Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

AKP’nin 2002’de iktidara gelmesinden bu yana ülkemizde yaşanan iktidar mücadelelerini üç dönemde kategorize etmek mümkün:

1- Kasım 2002-Nisan 2007 arası: Bir üçgenden söz edebiliriz: Bir yanda AKP, karşısında TSK’nın öncülüğünü yaptığı eski iktidar sahipleri ve sessiz ve derinden sürdürmüş olduğu devlet içinde kadrolaşmanın da verdiği özgüvenle Fethullah Gülen Cemaati. AKP uzun bir süre TSK ile aleni bir savaşa girmek istemedi, onun siyasi hayat üzerindeki vesayetini Avrupa Birliği sürecinde kademeli olarak eritmeyi planladı. Bu nedenle Gülen Cemaati’yle arasına hep bir mesafe koydu, açık bir işbirliğine yönelmedi.

2- Nisan 2007-Aralık 2013 arası: TSK’nın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek için 27 Nisan 2007 günü e-muhtıra vermesiyle birlikte AKP ile Cemaat ittifaka gitti. Bu ikili, Ergenekon, Balyoz vb. soruşturmalarıyla birlikte TSK’nın (ve onunla ittifak halindeki eski iktidar sahiplerinin) gücünü kırdıkça daha da güçlendiler. Fakat çok geçmeden kendi aralarında bir tür paylaşım savaşına gittiler. Tüm bu süreçten en fazla istifade eden PKK hareketi oldu. “Demokratik açılım”, “Oslo süreci”, “çözüm süreci” gibi açılımlarda hükümetle doğrudan muhatap olan Kürt siyasi hareketi (KSH), iktidar mücadeleleri üçgeninde TSK’nın boşalttığı yeri aldı.

3- Aralık 2013 ve sonrası: Cemaat, 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk/rüşvet soruşturmalarıyla doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ı tasfiyeyi amaçladı ama başarısız oldu. Geçen bir yıl içerinde iki seçim kazanan Erdoğan, Cemaat’in devlet içindeki örgütlenmesine indirdiği darbelere ek olarak sivil altyapısını (medya, okullar ve ticari kuruluşlar) hedef aldı. Hükümet-Cemaat kavgası da yine en çok KSH’nin işine yaradı. Irak ve Suriye’de (IŞ)İD tehdidini bir fırsata dönüştürmeyi de bilen KSH’nin bir süredir altın çağını yaşadığını söyleyebiliriz.

YENİ İTTİFAK BEKLENTİLERİ

Gelinen noktada AKP hükümeti ile KSH’nin iktidar mücadelesinde baş başa kalmaları, haziran ayındaki genel seçimlere kadar çözüm sürecinde ciddi adımlar atılma vaadini inanılır kılıyor. Yine de 2015’te işlerin çok kolay olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira:

-Yakın bir zamana kadar sistemin en fazla dışladığı iki kesimin, İslamcılar ile Kürtlerin iktidar paylaşımında baş başa kalmaları, Türkiye için gerçekten olağanüstü bir durum. İçeride ve dışarıda, bu alışılmadık durumu sabote etmek isteyecek birçok odak ortaya çıkacaktır.

-AKP ile KSH arasında çok köklü ve derin mesafeler, karşılıklı güvensizlik vs. söz konusu. Normal şartlarda iktidar paylaşımının bunları azaltması beklenir, fakat Cemaat-AKP ittifakının akıbetine baktığımızda, bunun tam tersinin de olabildiğini, iktidardan daha fazla pay alma hırsının müttefikleri birbirlerine düşürebildiğini görüyoruz.

-Gülen Cemaati, iktidar ilişkileri üçgenine tekrar dahil olmak arzusunda, fakat tek başına bunu yapabilmesi mümkün değil. Ne var ki AKP ile yeniden ittifak kurma veya KSH ile yakınlaşma hiç mümkün gözükmüyor. Bu nedenle kendilerini dışlanmış hisseden kesimlerle, Erdoğan karşıtlığı ve demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti savunusu temelinde yeni ve daha geniş bir cephe inşa etmek istiyor.

Toparlayacak olursak, 2014’ten bile daha sert iktidar savaşlarının yaşanacağı zor bir yıl bizleri bekliyor. Safların daha da altüst olacağı, kimin kiminle, nasıl ve neden bir araya geldiğini anlamanın iyice zorlaşacağı, hatta anlamaya çalışmanın bile anlamının olmayacağı bir yıl...

Her şeye rağmen 2015’in özgürlük, barış ve mutluluk getirmesini dilemeyi ihmal etmeyelim.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar