Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen haftaki grup toplantısında Türkiye’ye açık ara mesafe koyan yabancı sermayeyi yeniden kazanmak adına, ekonomi ve hukuk alanında yapılacak reformlarla, politikalarla yepyeni bir döneme girildiğini işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eskiye özlem duyduğu ve oraya doğru geri dönüş sinyalini verdiği izlenimi edinmiştim.

        Bunu da sizinle paylaşmıştım.

        Dün bir kez daha anlaşıldı ki Erdoğan bu konuda çok kararlı.

        Uzun zamandan beri aramızın gergin olduğu Avrupa ve Amerika ile ilişkileri yumuşatma gayesi içeren; “Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz. Amerika ile uzun ve yakın müttefiklik ilişkilerimizi, bölgesel ve küresel tüm meselelerin çözümünde kullanma niyetindeyiz!” ifadeleri Cumhurbaşkanı’nın hukuk ve ekonomi reformları konusunda gerçekten de ciddi olduğunun bir göstergesidir.

        Bu arada Erdoğan’ın bu açıklamaları sadece Avrupa ve Batı’ya bir mesaj manasına gelmiyor.

        Bu açıklamalar aynı zamanda AK Parti’ye yamanan her türlü Avrasyacı, trolcü, sonradan çakma ulusalcı, yalaka takımının da siyasi olarak ipinin çekildiği anlamını taşıyor.

        Keşke daha önce farkına varabilseydi Sayın Cumhurbaşkanı, “Asla yalnız yürümeyeceksin” diye diye kendisini yalnızlaştıran komploculuktan ve entrikacılıktan başka meziyeti olmayan Batı karşıtı bu trolcülerin ne halt olduklarının.

        REKLAM

        Çünkü bu tayfa sadece Erdoğan’a veya AK Parti’ye kayıp verdirmedi.

        Türkiye’ye de çok şey kaybettirdi.

        Sadece Erdoğan’ı yalnızlaştırmadı bu trolcü tayfa.

        Onunla beraber Türkiye’yi de yalnızlığa mahkum ettiler.

        Gerçek şu ki; verilen kayıpları geri almak çok kolay değil!

        Erdoğan’ın geç kalmış olsa da bu kayıpları geri kazanma çabasını görüyorum ve samimi de olduğunu düşünüyorum.

        Ancak bence ülkede siyasetin ve sosyo ekonomik dengelerin özüne dönmesi için çok daha radikal bir girişime ihtiyaç var.

        Bu girişim de Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere AK Parti’den küstürülüp gönderilen veya ayrılmak zorunda bırakılan isimlerle yeniden kucaklaşmadır.

        Unutmayalım ki bu iki isim ve onlarla birlikte AK Parti’den kopan onlarca insan AK Parti’nin asıl genetiğidir.

        Erdoğan’ın liderliğinde bu ekip yeniden bir araya gelirse siyasetin doğası çok kısa zamanda bambaşka bir hal alacak ve değişecektir.

        Bazılarına bu görüşüm fazla ekstrem veya rijit gelebilir ama ben Erdoğan’ın bu kucaklaşmayı gerçekleştirmesi halinde çizdiği bu yeni rotasında hedefine çok daha hızlı ve kolay ulaşacağına ve en mühimi bunun da Türkiye’nin hayrına olacağına inanıyorum.

        Bülent Arınç sadece özgül bir ağırlık değil!

        Bülent Arınç sadece özgül bir ağırlık değil!
        0:00 / 0:00

        Habertürk TV’ye konuk olan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamaların yansımalarını görünce…

        Bir kez daha anladım atalar boşuna dememiş; "Sakalım yok ki sözüm geçsin!" diye…

        Osman Kavala’ ya yapılan haksızlığı yazdığımda da…

        Katıldığım tartışma programlarında Selahattin Demirtaş’ın mağduriyetini anlatmaya çalıştığımda da hep; "Vatan haini, terörist, utanmaz!" ve ağıza alınmayacak türlü küfür, hakaretlerle tekme tokat dayak yedim hep!

        Onu bırakın bir yana…

        Daha birkaç ay önce Habertürk TV’de… Selahattin Demirtaş’ın Meral Akşener ile yaşadığı kahvaltı işi polemiğinde Demirtaş’ın çıkışının son derece insani bir çıkış olduğunu söyledim diye Bülent Arınç’ın konuk olduğu programda soru soran gazetecilerden olan köşe komşum Kemal Öztürk’ten bile azar işittim.

        Bilmiyorum Demirtaş konusunda oldukça sekter ve katı düşünen Kemal veya diğerleri ne düşünüyor Bülent Arınç’ın bu son çıkışı dolayısıyla ama…

        Benim çok hoşuma gitti.

        Bu yüzden de söz konusu açıklamalarından dolayı Sayın Arınç’ı kutluyorum.

        Sadece partisinin özgül bir ağırlığı olmadığını aynı zamanda vicdanı da olduğunu tüm Türkiye’ye gösterdi.

        Üstelik sadece Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili yaptığı açıklamaları değil…

        Programın bütününde yaptığı açıklamaların tamamı çok cesurcaydı.

        Özellikle de yargı camiasına verdiği mesajlar…

        “Ben, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz. Ancak hakimler yanlış yapıyor. Uyarıyorum, yakın gelecekte onlar zarar görür!” sözlerinin çok anlamlı ve de kıymetli olduğunu düşünüyorum.

        Tabii bu açıklamaları AK Parti’nin kuruluş ilke ve felsefesinden çok uzaklara savrulmasına sebep olan yukarıdaki yazıda da bahislerini ettiğim malum tayfanın hiç hoşuna gitmedi.

        Bir kısmı direkt daldı mevzuya ve; "Sen ne biçim AK Partilisin! Derhal istifa et!" diyerek sosyal medyada Arınç hakkında ağır itham ve hakaretler eşliğinde linç başlattı.

        Bir kısmı ise suskun kalmayı tercih etti.

        Ki bu kısım AK Parti’nin kuruluş ilke ve felsefesinden kopup bambaşka bir noktaya evrilmesine akla ziyan teorileri ile sebep olan kısımdır.

        Yani cinayetin esas sorumlularıdır.

        Arınç’ın vicdanından üst üste patlattığı bombalar karşısında nevri dönen bu zavallılar…

        Bu açıklamalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çevresinde nasıl bir reaksiyonla karşılanacağını bilemediklerinden…

        Hemen pozisyon alamadılar.

        Oradan bir işaret beklediler.

        Hani biri çıksın da; "Bu açıklamalar kesinlikle Cumhurbaşkanımızı ya da AK Parti’yi, bizi bağlamaz! Arınç ne dediğini bilmiyor!" mealinde bir tweet sallasın ya da Whatsapp’tan bir not yollasın diye bakındılar şaşkın şaşkın.

        Gelseydi öyle bir işaret derhal dahil olacaklardı aceleyle linç girişimi başlatan öteki kısma.

        Ancak ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan…

        Ne de kurmaylarından olumsuz hiçbir tepki, yorum, açıklama gelmedi.

        Baktılar ki iş ciddi.

        Onlardan bağımsız bir şeyler oluyor.

        Onlara haber verilmeden yeni bir hikaye yazılıyor falan.

        Karman çorman olan kafalarını daha da bulandırmamak için aynı familyadan olan deve kuşunu örnek alıp kuma gömmeyi yeğlediler.

        Hala da gömük vaziyetteler.

        Uzun bir süre daha çıkaracaklarını zannetmiyorum ben.

        Çünkü kuma gömdükleri sadece kafaları değil!

        Kendi hırslarını, emellerini hayata geçirtmek uğruna; "Herkes hain, sadece biz sana dostuz!" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafına kalın bir çember ören ve uzunca zamandır da o çemberin içerisinde yaşamasını sağlayan ve çektikleri çemberle sadece Erdoğan’a değil, tüm ülkeye büyük zararlar verdirten o sığ zihniyetleridir!

        Diğer Yazılar