Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı. Biz keneviri ithal ediyoruz. Kenevire dayalı yapılması gereken şeyler varsa ithal ürünlerle yapılıyor. Gıda Tarım Bakanlığı bu konuda çalışmalara başlıyor. Birilerinin bu işi başlatması lazımdı. Şu anda biz de bunun çalışmasını yapıyoruz.”

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son derece haklı olan bu sözleri kenevir ile ilgili merakı arttırdı, doğru bilinen yanlışları da.

        Türkiye’de 2016 yılından beri izin alınmak suretiyle ve belirli sınırlara uymak koşuluyla kenevir üretiliyor. Ancak üretilen de, Erdoğan’ın müjdelediği çalışmalar da, "endüstriyel kenevir" yetiştiriciliği üzerine. Yani tıbbi değeri, ilaç mahiyeti olmayan kenevir sözkonusu.

        Böyle olduğu halde, medyada sanki tıbbi kenevir üretimi sözkonusuymuş gibi ilaç yapımından sözedenler, ‘tohumu at yetişsin, gömlek de olur ilaç da olur, o derece bereketli mübarek’ yorumları yapanlar oldu.

        Söyledikleri tamamen yanlış.

        Çünkü bahsettikleri şey, az önce de değindiğim gibi, tıbbi kenevir. Üretimi yapılacak olan ise endüstriyel kenevir, "hemp" de denilen hint keneviri.

        Tıbbi kenevir ise, aynı zamanda halk arasında esrar, ot vs diye adlandırılan ve bilimsel adı Cannabis Sativa olan kenevirin, THC adlı psikoaktif madde yahut CBD adlı ağrı kesici madde (veya bunlar gibi etkili birçok etken madde) bakımından zengin olan cannabinoid bileşenlerini yüksek oranlarda içeren kenevir türü.

        Aynı zamanda yasak olan tür de bu.

        Yasağın nedeni malum. Kenevirin, ilaç olmaya elverişli bileşenleri aynı zamanda uyuşturucu için de kullanılabilen bileşenler. Üretimi ve kullanımı ortaçağda da, yeniçağda da son derece serbest iken, modern zamanlarda ciddi şekilde yasaklara, milyonlarca dolar tutan mücadelere konu olan bir tür bu.

        Bugün bilim dünyası tıbbi kenevire (Medical Cannabis) olan bakışaçısını yeniden değiştiriyor.

        Ancak durum hala ülkelere göre yasal farklar arzediyor. Değeri anlaşılsa bile meselenin regülasyonundaki zorluklar ya da ticari rekabetler, endişelerin izole olmaması gibi nedenlerle bazı ülkeler hala şiddetle yasaklıyor, bazıları tamamen onaylıyor, kimi devlet kontrolünde sıkı denetimler eşliğinde üretiyor; misal Kanada’da tamamen serbest iken, İsrail’de sıkı koşullar altında yetiştiriliyor.

        Türkiye'de, Cumhurbaşkanı’nın da belirttiği gibi tekstilden, hayvan yemine ve hatta inşaat malzemesine kadar pek çok alanda maliyetleri düşürüp sıhhati arttıracak olan endüstriyel kenevirin önü nihayet açılıyor. İyi de oluyor.

        Ancak medical cannabis’e, tıbbi kenevire izin çıkmış değil. Kanserden, Epilepsiye, Migrenden, Fibromiyaljiye kadar pek çok hastalıkta şifa kaynağı olabilen kenevir türüne henüz izin yok.

        İzin verilse iyi olur muydu?

        Kanser ve AIDS dahil 250 hastalık için medikal (tıbbi) Cannabis türleri kullanılabildiğine göre evet, en azından düşünülmeli.

        Ama şu an olur mu?

        Zor. 'Kervan yolda düzülür'cü Türk mantığıyla olmaz. Dolayısıyla, iyi ki, şu an için izin yok.

        Tam bu noktada 'en çok yapılan ikinci yanlış'ın sularına giriyoruz. O yanlış, ilaç da olabilen ve tıbbi kenevir yahut medical cannabis olarak adlandırılan bu türün kolayca yetiştiği zehabının uyandırılması.

        ENDÜSTRİYEL KENEVİR, TIBBİ KENEVİR FARKI

        Oysa Medikal Cannabis ile endüstriyel Cannabis arasında yetiştirilme biçimi, bakım süresi, gereksindikleri ihtimam ve lif temelli kullanım açısından çok büyük farklar bulunuyor.

        Endüstriyel Cannabis (Hint keneviri) çok kolay yetişiyor.

        Medical cannabis/tıbbi kenevir ise ekim şartlarından, olgunlaştırılmasına, kötü ellere geçmemesi için getirilecek koruma mekanizmasından dağıtımına varana dek, bilenler için basit, tecrübesizler açısından fazlasıyla zor ve büyük riskler içeren bir iş yükü getiriyor.

        Endüstriyel Cannabisten farklı olarak, Medical Cannabisin son halinde hiçbir gübre atığı, zirai ilaçlama kalıntısı olmaması şart. Bu yüzden medical cannabis tarımı daha önce tarım yapılmamış yerde yapılır. Zira eskaza yanlış eker ve hasat ederseniz medical cannabis alan uluslararası ilaç firmalarının bağımsız labarautarlarda yaptıracakları tetkik sonuçları kirli çıkar ve kimse bir daha ürününüzü almaz. 'Kenevir lobisi bize iftira atıyor' deseniz de işi bilenler goygoy yaptığınızı bilir.

        Türkiye'de yetiştirilecek olan endüstriyel kenevir, tohumdan hasada hemen hemen hiç bakım gerektirmez iken, medikal cannabiste hemen her gün; toprağın pH'ından, ısısına, beslenme takviminden, yaprak üstü ısısı ve bitkinin aldığı güneş ışığının fazlalığına veya yetersizliğine varana kadar pek çok kalem kontrol altında tutulmak zorunda. Tamamen dışarda veya seralı ekimlerde bile bu unsurları korumak oldukça zor. O yüzden pek çok yetiştirici dev kapalı tesislerde suni ışıkla yetiştirme yoluna gitmekte.

        TEHDİT Mİ, İMKAN MI?

        Medical cannabis’in gerekli üretim ve güvenlik denetimlerinin doğru yapılması halinde "ilaç" olarak kullanılabileceğine ve tedavi edici özelliği olduğuna şüphe yok.

        Konuya dair onlarca bilimsel makale var.

        Sadece birinden örnek verelim: Prof. Dr. Jerry S. Mandel- Dr. Harvey Feldman’ın 1998 yılında yazdığı "Cannabisin Önemi" adlı makale hadiseyi şöyle özetliyor:

        “Cannabisin, ilaç olarak faydalarının olup olmadığı artık bir soru değildir. Yüzlerce bilimsel çalışma, binlerce hastanın ifadesi, Cannabisin; kemoterapi veya radyasyon tedavisi gören hastalarda yan etkilerin kontrolünde, AIDS hastalarının önlenemeyen kilo kaybında, iştahsızlığın giderilmesinde, HAART (Highly Active Antiretroviral Tedavisi) ilaçlarına olumsuz yanıt veren hastalarda, Glakoma hastalarının göz içi basıncın azaltılmasında, kas distropisine bağlı kas spazmlarının azaltılmasında ve daha pek çok ciddi rahatsızlıklara bağlı ağrıların giderilmesinde kullanılmaktadır."

        Ancak Kenevir dendiğinde akla ilk gelenin ‘esrar’ gibi uyuşturucular olduğu da bir gerçek. Pskiyatrların yoksunluk sendromu gösteren yüzlerce esrar bağımlısıyla bitmek tükenmek bilmeyen bağımlılık tedavileri yürüttüğü de.

        Bunun nedenini anlamak için filmi biraz daha başa sarmak, bitkiye biraz daha yakından bakmak lazım.

        Bütün cannabis türleri erkek ve dişi olarak varoluyor. Cannabis bitkisinde yüzü aşkın bileşen var ve bunlara ‘cannabinoid’ deniliyor. Erkek bitki eser miktarda cannabinoid içeriyor. Dişi olan bitki ise cannabinoid zengini.

        Cannabinoidlerin her biri başka bir işe yarıyor; THC maddesi içeren bileşen kanserde kullanılıyor, CBD içeren ağrı kesiyor misal. Çünkü insan beyninde ve vücudunda sadece bu cannabinoidlere uyan cannabinoid reseptörleri (alıcıları) var. Yukarıda bahsi geçen ve bir cannaboid bileşeni olan THC’nin avantajı ve dezavantajı şu: THC bu bitkiyi aynı anda hem 'uyuşturucu' hem de 'tıbbi değer' açısından zengin yapan psikoaktif bir madde. Medical cannabisin üretiminde ve kullanımında ülkelere göre değişen yasal engeller olmasının nedeni de bu. Ancak dikkatten kaçan bir şey var: Bugün bütün narkotik ağrı kesiciler, kanser ilaçları gibi ilaçlar da, ‘opioid’tir. Yani, morfin temellidir.

        Morfin nedir?

        Sentetik uyuşturucu.

        Yanlış ellere düşerse, keyif için kullanılırsa bağımlılık yapacağından korkulan maddeler arasındadır; ama kimse ‘hafazanallah ya olursa?’ diyerek yasaklanmasını önermiyor. İhtiyaç muhabilinde, kırmızı reçeteye bağlı olarak tıbbi alanda kullanılıyor. Sentetik olmasından, yani doğal olmamasından ileri gelen birçok yan tesirine rağmen.

        Öte yandan ana maddesi cannabis yağı olan Sativex gibi ilaçlar da Türkiye’de dolaylı olarak serbest. Yasal. Yani aslında Sativex üzerinden cannabis’in ilaç değeri kabul edilmiş oluyor. Sativexin firması, bu iş için 30 bin ağaç yetiştiriyor.

        KANSERDEN, EPİLEPSİYE, FİBROMİYALJİDEN DEPRESYONA…

        Gelgelelim, cannabisin yasallaştırıldığı kimi devlet ve eyaletlerde bu hususta eğitim veren organizasyonlar dahi görece olarak yeni. Sektör, halen yüzde 99 oranında, uzun yıllardır cannabis yetiştirmiş hastaların geliştirdiği teknik ve tecrübelere dayanmakta. Bunlar çoğunlukla dayanılmaz ağrılarına medical cannabis yoluyla çözüm bulmuş hastalar ya da onlara çare arayan hasta yakınlarının tecrübeleri. Ancak şu da var: Söz konusu tecrübeler, yıllar içerisinde minimum personel ve tesis ile maksimum verimin alınması yönünde oldukça ilerlemiş düzeyde. Güvenliği sağlamada teknoloji kullanımının artması, yüksek çitler, bekçiler, eğitimli köpekler ve sahada çalışacak kişilerin sürekli olarak tabi tutulacakları tahliller ile kaçak, istismar, suiistimal engellenebiliyor.

        Peki ben bu bilgileri nereden aldım?

        Uluslararası ilişkiler mezunu, 2005-2008 Yılları arasında, T.C. Ulaştırma Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde, “Uluslararası İlişkiler ve Anlaşmalar Uzmanı” olarak görev yapmış, 2008 yılında ABD’ye yerleşmiş ve medical cannabis üzerine 11 yıl çalışmış Ebubekir Erdal Kasa’dan.

        Kasa konu hakkında, sayısız yazılı kaynağı okumuş ve ürün yetiştirerek tecrübe kazanmış olmasının yanı sıra, dünya cannabis camiasında saygın yeri olan uzman isimlerin tecrübelerinden, öğretilerinden ilk ağızdan faydalanmış, ABD ve Kanada’da bireysel veya ticari yetiştirme alanlarını, merkezlerini gezerek bilgi almış, pek çok medikal cannabis kullanıcısı hastanın geri bildirimlerini ilk elden dinleme imkânı bulmuş. Kar amacı güden her tür girişimden uzak duran araştırmacı, sadece cannabis çiçeğinin medikal değerine dikkat çekmek ve tedavi edici sayısız faydalarının kamuoyuna anlatılması ile ilgileniyor.

        Kendisini bu araştırmaya motive eden şey “Medical cannabis çiçeğinin ölüm döşeğinde acı çeken insanlara, yakınlarına veda etme ve huzur içinde ölebilme imkanı vermesi” olmuş.

        Ben kendisine şahsen de ulaştım ve konuştum.

        İyi bir regülasyonla Türkiye’nin medical cannabiste de iddialı olabileceğini uzun uzun anlattı. Çünkü hem iklim olarak hem toprak olarak elverişli birçok beldemiz var. Medical cannabisin ancak devlet eliyle ve devlet kontrolüyle yetiştirilebileceğini vurguladıktan sonra devletin hali hazırda, âtıl durumdaki pek çok tesis veya arazisinin, çok düşük oranda araç-gereç ihtiyacı ve yatırım ile 1-2 yıl içerisinde ciddi üretim seviyesine erişilebileceğini söyledi. Ona göre üniversitelerimizin, ilaç sektörümüzün araştırmalarına hammadde sunmak ve kısa sürede Sativex ve diğer sentetik ilaçların yerini almayı başarmak hiç de imkansız değil. Dahası diyelim ki, devlet güvenlik endişesiyle imkanlarına güvenmedi; o ihtimalde bile en azından türü geliştirmek ve sadece ihraca yönelik olarak medikal cannabis tohumu üretmek mümkün. Sadece tohum ihraç etmek bile Türkiye’yi, -tabir bana ait- ‘uçurur’. Çünkü rakamlar acayip. “Bugün” diyor, Ebubekir Erdal Kasa, “Verim ve cannabinoid kalitesi açısından uluslararası başarıya ulaşmış tohumların tanesi 10 ila 65 dolar arasında değişen fiyatlarda satılmakta."

        Kasa’nın 11 yılllık medical cannabis birikimini paylaştığı bloğuna bu adresten ulaşılabilir https://tibbikenevir.blogspot.com/

        Diğer Yazılar