Erdoğan'ın çizdiği bu yeni rotada kesinlikle onlar da olmalı!
Geçen haftaki grup toplantısında Türkiye’ye açık ara mesafe koyan yabancı sermayeyi yeniden kazanmak adına, ekonomi ve hukuk alanında yapılacak reformlarla, politikalarla yepyeni bir döneme girildiğini işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eskiye özlem duyduğu ve oraya doğru geri dönüş sinyalini verdiği izlenimi edinmiştim.
Bunu da sizinle paylaşmıştım.
Dün bir kez daha anlaşıldı ki Erdoğan bu konuda çok kararlı.
Uzun zamandan beri aramızın gergin olduğu Avrupa ve Amerika ile ilişkileri yumuşatma gayesi içeren; “Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz. Amerika ile uzun ve yakın müttefiklik ilişkilerimizi, bölgesel ve küresel tüm meselelerin çözümünde kullanma niyetindeyiz!” ifadeleri Cumhurbaşkanı’nın hukuk ve ekonomi reformları konusunda gerçekten de ciddi olduğunun bir göstergesidir.
Bu arada Erdoğan’ın bu açıklamaları sadece Avrupa ve Batı’ya bir mesaj manasına gelmiyor.
Bu açıklamalar aynı zamanda AK Parti’ye yamanan her türlü Avrasyacı, trolcü, sonradan çakma ulusalcı, yalaka takımının da siyasi olarak ipinin çekildiği anlamını taşıyor.
Keşke daha önce farkına varabilseydi Sayın Cumhurbaşkanı, “Asla yalnız yürümeyeceksin” diye diye kendisini yalnızlaştıran komploculuktan ve entrikacılıktan başka meziyeti olmayan Batı karşıtı bu trolcülerin ne halt olduklarının.
Çünkü bu tayfa sadece Erdoğan’a veya AK Parti’ye kayıp verdirmedi.
Türkiye’ye de çok şey kaybettirdi.
Sadece Erdoğan’ı yalnızlaştırmadı bu trolcü tayfa.
Onunla beraber Türkiye’yi de yalnızlığa mahkum ettiler.
Gerçek şu ki; verilen kayıpları geri almak çok kolay değil!
Erdoğan’ın geç kalmış olsa da bu kayıpları geri kazanma çabasını görüyorum ve samimi de olduğunu düşünüyorum.
Ancak bence ülkede siyasetin ve sosyo ekonomik dengelerin özüne dönmesi için çok daha radikal bir girişime ihtiyaç var.
Bu girişim de Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere AK Parti’den küstürülüp gönderilen veya ayrılmak zorunda bırakılan isimlerle yeniden kucaklaşmadır.
Unutmayalım ki bu iki isim ve onlarla birlikte AK Parti’den kopan onlarca insan AK Parti’nin asıl genetiğidir.
Erdoğan’ın liderliğinde bu ekip yeniden bir araya gelirse siyasetin doğası çok kısa zamanda bambaşka bir hal alacak ve değişecektir.
Bazılarına bu görüşüm fazla ekstrem veya rijit gelebilir ama ben Erdoğan’ın bu kucaklaşmayı gerçekleştirmesi halinde çizdiği bu yeni rotasında hedefine çok daha hızlı ve kolay ulaşacağına ve en mühimi bunun da Türkiye’nin hayrına olacağına inanıyorum.