Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

EL Kaide tarihinde 11 Eylül saldırıları, Kenya ve Tanzanya’da Amerikan büyükelçiliklerinin eşzamanlı havaya uçurulması, Yemen’de USS Cole adlı Amerikan destroyerine bombalı saldırı gibi büyük eylemler var. Ayrıca Londra, Madrid, Bali bombalamalarının da bir şekilde El Kaide ile irtibatlı olduğu düşünülüyor. Buna karşılık (IŞ)İD bu tür küresel çapta yankı uyandıran eylemler düzenlemedi. Hatta iyi korunan (ya da korunduğu sanılan) Batılı hedeflere yönelik ciddi bir saldırısı yok. Ama (IŞ)İD El Kaide’den daha fazla biliniyor ve korku salıyor.

Neden? Bu noktada karşımıza, İngilizce “public relations” (halkla ilişkiler) tabirinin kısaltması olan PR kavramı çıkıyor. (IŞ)- İD’in, içinden çıkmış olduğu El Kaide’yi hızla sollamasında PR konusundaki mahareti belirleyici önemde. Zira El Kaide genellikle eylemlerinin tek başına yeterli olduğunu, onları fazladan medya yoluyla pazarlamaya gerek olmadığını düşündü. Bu yüzden medyayı, özellikle interneti, propaganda ve PR için değil de esas olarak küresel çapta kendi iç haberleşmesi için kullandı.

MOĞOLLAR GİBİ

(IŞ)İD söz konusu olduğunda tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz. (IŞ)İD medyada pazarlamak için özel olarak eylemler düzenliyor veya zaten yapmayı düşündüğü eylemleri medyada daha fazla etki yaratabilecek şekilde tasarlıyor. Özellikle esir aldığı kişilerin infazlarını bu bağlamda düşünebiliriz. Sanki bir Hollywood filmi çekiliyormuş gibi düzenlenmiş sahneler; infazcı ve kurbanlar için özel olarak tasarlanmış kıyafetler ve son derece profesyonel çekimler... Sonuçta sadece bir Amerikalı gazetecinin kafası kesilerek infaz edilmesinin görüntüleri etki anlamında, İkiz Kuleler’in yerle bir edilmesinin görüntülerine yaklaşabiliyor.

Medyanın (IŞ)İD’in elinde neredeyse “bir kitle imha silahı”na dönüşmüş olduğunu ağustos ayında Irak Kürdistanı’na gittiğimde gözlemiştim. Herkes (IŞ)İD’i Moğollara benzetiyordu, zira bir yere (IŞ)- İD’den önce namı geliyor ve büyük bir korku salıyordu. Bu korkunun nedeni de esas olarak (IŞ)İD’in çok ustaca kotardığı toplu infaz, kafa kesme vb. görüntüleri ve bunların küresel çapta saf insanlar tarafından örgütün “ipliğini pazara çıkarma” iddiasıyla dolaşıma sokulmasıydı.

HEM ÖLÜM HEM YAŞAM VAADİ

El Kaide taraftarlarına esas olarak ölüm, yani “şehadet” vaat ediyor. (IŞ)İD’de de “şehadet” vaadi var, ama yanında “alternatif bir yaşam” fırsatı sunuyor. Bu açıdan baktığımızda tıpkı El Kaide’nin yaptığı gibi intihar eylemlerinin kayıtları, değişik yerlerde ve şekillerde hayatlarını kaybeden savaşçıların görüntüleri (IŞ)İD tarafından medyada dolaşıma sokuluyor. Ama El Kaide’den farklı olarak (IŞ)İD, Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka gibi şehirlerde kaydedilmiş gündelik hayat görüntülerini yayarak “İslam devleti” iddiasının sahici olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. İslamcı tabana yönelik bu PR çalışmasının başarılı olduğunu da, dünyanın dört bir yanından ailecek (IŞ)İD’e katılımların olmasından çıkarabiliyoruz.

Son olarak (IŞ)İD’in medyayı dezenformasyon için epey ustalıkla kullanmakta olduğunun da altını çizmek gerekir. Bunun en çarpıcı örneği galiba esir İngiliz gazeteci John Cantlie’ye Kobani’de (IŞ)İD tarafından haber yaptırılmasıdır. Son derece profesyonelce yapılan bu kayıtta İngiliz gazeteci, muhtemelen can korkusuyla ve ikna edici bir dille, kentin büyük kısmının (IŞ)İD’in elinde olduğunu ve birkaç güne kalmadan kesinlikle düşeceğini söyledi.

O gün bu gündür Kobani düşmedi. Düşeceğe de benzemiyor.

Kısacası, PR bir şeydir, ama her şey değildir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar