyen Pınar Fidan’ın yaşadığı hukuksuzluğa sadece Deniz Göktaş gibi birkaç genç komedyen itiraz etti. Onlar da bu özgürlükçü tavırları yüzünden Özdemiroğlu gibi “solcu” mizahçılar tarafından bloklandılar.
Hele meşhur komedyenler… Ne Cem Yılmaz ne Şahan Gökbakar ne Yılmaz Erdoğan bir espri yaptı diye Günsal’ın tutuklanmasına minicik de olsa ses çıkarmadılar. Yarın sizlerin başına benzer şey gelirse hangi ahlaki zeminden hareketle buna karşı çıkacaksınız?
Yılmaz Erdoğan hariç diğer ikisini anlarım, kimi resmî tabular karşısında hazırola geçen isimler, zaten o yüzden isteseler bile sistem muhalifi olamıyorlar.
CEM YILMAZ'IN RÜSTEM BATUM İLE SÖYLEŞİSİ VE ŞAHAN'IN UKRAYNA KONUSUNDAKİ DEMOKRAT DURUŞU
Gerçi Cem Yılmaz’ın Rüstem Batum ile olan söyleşisinde ben özgürlükçü bir umut ışığı gördüm, Gökbakar’ın da Ukrayna olayındaki demokrat duruşunu çok takdir ettim ama her iki komedyenin de popülizmi aşarak evrensel anlamda mizahçı çizgiye gelebileceğini sanmıyorum. Keşke yanılsam…
Bu isimler bir yana, kafa itibariyle özgürlükçü ve demokrat olan, asla bu tabulara inanmayan Yılmaz Erdoğan bunu nasıl yapar? Ben Yılmaz Erdoğan ile ilgili bu köşede ayrı bir yazı düşünüyorum. Erdoğan’ın ciddi bir kriz yaşadığını ve 90’lardaki ürkek ve inanmadığı tavırları kabullenmiş çizgisine döndüğünü gözlemliyorum. Oysa “Yeni Türkiye”ye dair haklı hayal kırıklığı Erdoğan’ı diğer uca sürüklememeliydi.
Evet maalesef siyaset ve medya en muhalifinden en iktidar destekçisine kadar 20 yaşında bir komedyenin sahnede yaptığı bir espri nedeniyle tutuklanmasını alkışlamıştı.
Demokrasinin temeli olan, şiddet içermedikçe her türlü aykırı fikri dile getirme özgürlüğünün hakim olduğu bir Türkiye mi yoksa kutsallar ve tabular üzerinden ifade özgürlüğü tanımı yapılan bir Türkiye mi istiyorlar?
Ben Alp Emeç’in tutukluluğunu hukuksuz buluyor ve şiddetle itiraz ediyorum. Tıpkı Emre Günsal’ın tutukluluğunu yanlış bulup, itiraz ettiğim gibi.
Ancak iki yıl önce bugünlerde gerçekleşen o tutukluluğa itiraz ederken yapayalnızdım. Şimdi Alp Emeç’in tutukluluğuna itiraz ederken bakıyorum etraf kalabalık.
HERKESİN KENDİ CEPHESİNE CEPHANE TAŞIDIĞI ÜLKE
Böyle olması sizi iki yıl içinde özgürlükler konusunda mesafe kat ettiğimiz yanılgısına düşürmesin…
Alp Emeç’in tutukluluğuna itiraz eden kalabalık, gençleri hapse atan bir ülke olmamaya, özgürlükleri ne pahasına olursa olsun savunmaya değil, ülkeyi esir almış kutuplaşmada kendi cephesini savunmaya odaklı.
Maalesef çok riyakar bir ülkede yaşıyoruz. Gerçek anlamda özgürlükçü olanların sayısı neredeyse bir elin parmakları kadar az.
Kimse kendi mahallesi dışındakiler için mücadele etmiyor. Aksine öteki mahallenin beter olması için elinden geleni yapıyor. Herkes adeta kendi cephesine cephane taşıyor.
Böyle olduğu için sadece Alp Emeç’ın tutuklanmasına itiraz etmek gençlerin önünü açmıyor, bize özgürlükçü bir Türkiye vaat etmiyor.
Not: Yakın bir arkadaşı bana ulaştı ve Alp Emeç’in çok özgürlükçü ve demokrat bir genç olduğunu, hem Emre Günsal hem Pınar Fidan olayında da özgürlükçü tavırlar aldığını söyledi. Bu da beni çok sevindirdi.