Mesele artık; "Hakaret mi değil mi?" değildir!
Gülşen vakası güncelliğini koruyor.
İhtimal ki bir süre daha korumaya devam edecek.
Ben tutukluğuna itiraz edilen sanatçının serbest bırakılacağına inanıyorum.
Çünkü 4 ay önce edilmiş o sözlerin olduğu kaydı kullanmak için vaktini bekleyenlerin istediği hedefe yeterince ulaştığını düşünüyorum.
Fazlası onlar açısından da işin tadını kaçırır artık.
Bu arada dün yazdığım yazıya epeyce bir geri dönüş aldım.
Çoğunluk hak verdi ama holigan kafalılar yine her zaman olduğu gibiydi.
Sırf onlar gibi düşünmediğim için abuk subuk gerekçelerle itirazlarını dile getirdiler.
Bu gerekçelerden biri Gülşen’in ettiği o sözleri İmam Hatiplilere hakaret gibi görmüş olmamdı.
Onlara göre İmam Hatip üzerinden basit bir espri yapmıştı Gülşen ve bunun da abartılacak bir tarafı yoktu.
İmam Hatip yerine Sağlık Meslek Okulları da diyebilirdi mesela…
Böyle deseymiş ben yine de hakaret olarak görür müymüşüm?
Görürdüm tabii ayrı konu da…
Dün yaptığım tespitle anlatmaya çalıştığım şey zaten benim şahsi olarak neyi nasıl okuduğum, gördüğüm meselesi değildi!
Mesele muhafazakarların nasıl gördüğü, ne düşündüğüydü.
Ben görmesem ne olur?
Onlar hakaret olarak gördü, görüyor.
O yüzden de zaten yer yerinden oynadı.
Anlatmaya çalıştığım şey şuydu; ”Gülşen'in sarf ettiği cümlelerin kastettiği cenahta aşırı tepkiye neden olacağını bilen siyaset mühendisleri, zaten var olan kutuplaşmanın üzerine benzin döker gibi Gülşen’in bu sözlerini akıtarak toplumu en uç noktalara çektiler!”
Bir kozdu yani ellerine geçirdikleri ve bu kozu da evire çevire kullandılar.
Kaldı ki ettiği o sözler bal gibi de hakaretti.
Öyleydi ki kendisi bile gözaltındayken daha; "İnandığım özgürlüğü savunurken eleştirdiğim radikal uca kendimin savrulduğunu görüyorum. Videodaki söylemimden rahatsızlık duyan ve incinen herkesten özür diliyorum. Daha başka bir dil bulmalıydım, bulacağım..." açıklamasını yaptı.
Olaya bakın lütfen.
Kadın bile nasıl bir gaflete düşüp de siyaset dizayncılarının eline nasıl bir koz verdiğinin farkında ama sözüm ona onu savunan arkadaşlar; “Bu sözler hakaret sayılamaz” diyerek işin içinden çıkılmaz hale getirip, iyiceeee sünmesine olanak sağlıyorlar.
Hakaretti kardeşim.
Ne yazık ki Gülşen’in o sözleri, “Bir kişinin” vatandaşlarımızın bir bölümüne hakaret içeren bireysel bir haksız eylemdi!
Ancak konu artık onun bile özür dilediği bu sözlerden dolayı tutuklanması ve devletin (yargı erkinin) Gülşen’in şahsında yurttaşlarımızın tümüne yönelik; “Hukukun kötüye kullanılması, araçsallaştırılması, hak ve özgürlüklere yönelik ağır bir ihlali” mahiyetinde haksız bir kamusal işleme imza atılmış olmasıdır.
Bu sebeple, tutuklamadaki açık hukuksuzluk, Gülşen’in eylemindeki hukuka aykırılığı fersah fersah geçmekle kalmamış, bu tasarruf kamu tarafından gerçekleştirildiği için tüm yurttaşlara dönük tehdit mahiyetinde bir niteliğe dönüşmüştür.
Bu yüzden mevcut durumda artık Gülşen’in sözlerini değerlendirmek de anlamını yitirmiştir.
Konuşacağımız, tartışacağımız şey; “Gülşen’in sözleri hakaret miydi, değil miydi” vesaire olmamalı artık!
Konuşacağımız şey, iktidarın muhafazakar seçmeni konsolide etmek için apolitik bir şarkıcının sözleri üzerinden bile kutuplaşmanın çıtasını yükseltmek adına karakuşi hükümlerle hukuku nasıl ters yüz ettiği ve bununla toplumu nasıl gerdiği olmalıdır!
Bilmem anlatabildim mi?