Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur farkı garantili TL mevduatını duyurduğu 20 Aralık gecesinden sonra döviz düştü, TL değer kazandı.

        Eğer vatandaşlar döviz hesabını bırakıp Cumhurbaşkanı'nın sunduğu finans hesabını seçerse Türk Lirası mevduat hesaplarının faiz getirisi, döviz getirisinin altında kalması durumunda aradaki fark Hazine tarafından ödenecek.

        Devlete güvendikleri için son on-on beş güne kadar TL’de kalmaya çalışıp sonra ipin ucu kaçtı telaşıyla yüksek fiyattan dolar satın alanlar zorda, kızgın ve kırgınlar. Birilerinin tüyo alıp vurgun yaptığı iddiaları da kızgınlıklarını arttırıyor. Bu iddialar doğruysa sonuna kadar da haklı olurlar.

        Hazine bu yükü kaldırabilir mi, kaldıramazsa para basma yoluna gider mi, giderse enflasyon daha da artmaz mı gibi sorular da var ve önemli. Ancak bahsi geçen son derece teknik bir konu, ekonominin ve bankacılık sisteminin detaylarına vakıf olanlar tartışıyor. İzliyor anlamaya çalışıyoruz.

        Nitekim, oraya varmadan, genel bir durum tespiti yapmak gerekiyor. Sorulması gereken bir soru var: Erdoğan’ın çıkışı rıza üretebildi mi? Memleketin dört bir yanından gelen halay görüntüleri ve iş çevrelerinden gelen bazı destek açıklamaları gösteriyor ki, evet.

        REKLAM

        HALAYA DURANLARA KIZMAK YERİNE

        Görünen köy kılavuz istemez, "Evet hükümetin bir planı var" duygusu kısa vadede bile olsa bir toparlanma sağlayabilir. Asgari ücret artışı ve bu ücretten alınan verginin indirilmesi gibi düzenlemelerin arkasından gelmesi ümit duygusunu kuvvetlendirmiş görünüyor. “Değer kazanmış TL” fikri bile tamamen durmuş olan sektörleri canlandıracak bir fırsat olarak işlevsel bir rol oynayabilir.

        Paradigmadaki ani değişimler moral bozuyor ve güven duymayı zorlaştırıyor. Ancak hatırlayalım, hiperaktif hale gelmiş ‘sürekli yükselen kur’ olayı da somut bir tehditti ve gündelik hayattaki en basit aktiviteler bile kontrol edilemez hale gelmişti.

        İnsanlar bir lokantaya girip fiyat listesine bakarak seçtiği yemeğin ücretini öderken “Kusura bakmayın, o fiyat değişti çünkü dolar yükseldi” cevabını duymaya; markette dolaşırken sepete attıkları ürünün fiyatının kasaya gidene kadar pahalandığını görmeye başlamıştı.

        Sokakta ekonomik şizofreni güvensizliği tetikleyerek bankacılık sistemini felç edecek ayrılmaları, paraların yastık altına dönme eğilimi göstermesine de neden olmaya başladı ki, bilenler bu tablonun nasıl bir felaket senaryosu ile sonuçlanacağını bilir. Velhasılı Hazine garantili mevduat türünün hiç değilse akut kanamayı durdurduğu söylenebilir.

        ŞAPKADAN ÇIKAN TAVŞANA BAKAR GİBİ BAKMAK

        Meselenin siyasi boyutunda ise tek cepheye yığınak yapan muhalefetin Erdoğan tarafından sollanarak geçilmesi gibi bir manzara, dolayısıyla yine Cumhurbaşkanı’nın hanesine yazılan bir kâr var.

        REKLAM

        Erdoğan son zamanlarda tüm saldırı ve savunma enstrümanlarını yüksek kur üzerine kuran muhalefeti, muhalefetin hiç aklına gelmeyen bir yöntemle şaşırttı. Proaktif önlemler kullanmakta çekingen davranmayacağını, dolayısıyla imkanlarının bolluğunu bir kez daha gösterdi.

        Muhalefetin artık bütün mevzuları yönetim krizi olarak ele almayı bir süreliğine bırakması, ayrı ayrı tepki vermek yerine bir araya gelip, ekonomideki gerçek sorunlara karşı ürettikleri gerçek çözümü sunması gerekiyor. Kararsızların dağıtılmasından kime ne düşüyor hesaplarından daha önemli olan mesele, bu.

        FİYATLARA YANSIMASI İÇİN ETKİN DENETİM GEREKLİ

        Gelelim işin insanların dört gözle beklediği boyutuna.

        Yukarıda insanlar halaya durdu demiştik. Halay çekiyorlar çünkü bu sayede fiyatların ineceğini, hayat pahalılığının daha kabul edilebilir sınırlara çekileceğini düşünüyorlar.

        Zurnanın zırt dediği yer de burası.

        Eğer fiyatlar yeniden belirlenmez ise beklenen fayda sağlanamadığı gibi birileri lehine oluşacak haksız kazanç başlı başına etik bir problem olarak piyasanın üzerinde durduğu kaidenin kırılmasına neden olur.

        Şimdi İTO açıklama yapıyor, Sanayii Odası açıklama yapıyor, fiyatların normalleşmesi ile ilgili mesajlar veriyorlar ama “Bu fiyat etiketini bastık bir kere” diyenlerin durumdan vazife çıkarması, stoktaki malları erittikleri halde, düşük kur üzerinden aldıkları ürünleri kur yüksek iken sattıkları fiyata satmaları ihtimali hala var. Denetimler nasıl yapılacak, nasıl etkin önlemler alınacak henüz pek fazla bir veri yok.

        Anlayacağınız yüzleri asıl güldürecek olan, yeni düşük döviz kurunun enerjiden iletişime ayakkabıdan peynire hayati olan her mal ve hizmete yansıması, fiyatların düşmesi. Müdahalelerin işe yaraması buna bağlı, umarım takip ve denetim için etkili yöntemler düşünülmüştür.

        Diğer Yazılar