Esrar

KELİME bile ne kadar ilgi çekici değil mi? Eski zamanlarda her şey karanlığı aydınlatma uğruna kuruluydu. Hastalıklar, felaketler, gökyüzü, yeryüzü, insanlar, her şey birer muammaydı. Hayatın büyük bir esrar perdesi vardı. Bu esrar perdesi insanları körüklüyor, dünyayı aydınlatmak için çaba sarf ediliyordu. Hayal kurmak, ruhlar, tanrılar, romanlar yani üreticilik bu karanlık esrar perdesinin ardından çıktı.

Dünya zamanla aydınlanmaya başladı. İnsanlar rahatlamak için her şeyi bilmek istediler. Dünyayla ilgili de neredeyse her şey açıklığa kavuştu. Şimdi uzayın da karanlığını aydınlatma niyetindeler. İnsanlar bunu elbette kendilerini daha rahat hissetmek, daha az korkmak için yaptılar fakat bu sefer daha felaket bir şeyin içerisine sürüklendiler, o da sıradanlık...

MERAK DUYGUMUZ SIFIRLANDI

Artık efsanelerle dolu ve büyülü bir dünyamız yok. Yorumlanamayan, tüketilemeyen, kavranamayan insanlar da yok. Her şeyi o kadar basite indirgedik ki sıradan bir dünya oluverdik. Artık kahramanlar yok, efsane yazarlar yok, kimsenin anlayamayacağı kadar tuhaf ressamlar yok, çılgın mimarlar yok. Her şey öyle bir açıklığa kavuşmuş, adlandırılmış, sıfatlandırılmış ve kutulara düzgün yerleştirilmiş ki; bizler bugün ışığın bedelini ödüyoruz.

Dünyamızda artık gizem yok. Gizemin bir gücü vardır. Bir kere yoruma katmanlar ekler, hayal gücünü harekete geçirir, insana elinde paha biçilmez bir mücevher saklıyormuşçasına bir his verir. Oysa şimdi dünya o kadar tanıdık, içinde yaşayan insanlar o kadar alışılagelmiş ki; her şey kendiliğinden gün ışığına çıkıyor ve bizim düşünmemize bile gerek kalmıyor. Bu hem hayal gücünü öldürüyor hem de bizlerde büyük bir sıkılganlığa sebebiyet veriyor. Merak duygumuz sıfırlanıyor.

İLGİ ÇEKMENİN SIRRI...

Merak ettiğimiz ve esrarlı bulduğumuz şeyler artık sadece sanatçılar ve üçkâğıtçılarla sınırlı. Tutarsız davranışlara, abuk kıyafetlere, çılgınca söylemlere ilgi duyuyor; onları görmek, bilmek, daha çok tanımak ve haklarında konuşmak istiyoruz. Korku ve endişe yaratan her şey merak uyandırır. Bunu bütün liderler, sanatçılar, ilgi çekmek ya da kitleleri peşinden sü-rük- lemek isteyen insanlar bilir. Tuhaf davranışlarıyla ilgiyi üzerlerinde tutmayı çok iyi bilirler.

Bununla ilgili sayısız kitap yazılmıştır. Herkes çok iyi bilir ki, yaptığınız bir işin tutması için bu esrarı yaratmanız şarttır. İkinci Kartaca Savaşı'nda Kartacalı Muhteşem Hannibal, Roma'ya akınında her yeri yakıp yıkarak ilerliyormuş. Hannibal zekiliği ve düzenbazlığıyla tanınırmış. Hannibal'in ordusu Romalılarınkinden çok daha küçük olmasına rağmen, gece olduğunda Hannibal öküzlerin boynuzlarına ince dal demetleri bağlatıp onları yakmış ve onları çok büyük bir alana yayıp Roma ordusunun en cesur ve mantıklı askerlerini korkutup kaçırmıştır. Öküzler yanan boynuzlarından dolayı sağa sola kaçışmaya başlar, etrafı aleve verir, delirmişçesine sesler çıkarırlar ve Roma ordusu bunu şeytan işi sanıp korkudan kaçar.

İKTİDAR OLMAK İÇİN YANILTIN!

Açıklanamayan sözler söylemeniz, neyin peşinde olduğunuzu bilmemeleri, tuhaf davranışlarda bulunmanız sizi zirveye taşır. Artık böyle bir dünyanın içerisindeyiz. Artık başarı, bir işi çok iyi yapandan ziyade merak edilenin. Her taraf o kadar bilindik ve tanıdık insanlarla dolu ki artık bizler bize karanlık görünenin peşindeyiz. Gölgeleri kovalıyor, ne olabileceği konusunda düşünüp hayal kurmak istiyoruz.

Bu yüzden yeni nesil için şöyle bir tavsiyede bulunabilirim. Kulağa kötü gelecek ama işe yarayacak: İnsanların sizden beklemediği şekilde davranın, tutarsız olun, onları yanıltın. Bu dünyada bir konuda sadece iyi olmak size yetmeyecektir. Sözleriniz tutarsız ve çelişkili olursa kontrol karşınızdakilerde değil sizde olur. Samimiyet; siz, aileniz ve dostlarınız arasında kalsın. Dışarıda kocaman bir savaş var ve kendinizi satmak için fazla zamanınız yok. Bunu yapan ünlülerimizi takdir ediyorum. Canımızı sıkmıyor ve gündemden düşmüyorlar. Öylesine sıkıcı bir dünyada yaşıyoruz ki samimi ola ola hepimiz aç kalacağız. İşinizde iktidar olmak istiyorsanız, benden ufak bir tavsiye! Umarım samimiyetimle canınızı sıkmamışımdır.