Pandemide her şeyin anlamsızlaştığı bir noktaya geldik, artık normalleşme zamanı
Pandeminin kontrol edilemez bir şekilde yayıldığı, artık alınan her kuralın, yapılan her işlemin anlamsızlaştığı bir döneme girdik.
Pandemide en iyi korunan, insanların testsiz alınmadığı kurumlarda bile korumanın anlamının olmadığını gördük. Art arda Sayın Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı Covid oldu.
Kendilerini en iyi koruyan, bu konuda en uzman ekipler, İstanbul Tıp Fakültesi'nin, Hacettepe'nin hocaları, asistanlar, sağlık ekipleri, tamamı Covid oldu.
Her gün en az 8-10 hastamdan mesaj alıyorum "Covid olduk" diye.
Bu anaforda alınan önlemlerin artık hiçbir anlamı yok.
Mesafe kuralının bir anlamı kalmadı, olay tersine komediye döndü. İnsanlar artık tam tersine açık havada mesafe kurallarını uygulayıp, kapalı ortamlarda konserde, otobüste, uçakta yan yana bitişik nizam oturuyorlar.
Hijyen kuralının bilimsel olarak anlamı yoktu. Virüsün yüzeyden bulaşmadığı, kişisel temizlik dışında Covid'den koruyucu olmadığı ortaya çıktı. Boşu boşuna insanlar market arabalarını silip gün boyu kolonyanın içinde yüzdüler.
Yeni Biontech aşısı olmanın da anlamı kalmadı, mRNA aşıları virüsün spike (taç) bölümündeki genlere göre dizayn edilmiş aşılar. Virüsün mutasyonla spike dizilimi değişince doğal olarak etkinliği de kayboluyor.
Sağlık Bakanlığı'nın her gün verdiği tabloların da bir anlamı kalmadı. Her gün toplumun binde 5'ine PCR testi yapıp buradan çıkan rakamları Türkiye hastalık rakamları olarak vermenin de hiç bir anlamı yok. Rakamların Türkiye'nin Sayın Bakan'ın ayırdığı zamana yazık, o tabloları yapan personelin ayırdığı zamana yazık.
PCR testinin de anlamı kalmadı. Bakanlık dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bir yöntemle Covid tanısı testini sadece devlet yapar ısrarını sürdürüyor. Vatandaşın şüphelendiği zaman testini alıp kendi kendini kontrol etmesine izin vermiyor. Sadece PCR testi için devlet bütçesinden milyonlarca doları boşa harcıyor.
HES kodunun da bir anlamı kalmadı, yüz binlerce insan Covid oluyor, kimse hastaneye gitmiyor, evinde geçiriyor. HES kodu sadece hastaneye PCR testi için giden kurallara uyan vatandaşlar için bir cezalandırma yöntemi oldu.
Aşı kartının da anlamı kalmadı. Yakında birçok Avrupa ülkesi ülkeye girişte aşı kartı zorunluluğunu da kaldıracak. Daha önce yazmıştım, RNA aşıları zordur diye, sonuçta da öyle oldu. Bu gün aşılarda ortaya çıkan gerçek, aşının hastalığın şiddetini ve ölüm riskini azalttığı oldu. Buna karşılık aşı olmayanlarda hastalık daha şiddetli geçiyor ve ölüm riski ve oranı çok yüksek bu da bir gerçek ve onların seçimi. Ama her yeni mutasyonda olanla olmayan arasındaki bulaşma-bulaştırma riski aralığı azalıyor.
Bilim Kurulu'nun da bir anlamı kalmadı. İçinde değerli insanların da olduğu Bilim Kurulu kadrosu şişirilerek hantal, toplanamaz, bağımsız karar alamaz, her üç ayda bir şekil değiştiren pandemiye karşı etkisiz bir yapıya dönüştürüldü.
AVRUPA YENİ SÜREÇTE HIZLI AKSİYON ALDI
Olaylar Avrupa'dan bakınca bu fark çok daha net görülüyor.
Çok değil birkaç ay önce daha ölümcül delta varyantı salgınında dünyayı Covid 19 riski açısından kırmızı, sarı, yeşil diye üçe bölen, ülkeye gelen insanları iki hafta bir otel odasında karantinaya kapatan İngiltere bu günlerde tüm önlemleri kaldırıyor.
İlk planda karantinayı, self karantinayı, açık alanlarda maske sonra ülkeye girişte üç günlük PCR testi zorunluluğunu da kaldırdı.
Kendinden şüphelenen bir vatandaş eczaneye gidip kendi testini alıp kendisi bakıyor, kendini hasta hissederse hastaneye gidiyor, daha iyiyse evinde geçiriyor, iyileşince de işine gidiyor.
DAHA HIZLI AKSİYON ALMAK ZORUNDAYIZ
Türkiye'de işler çok yavaş gidiyor, pandemi yönetiminde geç kalıyoruz.
Kararlar daha hızlı alınmalı. Onlarca insanın yer aldığı hantal bir Bilim Kurulu yerine her gün toplanan daha az sayıda bilim insanından oluşan dinamik bir teknik kurul oluşturulmalı.
Halen tek koruyucu olan maske. Her ne kadar bizim toplumda virüsün yerden 1.5 metre altında bulaşıcı olmadığına dair yaygın bir kanaat olduğu için insanlar ayakta maske takıp, yemekte, kafede, sohbet ortamında otururken, maskeyi çıkartıyor, sonra masadan ayrılırken tekrar maskeyi takıp gidiyorlar ise de maske halen tek koruyucu. Özellikle kapalı ortamlarda, toplu taşıma araçlarında maske kuralı sürdürülmeli, açık havada maskeyi isteyen taksın. Maske zorunluluğunu sadece 65 yaş üstüne yüklemek büyük haksızlık olur, kırıcı ve anlamsız olur.
Hızlı antijen testlerinin eczanede satılmasına izin verilmeli. Devletin pandemi yönetiminde vatandaşın elini kolunu bağlamaya hakkı yok. Atık pandeminin yönetimine vatandaşı ortak etmeden başarı şansı kalmadı, devlet hem milyonlarca dolar tasarruf edeceği hem de bu ülkenin sağlık sistemi üzerindeki yükü azaltacağı Avrupa benzeri aksiyon almalı.
HES uygulaması kalkmalı. Artık kimin hasta olduğunu kimin olmadığını kimse bilmiyor. AVM önlerindeki metrelerce uzayan HES kuyruğunda insanların dakikalarca bekletilmeye hakkı yok. Herhangi bir fonksiyonu da yok.
Artık insanları daha fazla ayrıştırmadan, maske dışında kurallarla bunaltmadan bir an önce normalleşme zamanı.
Bu toplum bir korku tünelinde daha fazla yaşamayı kaldıramaz.
- Metin Arolat'ın zamansız kaybı, spekülasyonlar ve genç yaş kalp krizi ölümlerinin ardındaki gerçek1 hafta önce
- Bir endokrinolog gözüyle Cezaylrli boksör olayı1 ay önce
- Dr. Ekrem Tunçer'in katili kim?7 ay önce
- Kombo virüs salgını: Yeniden maske takma zamanı mı?8 ay önce
- Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e açık mektup9 ay önce
- Karaciğer naklinde büyük devrim1 yıl önce
- Yeni kuşak zayıflama ilaçları dünyada obezite salgınının kontrolünde nasıl bir rol oynayacak?1 yıl önce
- Depremde yaşamlarını yitirenlerin kimlik tanımı: Aileler için çok önemli insani ve hukuksal boyutları olan sorun, çalışmalar hangi aşamada?1 yıl önce
- Tip 1 diyabetli çocukların sensör geri ödeme umutları nasıl yok ediliyor? Soru işaretleriyle dolu bir bürokrasi sarmalı1 yıl önce
- Diyabetli çocukların sensör sorunu acil çözüm bekliyor1 yıl önce