Kabil'de ilk gün
Kabil’deki ilk günümüzü tek kelimeyle tarif edebilirim: Uzun. Hatta çok uzun.
Uykusuz geçen bir gecenin ardından sabahın erken saatlerinde vardığımız şehir geçen yılın karmaşasına kıyasla oldukça sakin görünüyor. Ama bu sükunet sizi aldatmasın, daha bir gün önce bir camide DAEŞ’in bomba patlattığı ve ölü sayısının dahi net olarak bilinmediği bir şehir burası.
Afganistan’a gelen her gazeteci artık medya vizesi ve ülkeye ayak basar basmaz Dışişleri'nden bir izin belgesi almak zorunda.
O izin belgesi için ilk iş Dışişleri Bakanlığı'na gittik. Koskoca yemyeşil bir bahçenin içinde büyük bir kompleks Dışişleri Bakanlığı.
Bizi sözcü Abdülkahhar Balki karşıladı ve uzun uzun yabancı gazetecilerin dikkat etmesi gereken kuralları anlattı.
Taliban Hükümeti değil, Afganistan Geçici Hükümeti diye tanımlıyorlar artık kendilerini.
Kullanılacak dil ile ilgili detaylı bir çerçeve çiziyorlar. Dünyanın kendileri ile ilgili hep kasıtlı olarak olumsuz bir dil kullandığını, bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyorlar.
Kameraman arkadaşımız Özgür Balaban ile.İslam’la ilgili rencide edici dil kullanmak, kılık kıyafet kuralları üzerine tahkir edici şekilde konuşup yazmak, herhangi bir kıyas yapmadan ve somut bir veri ortaya koymadan mevcut hükümeti karalamak, etiketlemek konusunda çok hassaslar. Bunların cezai yaptırımları var artık Afganistan’da.
Video ve fotoğraflarda iş arayan Afgan vatandaşları görülüyor.
Peki geçen bir yılda neler değişti?
İlk günümüzde bizimle tanışmak isteyen devletin farklı birimlerinden isimlerle -off the record- yaptığımız görüşmeler, buradaki iş insanları ile konuşmalarımızdan edindiğimiz izlenimlere dayanarak şimdilik şunu söyleyebilirim: Afganistan’da çok ciddi sorunlar var, ekonomi alarm zillerini çalma noktasını çoktan geçmiş, nüfusun ezici çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor ve ülke dış yardımlara bağımlı ama önceki rejim öyle büyük bir yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanmıştı ki şimdi tüm bu yokluğa rağmen yolsuzluğun önemli ölçüde azalması burada iş yapanları bir nebze rahatlatmış.
Yeni rejim devletleşmenin verdiği özgüvenle Ahmed Mesud gibi, General Dostum gibi rakip ve hatta düşmanlarını Afganistan’a, birlik olmaya çağırıyor. Dışişleri Bakanı Muttaki’nin geçtiğimiz hafta İran’da Ahmed Mesud ve İsmail Han ile buluşması bu özgüvenin bir göstergesi.
Öte yandan kız çocuklarının eğitimi ve kadınların iş hayatından mahrum edilmesi hala büyük bir sorun olarak ortada duruyor. Bir yılı aşkın süredir kız çocuklarının çoğu ilkokuldan sonra eğitime devam edemiyor. Bazı eyaletler daha rahat ancak bazı eyaletler bu konuda çok sıkı. Kadınlar -istisnalar hariç- kamu görevlerinden el çektirilmiş durumda.
Bu konuda bir gelişme olacak mı? Yeni yönetim nasıl bir gelecek öngörüyor? Bu soruları muhataplarına sorup cevapları aktaracağız…
Bir de öyle bir hikaye anlatacağız ki… Yarına…
Fotoğraf ve video: Özgür Balaban