Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Maç öncesi kadrolar elimize geldiğinde çok da umutlu değildik. Bu sadece bizim kadromuzdan dolayı değil, Hollanda’nın galibiyete ihtiyacı olmasından da kaynaklanıyordu. Ancak maç başladığında rakibin pas virüsüne yakalandığını gördük. Büyük ihtimalle Fatih Hoca bunu bizden önce görmüştür. Zira pas yaparak kalemize gelmeye çalışan Hollanda’ya karşı iyi seçilmiş bir orta üçlü, iyi planlanmış bir takım savunması üretmişti. Mehmet Topal, Ozan ve Selçuk; Nigel de Jong, Wijnaldum ve Sneijder’a yakın oynayarak takım savunmasına en önemli katkıyı yaptılar. Rakibe yakın oynamamız üç önemli avantaj sağladı. 1- Hollanda’nın pas ritmini düşürdük. 2- Rakip üçlüye final pası atma şansı tanımadık. 3- Yerleşik savunmaya hücum etmeye mecbur ettik.

Dolayısıyla Hollanda’nın hücum planı tutmadı. 80-85 dakika kale önü şansı vermedik. Bizim ise etkili takım savunması planımızın yanı sıra kendi planı olan oyuncularımız vardı. Savunmada Terim’in seçimi olan planımızı yaptık. Hücumu da Terim’in seçtiği “planı olan” oyunculara teslim ettik. Bizim planımız tuttu. Gökhan Töre, birebir oynayarak iki rakibinin baskısına rağmen etkili bir orta attı. Volkan Şen, çabuk oynayarak topu Burak’la buluşturdu. Burak da tabela yaptı. Golle beraber özgüvenimiz tavan yapmıştı. Yine kale önünde pozisyon vermedik. Zaman zaman da etkili biçimde hücum ettik. Özellikle Guus Hiddink’in yaptığı 3 değişilik; skorun belirleyicisi olacaktı. Zira biz, stratejimize maç boyunca sadık kaldık. Hollanda’ya hem oyuncu hem de oyunu değiştirmek zorunda bıraktık. Pasla başlayan Hollanda, yüksek topa baskıyla maçı bitirdi. Bast Dost’un oyuna girmesinden sonra kısa pası bırakıp ceza sahamıza ve özellikle de Bast Dost’a yüksek atmaya başladılar. İki oyun anahtarı vardı. Birincisi ceza sahasına topu düşürmemekti. İkincisi düşen toplara vurdurmamaktı. Uzatmalara kadar bunu da başardık. Ancak 90+2’de Sneijder’ın vuruşuna engel olamadık. Maç öncesi 1-1’i en azından ben, alıp İstanbul’a dönerdim. Ama oyunu gördükten sonra 1-1’e ben de dahil sevinen olmamıştır. Kazanabileceğimiz maçtan 1 puanla ayrıldık. İki puan kaybettik. Ama önemli kazanımlarımız da oldu.

Özgüven kazandık, yarış dışında kalmadık, daha da önemlisi umut veren bir Milli Takım, doğru seçilmiş bir oyun ve formda oyuncular gördük. Teşekkür edilmesi gerekenler de var. Önce Şenol Güneş’e, ilk 11’e verdiği 3 ve maç kadrosuna verdiği 5 oyuncu nedeniyle teşekkür edelim. Abdullah Avcı’ya da ikinci ligden aldığı Volkan Babacan’ı Milli Takım kalesine kadar getirdiği için teşekkür edelim. Ve elbetteki Fatih Hoca’ya kadro ve oyun seçimi konusunda teşekkür edelim.

SEMPATİK MİLLİ TAKIM

Şahsen ben bu Milli Takım’ı yüksek enerjili ve istekli gördüm. Kesinlikle sempatik bir Milli Takım olduğunu düşünüyorum ve yalnız olmadığımı biliyorum.

UMUDA İHTİYAÇ VARDI

Gruba başlangıç maçımız olan İzlanda karşısındaki Milli Takım ile dün akşamki Milli Takım mukayese edilemez. Hollanda karşısındaki takım ve antrenör ekibimiz gruptaki en formda görüntüsünü verdi. Bu umuda çok fazla ihtiyacımız vardı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar