Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün İstanbul Bebek’te yaşanmış olan rezaletten herhalde haberiniz vardır.

        Benim henüz o görüntüler sosyal medyaya düşmeden önce haberim oldu.

        İki video da aynı anda gönderildi tarafıma.

        Ve şu ibareyle; “İşte Suriyelilerin son rezaleti! Güpegündüz herkesin içinde seks yapıyorlar ve bir diğeri de anadan üryan güneşleniyor! Neler oluyor bu ülkede!”

        İnanamadım tabii izlediklerim karşısında.

        Ben daha, “Mizansen mi acaba? Nasıl olur böyle bir şey?” diye düşünürken yarım saat sonra görüntüler sosyal medyaya düştü.

        Ve çok kısa bir zaman içerisinde viral oldu.

        Sanırım birçok kişiye eş zamanlı yollandı o görüntüler.

        Ve takipçisi yüksek bazı sosyal medya kullanıcıları handikapa düşüp, görüntülerin sığınmacılara, Suriyelilere ait olduğu bilgisini paylaştı.

        Sonrasında yazılıp çizilenler tam bir faciaydı.

        Bazı hesaplar üzerinden Suriyelilere, sığınmacılara alenen saldırı çağrısı filan yapıldı.

        Biraz zaman geçti aradan ve İstanbul Valiliği cinsel içerikli görüntülerdeki kişilerin Suriyeli, sığınmacı filan olmadığını, adamın uyuşturucu, çocuk istismarı, hırsızlıktan sabıkalı Türk, kadının ise benzer suçlar işlemiş Avrupa yabancı kökenli sapkın ruh hastası, çırılçıplak güneşlenin de akli dengesi yerinde olmayan meczup bir yurttaş olduğu bilgisini paylaştı.

        Rezaletti görüntüler apayrı konu.

        Gerçekten izahı yok ama bence bu görüntüleri kim nasıl çekti ya da ele geçirdi ise sığınmacılarla ilgili çok tehlikeli bir provokasyon yapmaya çalıştı dün.

        Bakın benim bu konudaki görüşlerim nettir!

        Çok yazı yazdım.

        İşte birkaçı…

        Ve söyleyeyim hala da yazdıklarımın arkasındayım.

        Aynı düşüncedeyim.

        Evet çok büyük bir sorun; “Düzensiz göçmenler, sığınmacılar” konusu Türkiye açısından ama bu sorun böyle çözülmez değerli okurlarım.

        Sakin olmamız lazım.

        Çok sakin hem de çünkü belli ki birileri, bu sorunun ülkenin şu an en tehlikeli fay hattı olduğunun farkında ve bu hattın kırılması için acayip sinsilikler yapıyor.

        Aman gaza gelmeyin arkadaşlar.

        Sakın!

        Bu fay kırılırsa çünkü hepimizi altına alır ve onarılması mümkün olmayan bir noktaya taşır.

        Lütfen dikkat!

        Kültür Bakanı'nın Melek Mosso açılımının sebebi ne biliyor musunuz?

        Kültür Bakanı'nın Melek Mosso açılımının sebebi ne biliyor musunuz?
        0:00 / 0:00

        Kültür ve Turizm Bakanlığı çok güzel bir adım attı.

        Isparta’daki konseri, Isparta Belediye Başkanlığı tarafından, ‘ahlaksızlığı özendirdiği’ gerekçesi ile iptal edilen Melek Mosso’yu Beyoğlu Yolu Festivali kapsamına dahil ederek hem Isparta Belediyesi’ne, hem de belediyenin bu anlamsız, gerici, şuursuz kararına destek verenlere çok güzel bir cevap verdi.

        Mosso bugün Beyoğlu Şişhane Meydanı’nda sahneye çıkacak.

        Tüm müzikseverler ve müzisyenler adına çok ama çok sevindirici bir gelişme bu.

        Tabii ki Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un böyle bir kararı almasına sebep, Isparta’daki bağnazlığa karşı kamuoyunun tepkisidir.

        Eğer toplum Mosso’ya uygulanan yasak konusunda birlik ve beraberlik içerisinde tavır almasaydı Bakan Ersoy’un da yapabileceği fazla bir şey olamazdı.

        Sakın bu cümlemden dolayı Ersoy’u yerdiğim ya da; “Gönlü razı değildi Mosso’ya sahne vermeye ama kamuoyuna şirin gözükmek adına bu kararı aldı” gibi bir imada bulunduğum filan düşünülmesin.

        Tam tersine…

        Bir iki kez kendisiyle haber dolayısıyla bir araya gelmiş ve istişare yapmış bir gazeteci olarak Mehmet Nuri Ersoy’un da gerek Melek Mosso gerekse Aynur Doğan veya diğer sanatçıların konserleriyle ilgili alınan yasaklama kararları karşısındaki ilk tepkisinin kamuoyunun genelindeki benzer tepkilerle aynı olduğuna eminim.

        Oturduğu koltuk, aldığı sorumluluk gereği ve tabii ki bağlı bulunduğu hükümetin politikalarında etkin ve hakim olan AK Parti’deki muhafazakar görüşle ters düşmemek adına yansıtmamış olabilir bu tepkisini ama inanın ki Ersoy da hiçbirimizden farklı bakmamıştır bu yasaklama kararlarına.

        Çünkü Sayın Bakan sanata, sanatçıya yasaklamaların, bir ülkede türkülerin, şarkıların sesinin kesilmesinin, gençlerin festivallerinin iptallerinin o ülkenin dış dünyadaki imajına, algısına ne kadar zarar vereceğini bilebilecek kadar köklü bir turizmcidir.

        O nedenle Mosso’yu son anda Beyoğlu Festivali’ne dahil etmesini sadece “Ülke Kamuoyuna” şirin gözükmek için atılmış bir adım gibi görmemek lazım.

        Bu adım, aynı zamanda son zamanlardaki bu yasaklamalar nedeniyle özellikle batıda yapılan haberler, yorumlar nedeniyle sarsılan ülkenin imajını düzeltme gayretiyle de alakalı bir adımdır.

        Bilmem anlatabildim mi?

        Asıl kahramanlar Funda Arar ve Derya Uluğ'dur!

        Asıl kahramanlar Funda Arar ve Derya Uluğ'dur!
        0:00 / 0:00

        Melek Mosso’nun Isparta’da ki konseriyle ilgili alınan yasak kararının ardından kuşkusuz kamuoyunda yükselen tepki çok güzeldi.

        Harikaydı!

        Ancak bana göre, Mosso konusunda gelinen son noktaya değin yaşanan o tüm gelişmelerin en önemli kahramanları Funda Arar ve Derya Uluğ’dur!

        Mosso’yla Isparta’daki aynı programa davetli iki sanatçının Isparta Belediyesi’ni protesto etmek için konserlerini iptal etmeleri, alacakları parayı, şunu bunu düşünmeden sözleşmeyi yırtıp atmaları hakikaten sanat adına çok ama çok büyük bir dayanışma, çok büyük bir tavır ve büyük özveriydi!

        Lütfen bunu unutmayalım.

        Ben zaten iki sanatçıyı da şarkılarını da çok severim.

        Bundan sonra daha çok seveceğim.

        Ve asla ama asla…

        Mosso’dan alınan sahneyi üç kuruş uğruna kabul eden ve bu kabahatini de; “Melek Mosso bir konserinde terbiyesiz bir el hareketi yapmış” diyerek kılıf uydurmaya çalışan Seda Sayan’ı da…

        Sanat adına, müzik adına Mosso’nun yanında yer almak için Isparta Belediyesi’ne rest çeken iki meslektaşlarının aksine bu bağnazlığa boyun eğip Isparta’ya koşa koşa gitmeyi kabul eden Niran Ünsal, Işın Karaca şarkılarını da dinlemeyeceğim.

        Adlarını da ağzıma almayacağım.

        Diğer Yazılar