Alevi'siz Alevi açılımı
SON günlerde değişik vesileyle Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya gelen bazı meslektaşlarımız, hükümetin Alevi açılımını yeniden gündeme getireceği müjdesini verip son derece ümitvar yazılar kaleme alıyorlar. Kuşkusuz bu yazıların bir zemini var: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu son günlerde Alevilere yönelik bazı adımlar atıyor, sözler söylüyor ve beklentiler yaratıyorlar. Peki bütün bunlardan bir şey çıkar mı? Türkiye, Alevi sorununu bu sefer sahiden çözebilir mi?
Keşke. Ama çok umutlu değilim. Ancak karamsarlık aşılamaya gerek yok. Çünkü Türkiye’nin ne yapıp edip bir an önce Alevilik sorununu çözmesi lazım. Bu nedenle çözüme katkıda bulunabilmek amacıyla bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum:
BIRAKALIM ALEVİLER ARALARINDA TARTIŞSINLAR
* Alevilerin Aleviliğin ne olduğu konusunda anlaşamamaları kendi içişleridir, dışarıdan bu tartışmalara müdahil olmak, yorumlardan bazılarını “muteber”, diğerlerini “yanlış”, hatta “zararlı” olarak nitelemeye kalkmaktan vazgeçilmeli.
* Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir “Ali’siz Alevilik” diye bir yaklaşımı hedef tahtasına koyuyor ve onun bu yaklaşımı iktidar partisi sözcüleri ve yanlıları tarafından da benimsenmiş durumda. Bazı Alevilerin, Aleviliği İslam içinde görmediklerini biliyoruz ama bu sadece kendilerini ilgilendirir. Nitekim Aleviler kendi aralarında bu tür meseleleri yıllardır tartışıyorlar, daha da tartışacağa benziyorlar. Dışarıdan birilerinin, hele devlet iktidarının bu tartışmaya istedikleri gibi müdahil olmaya hakkı yok. Yine dışarıdan, Alevilik içindeki farklı yorumların özgül ağırlıklarını tam hesap etmeden veya bilinçli bir şekilde çarpıtarak bu camia hakkında bazı tasvirler yapılması hiç doğru değil. Hele işin içine yabancıları katarak olayı kriminalize etmeye çalışmaksa çok sakıncalı.
* Yani Alevilerin dış güçler, terör örgütleri vb. tarafından kolaylıkla kandırılıp kullanılabildikleri yolundaki komplo teorilerine son verilmeli.
* Aleviliğin ne olduğuna Aleviler karar vermeli. Sünnilerin, hele devleti de arkalarına alarak Alevilere Alevilik öğretmeye kalkmasının hiçbir anlamı ve yararı yok.
* Alevilik, Hz. Ali’yi ve 12 imamları sevmeye indirgenemez.
EŞİK, ALEVİLERİN RIZASIDIR
* Aleviler arasındaki rekabet ve iktidar mücadelelerinde devletin ve onun kurumlarının taraf tutması doğru değil. Bu noktada Fethullah Gülen cemaatinin de son cami-cemevi yan yana projesinde olduğu gibi benzer bir tutum aldığını ve yanlış yaptığını hatırlatalım.
* Aleviler arasındaki görüş ayrılıkları artık çözümsüzlüğün bahanesi olmamalı. Bu konuda ilk akla gelen örnek, cemevlerinin statüsü. “Farklı Alevi grupları farklı görüşler savunuyor” diyerek yıllarca cemevlerine hiçbir statü tanınmadı.
* Alevi sorununun çözümünün eşiği Alevilerin rızasıdır, Sünni çoğunluğun değil. Yani Alevi sorununu çözmeye kalkarken bir Sünni sorunu yaratma riski hiç yok. Zira Alevi sorununun çözümü için Sünnilerin elinden herhangi bir haklarının alınması asla söz konusu değil; belki bazı haksız imtiyazlarından feragat etmeleri gerekir. Tabii bir de Alevilere yönelik önyargılarından vazgeçmeleri şart.
* Bu nedenle Alevi sorununun esas aktörleri Aleviler olmalıdır. Aksi takdirde, şu günlerde olduğu gibi “Sünnilerin Sünnilere propagandası”nın ötesine geçemeyiz
* Başbakan Davutoğlu, Alevi sorununun çözümünde kararlıysa, öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Berkin Elvan konusunda bir daha konuşmamasını sağlaması isabetli olur.
- PKK ateşkesi sonlandırabilir mi?9 yıl önce
- (IŞ)İD'in Türkiye hesapları tutar mı?9 yıl önce
- HDP hatadan dönmekte gecikti9 yıl önce
- Ankara'nın hedefinde IŞİD mi, PYD mi var?9 yıl önce
- 'Hedef PYD değil, IŞİD'in Batı'ya genişlemesini engellemek'9 yıl önce
- Erken/tekrar seçim olursa...9 yıl önce
- AKP-MHP en kolayı gözüküyor ama...9 yıl önce
- Kürtlerin sistemin merkezine yolculuğu9 yıl önce
- 'AKP'ye oy veren kitlede MHP'li oranı yüzde 8'9 yıl önce
- İzmir performansı sandığa yansırsa, HDP barajı rahat aşar9 yıl önce