Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        14 Mayıs seçimleri için en önemli eşiklerden biri de listelerin açıklanması ile aşılmış oldu.

        Cumartesi akşamı yüzlerce evde ne heyecanlar yaşandı, parti binalarında ne büyük beklentiler oluştu, uykusuz geçen o gecede hangi hayaller kuruldu, hangi hayal kırıklıkları yaşandı, kim bilir…

        Sadece o gece üzerine bile ne romanlar yazılır, ne filmler çekilir…

        Biz gazeteci milleti haftalarca isim tercihlerini konuşmaya devam edeceğiz.

        Ben bugün baş döndürücü bir hızla geçen son 3 günün ardından aklımda kalan notları ve yaptığım görüşmelerden elde ettiğim sonuçları sizinle paylaşarak başlayayım…

        Önce Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı listelerinin arasındaki temel fark…

        Cumhur İttifakı’nın işi çok daha kolaydı. MHP, BBP ve YRP zaten kendi listelerini hazırladı. MHP’de partinin ağır topları, bilindik simalar tahmin edilen yerlerde… Son derece garantici bir liste. Oradaki tek eleştirim kadının yokluğuna… 600 adaydan sadece 90’ı kadın… Bu kadar erkek egemen bir siyaset olur mu? Olmaz! Olmamalı…

        MHP’yi eleştirirken AK Parti’nin kadın aday sayısını yeterli bulduğumu sanmayın. Orada da 112 kadın var, MHP’nin çeyrek gömlek üstü. Bu oranların en az yüzde 50’ye çıkması gerekir.

        Ama en azından 6284 konusundaki hassasiyeti ile bilinen ve kadına karşı şiddet konusundaki tavizsiz tavrı nedeniyle kendi mahallesinde çok ağır eleştirileri göğüslemeyi göze alan Özlem Zengin'in İstanbul 3. bölge 2. sıradan aday gösterilmesi önemli. Bu AK Parti'nin 6284 konusunda taviz vermeyeceği mesajı olarak yorumlanabilir.

        REKLAM

        Gelelim diğer boyutlara…

        AK Parti’nin işi görece daha zordu. Bunun da iki sebebi vardı:

        1) Yenilenme vaatlerinin altını doldurmak 20 yıldır iktidarda olan bir parti için hiç kolay değil.

        2) HÜDA PAR ve DSP’yi de kendi sıralarından gösterecek.

        İkincisi daha kolaydı. HÜDA PAR'dan 4, DSP’den 3 isim göstermişler ki bu beklenen sayılar. Belki birer eksik olabilirdi, benim tahminim 3’e 2 idi. Burada tek şaşırdığım husus HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nu İstanbul’dan göstermeleri oldu. Ben partinin güçlü olduğu Diyarbakır ya da Batman’dan bekliyordum. Sebebini araştırdım. Belli bir sebebi yokmuş, "Genel Başkan'ı İstanbul’dan gösterdik, Batman ikinci sırayı da HÜDA PAR’a ayırdık" diyor parti yetkilileri.

        HÜDA PAR’ı Gaziantep 6. Sıra ve Mersin 4. Sıraya da koymuşlar ama Diyarbakır’a koymamaları şaşırtıcı geldi. Öğrendiğime göre listeye buradan girebilecek AK Partili isimlerin ağırlığı ve genel eğilim bu yönde olmuş. Diyarbakır birinci sıraya temsil gücü yüksek Galip Ensarioğlu’nun konulması son derece doğru bir tercih bence.

        Gelelim AK Parti’nin ilk olarak sıraladığım vaadine, yani yenilenme iddiasına…

        Partinin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’a "hiç fire yok mu?" diye sordum.

        "Kesinlikle yok Nagehan Hanım" dedi. "Art arda 3 dönem yapanları, aralıklarla 4 ve 5 dönem yapanları da ayıkladık. Bunların içinde bizler de varız. Yüzde 65 değişim 20 yıldır iktidarda olan bir parti için çok önemlidir".

        Cumhurbaşkanı Erdoğan listeler üzerinde isim isim çalışmış

        AK Parti’de hem 3 dönem kuralını eksiksiz uygulamak, hem de adaylarla seçimlerde hata payının minimize etmek için bir yazılım geliştirmişler. Alt ve üst komisyonlardan çıkan raporları, verileri, temayül yoklamalarının sonuçlarını bu programa yükleyerek tamamen matematiksel bir çalışma yapmışlar. 7000-8000 kişinin içinden bu yazılımın da yardımıyla bir seçim yapılmış.

        REKLAM

        Tabii burada Cumhurbaşkanı Erdoğan faktörünü de eklemeliyim. Duyduğuma göre bu kez listelerin hazırlanma aşamasında önceki seçimlerin 7-8 katı mesai harcamış Tayyip Bey. Listeler üzerinde bizzat bulduğu her 10 dakikalık boşluğu dahi değerlendirerek çalışmış, bütün isimleri bizzat tek tek değerlendirmiş.

        Bu arada 3 dönem kuralı işletilirken 25. Dönem yani Haziran-Kasım 2015 arası meclis döneminin istisna tutulup sayılmadığını hatırlatayım…

        Tahterevalli etkisi

        Sonuçta AK Parti ile özdeşleşen Binali Yıldırım, Mehmet Özhaseki, Ali İhsan Yavuz, Mustafa Şentop, Mustafa Elitaş, Hayati Yazıcı gibi siyasetçiler dışarıda kaldı. Bu, parti açısından "ben kendi bünyemden yeni isimlerle de seçmen karşısına çıkma cesareti gösterebilirim" mesajı aynı zamanda.

        Tabii üç dönem kuralına takılanlar yok ama kabinenin iki ismi hariç tümü var, yani orada da bir tahterevalli etkisi hesaplanmış gibi görünüyor. Bir taraftan alıp, diğer tarafa koymak...

        Peki acaba ortak liste yerine MHP, BBP ve YRP’nin AK Parti’den ayrı olarak kendi listeleri ile gitmeleri sonuca nasıl bir etki yapacak?

        Bunu tahmin etmek zor. Yapılan projeksiyonlar ortak listenin daha çok vekil getireceğini söylüyor ama seçim sistemindeki değişiklikle gideceğimiz ilk sandık bu. Bir nevi bir laboratuvar ortamındayız. Deneyerek göreceğiz.

        AK Parti içindeki genel kanı siyasetin matematiğinin olmadığı yönünde. Burada olaya iki yönlü bakılıyor. Deniyor ki:

        1) Partilerin tabanları kendi logolarını görünce daha çok motive olacaklar.

        2) Parti kadroları kendi liste ve amblemleri ile seçime girecekleri için çok daha istekli olacaklar, belki totalde birkaç vekil daha az çıkarabiliriz- ki tam tersi de olabilir- ama cumhurbaşkanlığı seçimi için tüm partiler büyük bir şevkle çalışacaklar, bunun getirisi her şeyden önemli.

        Gördüğüm kadarıyla Cumhur ittifakı cephesinde moraller gayet yüksek. Zamanın kendi lehlerine işlediğini düşünüyorlar ve Millet İttifakı’nda 4 partinin kendi logoları ile seçime girmemesinin onlara zarar, Cumhur İttifakı’na yarar sağlayacağına inanıyorlar.

        Millet İttifakı cephesinden görünen tabloyu da bir sonraki yazıda anlatacağım…

        Diğer Yazılar