Kadınların zaferi
ABD’de yapılan ara seçimler Trump’ın Temsilciler Meclisi'ndeki gücünü kaybetmesiyle sonuçlandı. Buna rağmen Başkan Donald Trump, Kongre'yi yeniden şekillendirecek ara seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına ilişkin yaptığı ilk değerlendirmede "Muazzam bir başarı" ifadesini kullandı.
Doğruya doğru, Trump Senato'daki gücünü koruyor ancak Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluğunu kaybetti, Demokratlar sekiz yıl sonra Temsilciler Meclisi'nde çoğunluk elde etti. Bunun anlamı Trump kendisininki gibi ırkçı, cinsiyetçi, mülteci ve yabancı düşmanı, beyaz üstünlükçü ve zengin sever politikalara eskisi kadar rahat müşteri bulamayacak ve bu politikalara hizmet edecek yasaları geçirme konusunda engellere toslayacak. Trump, Senato'daki üstünlüğünü koruduğu için; yani Senato'da 2/3 çoğunluk Demokratlar'da olmadığı için başkanlıktan azledilemeyecek ama pekala aleyhinde soruşturma açılabilir, hatta yargılanabilir.
Ancak Trump’a ait olmasa da ortada sahiden muazzam bir başarı var: Kadınların başarısı.
4 yıl mülteci kampında yaşayan ve 12 yaşında geldiği ABD’yi ülkesi olarak benimseyen Somali asıllı Ilhan Omar ABD’nin fiziksel ve siyasi bariyerlerini aşarak Temsilciler Meclisi’nin ilk başörtülü kadın üyesi oldu.
Yalnız da değil. "İlk Müslüman kadın üye" tahtını Filistin asıllı sosyal hizmet uzmanı Rashida Tlaib ile paylaştı. Michigan’da Demokrat Parti’den aday olan Tlaib, "Seçime, seçilmem tarihi bir şey olur diye girmedim” diyordu: “Adaletsizlikler için, Müslüman kimliklerini ve buraya ait olup olmadıklarını sorgulayan oğullarım için girdim”
Söz konusu ara seçim siyahi ve Kızılderili kadınlar, bazı eyaletler açısından da sadece "kadınlar" açısından önemli sonuçlar doğurdu.
Marsha Blackburn, Tennessee eyaletinden Senato’ya seçilen ilk kadın oldu mesela.
229 yıllık meclis tarihinde ilk defa Kızılderili kadınlar meclise girdi: Sharice Davids ve Debra Haaland. Trump’ın Kızılderili sendika temsilcisine alay etmek amacıyla ve çeşitli zamanlarda defalarca "Pocahontas" diye seslendiğini hatırlarsanız, bu kadınların Temsilciler Meclisi'ne girmesinin Kızılderili topluluklar için ne kadar önemli olduğunu da anlarsınız.
Ayanna Pressley, Massachusetts eyaletinden Kongre’ye giren ilk siyahi kadın oldu. Jahana Hayes, Connecticut’tan Kongre’ye giren ilk siyahi kadın…
Veronica Escobar ve Sylvia Garcia, Texas’ın ilk hispanik asıllı kadın kongre üyeleri olma unvanına sahip oldular.
Progresif görüşlerinden dolayı Demokrat Parti’de en sevilen isimlerden biri haline gelmiş olan Alexandria Ocasio-Cortez, ABD Kongresi’nde görev yapacak olan en genç kadın olacak.
Iowa için de yeni sonuçlar söz konusu. Daha önce kadın valileri ve senatörleri olan ama hiç Temsilciler Meclisi'ne kadın üye göndermemiş olan Iowa, Cindy Axne ve Abby Finkenauer ile şeytanın bacağını kırdı.
Maine eyaleti, hiç kadın yönetici seçmemesiyle ünlüydü, Janet Mills isimli eski kadın başsavcı ile gidişata nokta koydu; Mills Maine’in ilk kadın valisi oldu.
Söz konusu ara seçimle South Dakota da ilk kez bir kadın tarafından yönetilecek yerler arasına girdi. Çünkü Cumhuriyetçi Kristi L. Noem artık South Dakota valisi.
Buradan çıkarılacak iki sonuç var:
1. Trump’ın kadın karşıtı, seksist söylemleri ve politikaları sadece Demokrat kadınları değil Noem örneğinde olduğu gibi Cumhuriyetçiliği ile övünen eyaletlerde bile ters etki yapmış ve refleks uyandırmış gibi görünüyor.
2. Trump’ın Amerika’yı Amerika yapan çok etnik yapılı, çok dinli, çoğulcu dokuya meydan okuyan ve hatta kendisini "Ben Nationalistim" diye ifade edecek kadar aşırıya kaçan duruşu, belli ki Demokratları ABD için utanç verici derecede "gecikmiş" hamleler üzerine nihayet akıl yürütmeye sevk etmiş. Korumacı ya da tutucu tavırlarıyla bilinen kimi eyaletlerden seçilen çok kimlikli kadınların ilk kez Temsilciler Meclisi'ne girecek olması sevindirici olduğu kadar da şaşırtıcı. Zira ilk kez temsil edilecek kimlikler Trump ve benzerlerine verilen mesaj açısından son derece önemli olsa da, ABD Demokratlarının 2018 yılına kadar sadece "Demokratçılık" oynadığını da göstermiş oluyor.