Şimdi masanın sağlam olduğunu gösterme zamanı
Altılı masa, Anayasa değişikliği önerisini “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla açıkladı.
Tasarıya göre partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanacak. Cumhurbaşkanının kanunlar üzerindeki zorlaştırıcı veto etkisi sona erdirilip geri gönderme hakkı veriliyor ve geri gönderme halinde de yasanın geçmesi için basit çoğunluğun elde edilmesi yetecek. Temel hak ve özgürlüklerin KHK’larla düzenlenemeyeceği malum, o malumun uygulamaya geçmesini sağlayacak zorlayıcı düzenlemeler gelecek. Cumhurbaşkanı artık ‘başkomutan’ değil, TBMM’nin manevi varlığından ayrılamayacak olan başkomutanlığı TBMM adına temsil makamı.
Görüleceği gibi cumhurbaşkanının yetkileri sınırlandırılmış, neredeyse tamamen sembolik hale getirilmiş ama belli ki, halka verilen ‘cumhurbaşkanı seçme hakkı’nın geri alınması da doğru bulunmamış ve belli ki ‘Halk kendisine verilmiş bir hakkın alınmasını gerileme olarak görür’ fikri baskın gelmiş. Tek adam sistemi olmayacak ama cumhurbaşkanı yine halk tarafından seçilecek. Bu durum sunulan modelin ‘güçlendirilmiş’ parlamenter sistem mi, yoksa demokratikleştirilmiş ve revize edilmiş bir başkanlık modeli mi olduğu yönünde bir tartışmaya kapı aralıyor.
METİN MÜKEMMEL, LANSMAN YETERSİZ
“Milletin derdi başından aşkın, adı etiketi önemli değil, içerik ne anlatıyor, ona bakalım” diyecek olanlar için ise dolu bir metin var karşımızda.
Kuvvetler ayrılığını tam manasıyla tesis eden hedef önerisinde sadece yasama yürütme yargının değil merkez bankası gibi şu an milletin canına okuyan ekonominin merkezindeki kurumların da özerkliğini sağlayacak, bu kurumlara müdahaleyi önleyecek yöntemler bulunuyor.
Meclisin güçlü, yargının bağımsız, yürütmenin istikrarlı olması hedefleniyor. Çoğulcu bir meclis ve o meclisin yargı ve yürütme üzerindeki denetimini arttıran bir yol seçildiği gözlemleniyor.
Bütçe yapma yetkisi meclise iade edilecek mesela.
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçlar arttırılıp etkin kılınacak.
Herkes -evet ama herkes- Meclis Araştırma Komisyonunun davetine uymak zorunda olacak.
Siyasi partilerden vatandaşlığa her aşamada ve segmentte ‘hürriyet’ kavramı rehber olacak.
Partilerin parlamentoya girmek için tosladıkları baraj %3’ kadar düşecek.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de yeni hükümet kurulmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek.
Parti kapatma zorlaştırılacak. Kapatma davasının açılabilmesi, TBMM’nin üçte ikisinin oyuyla alınacak izne bağlanırken kürsü dokunulmazlığı yeniden hayata dönecek, kürsüden kullanılan ifadeler parti kapatma davalarında delil olamayacak. Bu bölümü İyi Parti’den Uğur Poyraz’ın okuması anlamlı oldu. İyi Parti’nin HDP konusundaki hamleleri hatırlandığında, ‘dengeleyici’ oldu da denilebilir.
İfade özgürlüğünün, medyanın üzerindeki keyfi yasaklar kalkacak.
En sevdiğim önerilerden biri; kadına şiddetten suçlu bulunanların milletvekili olmasını engelleyen kurallarla ilgili kısım.
Ve tanıtım toplantısında kurulduğunu duymaktan en çok hoşlandığım cümle Mustafa Yeneroğlu’ndan geldi: “Sadece bu sisteme değil otoriter zihniyete son vermek istiyoruz” dedi.
Yargılamalarda savunmanın iddia makamı ile aynı değeri görecek olması, hukuk devletinin güdük kalmış tarafıydı, öneri bu konuyu da düzenliyor. Anayasa bireysel başvuru imkanlarının genişletilmesi de çok önemli düzenlemelerden…
Daha pek çok ayrıntısı var taslağın. Buradan maddelerin hem yürürlükteki hem de değiştirilmek istenen şekillerine bakılabilir:
GELELİM LANSMANA
Anayasa önerisini CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya tanıttı.
Bu isimler bulundukları partilerin asetleri, sadece partileri için değil altılı masanın hayata geçirmeyi hedeflediği dönüşüm için 'iyi ki varlar' denilebilecek isimler. Ancak bu isimlerin yanısıra, altı genel başkanın birlikte sahneye çıkıp birkaç cümle etmesinin de vakti geldi de geçiyor.
Tasarıyı hazırlayan komisyon üyelerinin önümüzdeki günlerde sahaya ineceği ve medya organlarını, baroları, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, iş dünyasını, sendikaları, kadın- gençlik örgütlerini ziyaret edeceği duyuruldu.
Altı siyasi parti Türkiye genelinde ortak programlar düzenleyerek sivil toplumla bir araya gelecek. Tamam.
Ancak maalesef altılı masadaki parti başkanlarının birbirini yediğine ilişkin olumsuz bir kanaat oluşmuş durumda. Açık konuşalım buna da özellikle 1) İyi Parti’nin kurmaylarının kazanacak aday tarifleri 2) Bu açıklamaların CHP kamuoyunu "CHP’nin masaya sunacağı aday Kılıçdaroğlu mu olmalı, İmamoğlu mu olmalı?” sorusunu diri tutması ve kafa karışıklığı yaratması 3) "Ne masası yaa, İmamoğlu aday olsun masa fasa ortadan kalksın" diye düşünenlerin yaptığı polemikler neden oluyor.
Altı genel başkan ya biran önce ortak adaylarını açıklamalı ya da gerek bu toplantılarda, gerekse başka etkinliklerde kamuoyunun karşısına çıkıp anlaştıklarını ve aralarında aşılmayacak bir sorun olmadığını kelamları ve lisan-ı halleriyle teyit etmeliler.
Muhalefetin altılı masadan başka çaresi yok. Bu bilindiği için her halukârda gözler de ilgi de masanın üzerinde. Bu da olumlu bir şey.
Ancak şimdiye kadar aday ortaya çıkmalı ve altı genel başkanın masanın çabalarının kahvehanelere, fabrika işçilerine, küçük esnafa ve işsizlere, ilk kez oy kullanacak öğrencilere tercüme etmeye, heyecan verecek sloganlarla bunları savunmaya başlaması lazımdı.
Madem aday için hala ‘erken’, o zaman bunu altı genel başkan, altılı masanın beraberliğine gölge düşmediğini göstererek, ‘aday değil partiler önemli, ortak akıl önemli’ alt metniyle ve ‘beraber’ yapmaları lazım.
Değilse, sırf söylentiler ve parti içi kafa karışıklarının yansıdığı kulisler altılı masayı giderek esir alacak.