Bir ayıyı dansa kaldırmak..
Bir Rus atasözüdür..
“Eğer bir ayıyı dansa kaldırırsan, yorulduğun zaman değil, ayı yorulduğu zaman oturabilirsin ancak..”
Günümüzün vebası gibi görünen bir gerginliğin tam ortasında ve iki bacağımızı iki yana açmış olarak; çok yiğitçe bir görüntü veriyoruz ama karşımızda da ‘kanırtmayı’ dürtü edinmiş bir başka sinsi kültür var..
Tatsızlığın ötesine çoktan geçtik ve de sitemlerin fazlasındayız..
Neredeyse baltalar çıkarılacak gömüldükleri yerlerden..
Pek alışkın değiliz biz ‘bir ayıyla dans etmeye..”
Buradaki “ayı” simgesi asla aşağılamak olarak algılanmamalı, ben çok güçlü ve intikam duygusu en gelişmiş bir orman vahşisinden söz ediyorum..
Kaldı ki; 1980 Olimpiyat oyunlarının simgesi de Moskova’da bir ayıydı ve adını da MİŞA koyup açılış günü gökyüzüne göndermişlerdi..
Kendileri kendilerine yakıştırıyor ayı kavramını da ondan kullanıyorum..
YOKLUKTAN BESLENMEK
Yakıt vermezlerse, yaptırım uygularlarsa gibi ‘analitik sorunları” öne çıkarıyor bir kesim, diğer bir kesim ise ‘kahramanlık hamaseti’ ile meydan okumalara kalkışıyor..
Her ikisi de nafile çabalardır..
Yokluk besler bizi..
Tüm bilgeleri beslediği gibi..
Beethoven’in 9. Senfoniyi sağırken bestelediğini unutmayalım..
Frida’nın en şahane tablolarını sakat kaldıktan sonra yaptığını da yazalım bir kenara..
Stephen Hawking’in hiç kıpırdayamadan dünyaya dokunduğunu ve uzay-zaman sistematiğini nasıl çözdüğünü biliyoruz..
Braille’nin körken kendi gibi körler için kabartmalı alfabeyi icat ettiğini hatırlayan var mı?..
Renoir’in tablolarını, fırçaları parmaklarına bağlayarak çizdiğini, Ray Charles’ın görmeden 12 Grammy aldığını, Aristo’nun konuşma sorunu yaşarken düşünerek hala bize ışık olduğunu ve Aşık Veysel’in kör olmasına rağmen gündüz gece yürüdüğü bir dünyaya felsefe boca ettiğini de yazın bir kenara..
Bütün bunların arasında 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlu olsun diyorum ama, ‘yürüyün Rusya’ya savaşa gidiyoruz’ engelliliğini kabul edemiyorum..
Hani diyorum..
Otursak oturduğumuz yerde..
Bütün bu engeller arasında şaheserler üretenlerden değiliz biz ve biliyorum ki bu kış ‘tezekle’ geçmez..
NEHRİ BEKLEME
Acele etmeyelim
...Ve mutluluğu erteleyelim..
Öyle mi?..
Hayır ben buldum mu sömürürüm ve asla ertelemem..
Çünkü..
“Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer ve bilirsin, o nehir asla durmaz..
Geçtin, geçtin..
Bu kızlar destek bekliyor..
Kadın Hentbolü İzmir’de çiçek veriyor artık..
Kadınlar Avrupa Hentbol Federasyonu (EHF) Challenge Kupası’nda İsviçre ekibini iki maçta da yenerek 4. tura yükselen İzmir Büyükşehir Belediyesi, gözünü çeyrek finale dikti..
Bu turda Çek Cumhuriyeti’nden DHC Sokol Poruba ile eşleşen İzmir temsilcisi başarısını sürdürerek adını “Avrupa’nın ilk 8 takımı” arasına yazdırmak için destek bekliyor..
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Kadın Hentbol Takımı, EHF Challenge Cup 3’üncü turunda karşılaştığı İsviçre temsilcisi Rotweiss Thun’u her iki maçta da yenerek 4’üncü tura yükseldi. Avusturya’nın Viyana kentinde yapılan kura çekiminde Çek Cumhuriyeti’nden DHC Sokol Poruba ile eşleşen mavi-beyazlılar bu turu da geçerek çeyrek finale yükselmek istiyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilk maçı 9-10 Ocak 2016’da deplasmanda, rövanş karşılaşmasını ise 16-17 Ocak 2016 tarihlerinde evinde oynayacak.
Antrenör Celal Gençoğlu, ilk yarısı sona eren Süper Lig’de de zirve mücadelesini sürdürdüklerini belirterek, “İki kulvarda da sonuna kadar ilerlemek istiyoruz. Ama öncelikli hedefimiz Çek temsilcisini eleyerek çeyrek finale kalmak” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Hentbol Takımı 2009 yılında Challenge Kupası’nda yarı final oynama başarısı göstererek, Türkiye’de bir ilke imza atmıştı..
Eğer salonu inletirsek bu kızlar tarihe geçebilecek..
Gece ve sahil..
Dario Moreno’dan aşağıya inin..
Sahile ulaşın..
Ve kıyı boyunca bir tatlı yürüyüş gerçekleştirin..
İzmir’in ayazında sıkı sıkı giyindiyseniz Akdeniz’in en güzel sahil görüntüsü ve bir ışık cümbüşü karşılayacak sizi..
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Karataş’tan Üçkuyular’a kadar uzanan kıyı şeridinde ayrı temalarda tasarlayıp hayata geçirdiği 5 ahşap iskele, geceleri muhteşem bir görüntü sunuyor..
Karataş’ta Begonvil ve Günbatımı, Göztepe’de Yelkenli ve Kayıklı, Üçkuyular’da ise Rüzgarlı temasında kentsel mobilyaları ile birlikte tasarlanan iskeleler, güneş enerjisiyle çalışan led ampullerle aydınlatılıyor.
Gündüzün tüm tozu dumanı ve kaosu ve hatta gerilimi; bu beş iskeleden denize dökülüp körfeze karışıyor ve yok oluyor..
- Çekler bile çek veriyor artık..8 yıl önce
- Her çözüme itinayla bir sorun bulunur..8 yıl önce
- Yeşili almayın İzmir'den8 yıl önce
- Oteller haraç mezat satılıyor..8 yıl önce
- Güzeltepe gençlere dokunuyor8 yıl önce
- Biz yarınları emanet aldık çocuklardan..8 yıl önce
- Karşıyaka mağdurları8 yıl önce
- Hukukçu eğilmez, kırılır8 yıl önce
- Zaman unutturmaz; uyuşturur..8 yıl önce
- Tüketiyorsan haklısın..8 yıl önce