Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir haftayı geçti, hala şu “fotoğraf da fotoğraf” tekerlemesi bitmedi medyada.

        Türkiye’de her şeyin tamamen bir “anlık cereyana kapılma” hadisesi, her konunun “sıvı ve buhar” olduğunu kanıtlayan bir olay bu fotoğraf saçmalığı…

        Bu sebeple delirme sendromu yaşayan, nöbet geçiren arkadaşlara seslenmek istiyorum…

        Karadeniz gezisi Ekrem İmamoğlu’nun bana ilk daveti değildi. Sadece İmamoğlu değil tüm belli başlı ana akım muhalefet aktörleri tarafından bugüne kadar birçok yere davet edildim, hepsiyle fotoğraflarım, konuşmalarım vardır.

        Benim dürüstlüğümü ve hakşinaslığımı, söylediklerini çarpıtmayacağımı bilirler. Bana güvenirler. Zor günlerinde, tek başına kalsalar bile onların yanında duracağımı da bilirler. Ben gerçek demokrat bir yazarım.

        Geçmişte çok sayıda hatam ve yanlışım olmuştur. O hatalara ve yanlışlara da bu köşede değineceğim ama benimle herkesin görüşmesi ve konuşmasının temel sebebi yukarıda yazdıklarım.

        Siyasi düşüncelerimin bu ülkede müşterisi olmadığını biliyorum. Türkiye’de nerdeyse herkes gücü ele geçirip diğerini dövmek istiyor. Kinle nefretle hıncını çıkarma arzusu bu. Özgürlükçü-demokrat düşünce çöp muamelesi görüyor.

        Bu cereyan yumuşak ve normal insanları da zehirliyor. Özellikle sosyal medya ortamında faşist hale gelen tanıdığım çok sayıda normalde özgürlükçü ve demokrat insan var. Faşizmin elektrik akımı herkesi içine çekiyor. Çünkü bu ülkede manipüle edilemeyecek insan yok denecek kadar az.

        REKLAM

        Yukarıda bu fotoğraf sebebiyle delirme sendromu yaşayan arkadaşlara sesleneceğimi yazdım…

        Konu sadece Ekrem İmamoğlu değil… Dün Abdülkadir Selvi’nin yazdığı gibi ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu anlatmak için hazırlanmış ve 3 milyon insanın izlediği “CeHaPe Zihniyeti” isimli belgeselde de konuşmacı olarak yer almış bir yazarım. Bir ben bir de Murat Yetkin vardı o belgeselde. Başka gazeteci-yazar yoktu.

        140journos’un çok da başarılı bir belgeseliydi bu.

        O belgeselde Kemal Kılıçdaroğlu’na dair tespitlerimin bugün de arkasındayım. Kılıçdaroğlu’nun CHP medyasından ve CHP’nin “aydın”larından kat kat ileride olduğunu düşünüyorum. CHP medyası, CHP’ye zararlı ve mevcut devlet rejiminin kontrolünde çalışan bir yapı. Bunu hep yazıyorum.

        Kemal Bey ile defalarca program yaptık, kaç tane fotoğrafımız var.

        Peki ya Mansur Yavaş?

        O fotoğraf yüzünden nöbet geçirip Ekrem İmamoğlu’na saldıran arkadaşlar medyaya çok nadir demeç veren Mansur Yavaş’ın 1.5 sene sonra ilk kez bana konuştuğunu unutuyorlar.

        Yine Habertürk’te bu köşede yazmıştım o konuşmamızı. Buraya o yazımı da koyuyorum. Mansur Bey ile de çok güzel bir diyalog olmuştu o dönem. Bakın ben Ekrem İmamoğlu ile karşı karşıya geldim, yayınlarda çatıştım. Hatta bu köşede İmamoğlu’nu çok sert eleştirdim ama Mansur Yavaş ile hiç çatışmadım.

        Benim tanıdığım kadarıyla Mansur Yavaş bir fotoğraf yüzünden Ekrem İmamoğlu’na saldıran ve deliren kalabalıkları haklı bulmayacak mutedil bir insan.

        Ayrıca Mansur Bey bu mutedil kişiliği yüzünden AK Parti içinde de sevilen bir siyasetçi. Dikkat edin Melih Gökçek hariç AK Parti’den Yavaş’a yüklenen bir politikacı hemen hemen yok gibi.

        Kimi Mansur Bey’in bu ihtiyatlı ve mutedil tarzını beğenir, kimi Kemal Bey’in tarzını, kimisi de Ekrem Bey’in tarzını…

        Fakat sonuçta benim bu üç isimle de hukukum olduğu gerçeğinden kaçamazsınız o fotoğraf yüzünden deliren kardeşlerim…

        Diğer Yazılar