Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen hafta birkaç gün özel meşguliyetlerim dolayısıyla yazamadım.

        Kısacık bir mecburi izin yaptım yani.

        Tabii o arada da gündemde olup bitenlere dair yorumlarımı aktaramadım.

        Boğaziçi Üniversitesi olayları bunlardan biriydi.

        Niye bilmiyorum…

        Bazı okurlarım, takipçilerim sanki sırf bu olayları yorumlamamak için filan yazmadığım hissine kapılıp; “İki cümleyle de olsa yok mu bir yorumun Boğaziçili gençlerle ilgili” şeklinde garip serzenişlerde bulundular.

        Haklı olsalar; “Başım üzerinde yeri var” derdim bunu yapanlara ama demiyorum!

        Çünkü haksızlar.

        Hem de çok haksızlar.

        Çünkü Boğaziçili öğrencilerin protestoları ile ilgili daha ilk günlerde gayet açık ve net bir biçimde görüşlerimi zaten belirtmiştim.

        Yazmadığım o kısa dönemde Boğaziçi ile ilgili yeni gelişmeler oldu, evet.

        Gençleri çok iyi tanıdığını, bildiğini, onları anladığını söyleyen Rektör Melih Bulu, protestoları durdurmak için polisi içeri soktu ve sayesinde öğrencilere gözaltı yapıldı. Her biri zeka küpü olan, geleceğimizin emanetçisi gençlerle ilgili siyaset tarafından da çok acıtıcı yorumlar yapıldı vesaire ama...

        Yazmamamın, yorum yapmamamın nedeni korktuğumdan, çekindiğimden filan değil.

        Yukarıda da dediğim gibi izin yapma zorunluluğumdan kaynaklı idi.

        Sırf bana bu yönde imalarda bulunanları rahatlatmak için sonuna kadar arkasında olduğum o yazının linkini tekrar dikkatlere sunuyorum.

        REKLAM

        Ve yineliyorum...

        O gençler bu ülkenin aydınlık geleceğinin teminatı, gözümüzün nurudur.

        Pamuklara sarıp, koruyup kollayacağımız yerde sırf atanmış rektöre karşı demokratik itiraz hakkını şiddete bulaşmadan barışçı protestolarla ortaya koyuyor diye o öğrencileri polisin önüne atmak ve dahası; “Terörist, hain” bilmem ne deyip yaftalamak büyük bir demokrasi ayıbıdır.

        Kim ne düşünür, ne der umurumda bile değil.

        Önce bir anne, yurttaş sonra da gazeteci Sevilay Yılman olarak…

        “Amasız, fakatsız” Boğaziçili gençlerimizin haklı tepkisinin sonuna kadar yanında olduğumun bilinmesini istiyorum.

        NOKTA!

        "Tu ka ka"cı muhalifler beni iyice ürkütmeye başladı!

        "Tu ka ka"cı muhalifler beni iyice ürkütmeye başladı!
        0:00 / 0:00

        Hatırlar mısınız bilmem…

        2 ay önce; “Her şeye 'tu ka ka' muhalefete artı getirmez!” başlığı ile bir yazı kaleme almış ve “AK Parti’nin 18 yıldır tek başına iktidar olmasındaki en önemli dinamik her eylemine, hareketine, icraatına 'tu ka ka' demeyi maharet sanan muhalefet anlayışı sayesinde!” diyerek bir tespit yapmıştım.

        Aklı başında olan muhaliflerin tamamı o yazıma sonuna kadar katıldığını söyleyip destek olmuştu.

        Olmayanlar da…

        (Ki bunların tamamı da zaten; “Tu ka ka” cı muhaliflerdi.)

        Yazıyı iktidara yağdanlık amacıyla yazdığımı söyleyip bir ton laf etmişti.

        Neyse...

        Önceki gün sosyal medyada dolaşırken neredeyse ben de bu "tu ka ka"cı muhaliflerin gazına gelip saçmalıyordum.

        İçinizde mutlaka gören olmuştur; "TRT’den vatandaşa çöpten nasıl yemek toplanır tüyosu!“ başlığı adı altında dolaşan videoyu.

        Yalan yok ben de gerçek sandım önce.

        Çünkü o viral olan videoyu öyle muhalif siyasi isimler, öyle yorumlar eşliğinde paylaşmıştı ki…

        Ben de TRT'de çöpten nasıl yiyecek toplanır ve nasıl yenilirin anlatıldığı bir belgesel yayınlandığını sandım.

        Mesela bu yorumlardan sadece birini aktarayım.

        CHP'li üst düzey yönetici Onursal Adıgüzel’e aitti.

        Aynen şunu yazmıştı Adıgüzel; "Devlet kanalı dediğin çöpten yiyecek toplayan vatandaşın sağlıklı gıdayı ayırt edebilmesini önemsemeli. Mesela çöpten bir yumurta bulduğunuzda TRT’nin gösterdiği hayati öneme sahip bu yöntemi mutlaka deneyin!"

        REKLAM

        Tam ben de aynı videoyu alıp bir şeyler yazacaktım ki…

        İçimden bir his; “Sen önce bir bak şu videonun tamamına!” deyip dürttü ve durdurdu.

        Ve hemen Youtube'dan bulup tamamını izledim hiç üşenmeden.

        Ve yemin ediyorum kendi kendime sesli sesli bir; “YUH!” çektim.

        Sonra da; “Allah memleketimi önce bu muhalefet anlayışına sahip olanlardan korusun!" diyerek dualar ettim!

        Şaka gibi ama şaka değil!

        Söz konusu belgesel esasında toplumun atık sorunu ve geri dönüşüm konusunda aydınlanması amacıyla hazırlanmış harika bir belgesel.

        Ben de bu konuda fazlasıyla hassas olduğum için bayıldım.

        Size de şiddetle izlemenizi tavsiye ederim.

        Programı sunan arkadaş insanlara yenebilecek durumdaki yiyecekleri nasıl çöpe attığımızı, israfı ve doğayı nasıl çöplüğe çevirdiğimizi filan anlatmaya çalışıyor.

        Sosyal medyada dolaşıma sokulan ve viral olan bölümde de çöpten çıkardığı bir yumurta üzerinden durumun vahametini aktarıyor.

        Son kullanma tarihi geçmiş yumurtanın yenilebilir durumda olup olmadığını anlamak için basit bir yöntemi kullanmayı tavsiye ediyor.

        Geçen gün menemen yapmak için niyetlendiğimde yumurtaların tarihi geçtiği için tam çöpe atıyordum ki, oğlum durdurdu beni ve tıpkı TRT'deki o belgeselde kullanılan yöntemle kullanılır durumda olup olmadığını test etti.

        Ve test sonucunda da bozuk olmadığını görünce 5 yumurtayı çöpe atmaktan vazgeçip menemenimizi afiyetle yedik.

        Olay bu yani.

        Ama gelin görün ki…

        Tamamen çevre ve tasarruf bilincini geliştirme niyetinde olan bu güzel program; “TRT’den vatandaşa çöpten nasıl yiyecek toplanır tüyosu” yorumları ile sosyal medyada elden ele dolaştırılıp üzerinde saatlerce muhalefet yapıldı ve olay Twitter'da bir de Trend Topic filan oldu.

        REKLAM

        Yani delinin biri kuyuya atmıştı taşı. On binlerce safoş da arkasını, önünü düşünmeden kuyuya atlayıp o taşı çıkartmaya çalışıyordu.

        Hala yorumlar duruyor.

        Gülmek isterseniz gidip okuyabilirsiniz.

        Ben de ara ara bakıp gülüyorum saçmalıklara ama aynı zamanda da bir gün bu saçmalıklar, saflıklar, safoşluklarla iktidarı zora düşürdüğünü sanan bu "tu ka ka"cı zihniyetli muhaliflerin yöneteceği bir ülkede yaşama ihtimalini düşününce de...

        Vallahi çok ürküyorum!

        Diğer Yazılar