Hemşire Hasan Basri Gök, Opara bebeğin ölümünde Doğukan'ın hatası var!
Yenidoğan Çetesi davasının 2. günü, hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasıyla başladı. İşte Gök'ün kan donduran savunmasından dikkat çeken başlıklar: Opara bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan'la birlikte ben yazdım. Opara bebeğin ölümünde Doğukan'ın hatası var. Doğukan beklemek yerine düzgün bir hekim çağırsaydı... Duruşmada, mahkeme başkanı ile sanık hemşire Deniz Korkmaz arasında 'Kurtlar Vadisi' repliğiyle ilgili polemik de yaşandı. Dava yarın devam edecek
ABONE OLİstanbul'da, yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık duruşma ikinci günü tamamlandı. Dava yarın devam edecek.
Bakırköy Adliyesi, 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nda görülen duruşmaya mağdur ve müştekiler, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları katılıyor. 19 özel hastanenin iddianamede yer aldığı davada sanıklar hakkında 17 bin yıl hapis cezası isteniyor.
Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 15 tutuksuz sanık ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşmada ilk olarak sanık müdafilerin isimleri okundu. Duruşma hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasının alınmasıyla başladı.
Sanık Hasan Basri Gök kürsüye geldi ve hakkındaki iddialarla ilgili savunmasına başladı.
Mahkeme Başkanı: Hakkında sahtecilik ve örgüt üyesi olmak suçlarından dava açıldı. Savunmanı yapacak mısın?
Sanık: Savcılıkta ve emniyette anlattım, tekrar anlatmaya gerek yok. Duyduğum ve bildiklerimi aktardım.
Mahkeme Başkanı: Epikriz değiştirme nasıl yapılıyordu?
Sanık: Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile irtibatın neydi?
Sanık: Normal hemşiresiydim. Son 6 aydır epikriz raporlarını yazdım ve aynı zamanda şoförlüğünü yaptım.
Mahkeme Başkanı: İşletme nedir?
Sanık: Fırat Sarı, hastanelerle anlaşmalar yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?
Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor, diyorsun.
Sanık: Denetimlerle ilgili konuşmamızda, ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim, Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Denetimlerde “Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar” demişsin.
Sanık: O ilaçların orada durması yasaktı, ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: “Bu ex bebek bana neden kaldı” demişsin.
Sanık: İlk tapelerde de bana sordular. Fırat Sarı bana söyledi. Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Mahkeme Başkanı: “20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.”
Sanık: Hatırlamıyorum.
Mahkeme Başkanı: “Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer” demişsin.
Sanık: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
Mahkeme Başkanı: “Basamakları boşver, önemli değil” diyorsun.
Sanık: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Sanık: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?
Sanık: Fırat Sarı’nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.
Mahkeme Başkanı: Neden?
Sanık: Para kazanmak için.
Mahkeme Başkanı: 112’yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?
Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.
Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?
Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.
Mahkeme Başkanı: Mehtap ile bir konuşman var, denetime gelmişler.
Sanık: Denetimlerde Fırat Sarı’nın talimatı üzerine hareket ettik. Hasta üzerinden kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçlar vardı, onlarla ilgiliydi.
Mahkeme Başkanı: İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor.
Sanık: Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı.
Mahkeme Başkanı: Amaç neydi
Sanık: Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı.
Mahkeme Başkanı: Mehtap, “Çocuğu öldür” derken ne demek istedin?
Sanık: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
Mahkeme Başkanı: Basamakları neden düşürmek istediniz?
Sanık: Dikkat çekmemek için.
Mahkeme Başkanı: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?
Sanık: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.
Mahkeme Başkanı: Üç gün yaşayan bir bebeği 6 gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. “Dikkat etsinler” demişsiniz, bu ne demek?
Sanık: Bebek üç gün yaşamış ama altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.
Mahkeme Başkanı: Hâlâ kendini doktor olarak tanıtıyor mu?
Sanık: Evet, gördüm. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.
Mahkeme Başkanı: 112 bunu fark etmiyor mu?
Sanık: Hayır, sistem üzerinden ayarlıyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Kaya bebekle ilgili ne biliyorsunuz?
Sanık: Anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı.
Mahkeme Başkanı: Opara bebekle ilgili bilgin nedir?
Sanık: Bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan’la birlikte ben yazdım.
Mahkeme Başkanı: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?
Sanık: Evet, Doğukan bilgi almış, “Hakkımızda büyük bir soruşturma var” dedi.
Mahkeme Başkanı: “Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşman var, hatırlıyor musunuz?
Sanık: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
Hasan Basri Gök'ün çapraz sorgusu devam etti.
Üye Hakim: Hem hemşiresin hem şoförsün, bütün hemşirelerle sen mi konuşuyorsun? Fırat Sarı mı sana söylüyor?
Sanık: Evet, Fırat Sarı’nın talimatıyla yapıyordum. Bütün hemşireler, benim söylediklerimi Fırat söylemiştir diye biliyordu.
Üye Hakim: Senin yerin var mı? Şoför olarak, kriz raporunu arabada mı yazıyorsun?
Sanık: Arabada, dışarıda, bazen de şirketin merkezinde yazıyordum.
Savcı: Sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için ilaç veriliyor mu?
Sanık: Yok efendim.
Savcı: “140 bin lira kalp hastasından para alıp âlem yapacağınızı söylüyorsunuz” Bu doğru mu?
Sanık: Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız.
Savcı: “Ölüm başımızda kalmasın, devlet bizi **kecek” diyorsunuz. Bu nedir?
Sanık: Serdarova bebekle ilgili olduğunu düşünüyorum.
Savcı: Hiyerarşik bir yapı var mı?
Sanık: Doktorlar arasında yoktu ama biz hemşireleri arıyorduk.
Mehmet Kaya’nın Vekili (Kaya Bebek):
Avukat: Kaya bebeğin öldüğü akşam sorumlu doktor kimdi?
Sanık: Doktor yoktu.
Avukat: Sorumlu doktor kim?
Sanık: Hilda’ydı.
Karaduman Bebek Avukatı:
Avukat: Dursun Eryılmaz ile bir konuşman var. Karaduman bebeğin raporunu yazdınız mı?
Sanık: Yazmadım, hatırlamıyorum. Diploma kullanılan doktordu.
Diğer avukatların sorusuyla sorgu devam etti.
Avukat: Hastane sahipleriyle görüşülüyor muydu?
Sanık: Ayda bir görüşülüyordu.
Avukat: Bir dosya nasıl epikrize uygun hale getiriliyor?
Sanık: Ocak ayında SGK için evrak hazırlanacaktı. Bir yıl önceki evraklar düzenlendi.
Avukat: Bir sene sonra sistemi değiştiriyor musunuz?
Sanık: Evet, hastane sistemlerinde değişiklik yapıyoruz. Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi var.
Avukat: Ocak 2024’te SGK sizden dosya istemiş. Hastanenin -2. katında 20 kişiyle birlikte raporları değiştirmişsiniz. Doğru mu?
Sanık: 2020 yılındaki dosyaları istediler. Biz yapmadık. Fırat Sarı ve Ali Aksu, Birinci Hastanesi’nin yenidoğan ekibiyle -2. katta epikrize uygun dosya düzenlemesi yaptılar. Akciğer filmi ve kan gazı girişi yazıldı.
Avukat: Opara bebeğin ölümünden sonra bir konuşmanız var. Esmerol nedir?
Sanık: Esmerol, iddianamede var. Opara bebeğin ölümünde Doğukan’ın hatası var. Doğukan beklemek yerine düzgün bir hekim çağırsaydı...
Hasan Basri Gök’ün avukatı söz aldı.
Avukat: Müvekkilim bebek katili olarak adlandırıldı ve ailesi perişan oldu. Müvekkilim sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan yargılanmaktadır. Emir-komuta zinciri olmayan bir ortamda, örgüt suçlamasından beraat verilmesini talep ediyorum. Ayrıca, müvekkilimin tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliyesini istiyoruz.
Verilen aranın ardından mahkeme başkanı, sanık hemşire Deniz Korkmaz’a sordu:
'Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir' demişsin. Neden böyle söyledin?
Deniz Korkmaz: Evet, söyledim. "Kurtlar Vadisi" diye bir dizi var, ünlü bir replik. Bakarsanız görürsünüz.
Mahkeme başkanı: Kendini tanıt.
Deniz Korkmaz: 7 yıldır bebek yoğun bakımda çalışıyorum, kusura bakmayın, biraz heyecanlıyım.
Mahkeme başkanı: 2022, 2023 ve 2024’te nerede çalışıyordun?
Deniz Korkmaz: Reyap Hastanesi.
Mahkeme başkanı: TRG Hastanesi’nde çalıştın mı?
Deniz Korkmaz: Evet.
Mahkeme başkanı: Ne olarak?
Deniz Korkmaz: Bebek yoğun bakımında hemşireydim.
Mahkeme başkanı: Hakkındaki iddialara ne diyeceksin?
Deniz Korkmaz: Hakkımda somut delil yok. Bu davayla ilgili CİMER’e şikayeti ben yaptım, ama şimdi tutuklanan da ben oldum.
Mahkeme başkanı : İddianame de Gıyasettin ile bir görüşmen var. 'Bir tane bebek alacak' demişsin. Esenler Ensar Hastanesi, günlük 2500 TL, peşin alınacak demişsin. Hatırlıyor musun?"
Deniz Korkmaz: Yoğun bakıma bebek geleceği zaman bana bilgisi gelirdi, hazırlık yapardım. Parayı alan ben değilim. Yoğun bakımda verdiğim sağlık hizmeti dışında benim bir dahlim yok. Hastaya ben bakacağım için konuşmuşuz.
Mahkeme başkanı: "Kanka, 'Denetime gelmişler' demişsin, Doğukan ile konuşmuşsun. Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?"
Deniz Korkmaz: Sağdan soldan konuşmuşlar, bilgim yok.
Mahkeme başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.
Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?
Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme başkanı: Fırat Sarı’nın kurduğu sistemde yüzde 40 kâr aldığını söylemişsin.
Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.
Mahkeme başkanı: "GMZ şirketi üzerine bir bilgin var mı?"
Deniz Korkmaz: Fırat Sarı, şirketi benim üzerime yapacağını söyledi. 'Sen de şirket sahibi olursun' dedi. Ben de maalesef kabul ettim.
Mahkeme başkanı: Şirketi kim yönetiyordu?
Deniz Korkmaz: Sümeyye Nur Arslan.
Mahkeme başkanı: "Şirketle alakalı Hasan Basri Gök’e vekâlet verdim" demişsin. Kendisi ilgileniyor muydu?
Deniz Korkmaz: Genelde para işleriyle Sümeyye ilgileniyordu.
Mahkeme başkanı: "Birinci Hastanesi’nde hasta şifa bulmasına rağmen taburcu edilmiyordu demişsin. Orada ne biliyorsun?"
Deniz Korkmaz: Orada Şeyhmuz Doktor vardı, ama hastaya doğru düzgün bakmıyordu. Her şeyi Hakan Doğukan Taşçı’ya yüklemişlerdi.
Mahkeme başkanı: Kaç kere gördün?
Deniz Korkmaz: 4-5 kez gittim.
Mahkeme başkanı: Doktor Dursun Eryılmaz’ı tanıyor musun?
Deniz Korkmaz: Fırat Sarı, kendi kaşesini orada burada kullandırdı.
Mahkeme başkanı: "Dursun Eryılmaz telefonları bile açmaz" demişsin.
Deniz Korkmaz: Böyle duyardım, kendisiyle ilgili.
Duruşmada 4. sanığa geçildi. Sanık kürsüsüne Hüseyin Günerhan geldi.
Mahkeme başkanı: İlker Gönen ile konuşmuşsun, her yere baskın yapıldığını konuşmuşsunuz.
Hüseyin Günerhan: Benim cevabımı söyler misiniz?
Mahkeme başkanı: Ben sana soruyorum.
Hüseyin Günerhan: Orada usulüne uygun olduğunu söyledim.
Mahkeme başkanı: Bana akıl vermeyin, ben sana soruyorum.
Mahkeme heyetinin soruları bitti. Şimdi duruşma savcısı, Sanık Hüseyin Günerhan’a soru sormaya başladı.
Savcı: Tapelerde Doğukan ile bir konuşmanız var. Doğukan seni arıyor ve bir doktor size “Örgüt müsünüz?” diye sormuş. Sen de cevap olarak “Aynen öyle” demişsin. Buradaki kastın nedir? Az önce örgüt olmadığınızı söyledin.
Hüseyin Günerhan: Yani şöyle, bizim daha önce Doğukan ile bir konuşmamız vardı. Fırat Sarı’nın PKK ile ilgili eski dosyasını söylüyorum. “Bizi de riske atarlar” diyorum.
Savcı: Güney Hastanesi’nden neden ayrıldın?
Hüseyin Günerhan: Açıkladım zaten.
Savcı: Şu açıdan soruyorum, Fırat Sarı Güney Hastanesi ile irtibatını kesiyor ve sen de ayrılıyorsun. Sen kendin mi ayrıldın?
Hüseyin Günerhan: Evet, kendim ayrıldım.
Avukatların sorusundan sanığın sorgusu tamamlandı. Diğer sanığa geçildi.
Tutuklu sanıklardan Ambulans Şoförü Fehmi Alperen sanıl kürsüsüne geldi. Kürsüye iddianameden bazlı çıktıları koydu ve savunmasına başladı.
Sanık: Benim bir şirketim var ve ambulans şoförüyüm. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı olarak ambulans şoförü olarak çalışıyorum. Ayrıca, bir danışmanlık şirketim var. Bu şirket aracılığıyla özellikle yurtdışından gelen hastaları hastanelere yönlendiriyorum. Hastanelerle yaptığım anlaşmalar sayesinde bu işten gelir elde ediyorum. 112 sistemi kapsamında İstanbul’da hasta nakli yapan 4 ambulansım var. Sistem yetersiz kaldığında dışarıdan hizmet alınıyor.
Mert’ten herhangi bir ödeme almadım. Hastanelerden alacağım var, ancak bu alacaklar bebek sevkleriyle ilgili değil.
Mahkeme Başkanı ve Sanık Diyaloğu:
Mahkeme Başkanı:
Fırat ve Doğukan’ın konuşmalarında, “2 bebeği Fehmi gönderdi” şeklinde ifadeler var.
Sanık (Fehmi Alperen):
Fırat Sarı’nın konuşmalarında zaten hasta göndermediğim söyleniyor. Bu durum, benim bu işe dahil olmadığımı açıkça gösteriyor.
Mahkeme Başkanı:
Gıyasettin Mert ile bir konuşman var, hatırlıyor musun?
Sanık:
Yeni bir ekip kurulacaktı ve bu konu hakkında bilgi veriyordum.
Mahkeme Başkanı:
Yaptığın bir bebek sevki var mı?
Sanık:
112’den sevk için yanıt alamıyorlar. Tansiyonu yüksek bir bebek için beni arıyorlar ve yer bulamadıklarını söylüyorlar. Bunun üzerine Gıyasettin Mert’e sordum ve Güney Hastanesi’ne sevk edilmesini sağladım. Aile de bunu onayladı.
Mahkeme Başkanı:
Bu işte bir menfaatin var mı?
Sanık:
Hayır efendim. Bu işten herhangi bir kazancım olmadı.
Tutuklu sanıklardan Ambulans Şoförü Fehmi Alperen sanıl kürsüsüne geldi. Kürsüye iddianameden bazlı çıktıları koydu ve savunmasına başladı.
Sanık: Benim bir şirketim var ve ambulans şoförüyüm. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı olarak ambulans şoförü olarak çalışıyorum. Ayrıca, bir danışmanlık şirketim var. Bu şirket aracılığıyla özellikle yurtdışından gelen hastaları hastanelere yönlendiriyorum. Hastanelerle yaptığım anlaşmalar sayesinde bu işten gelir elde ediyorum. 112 sistemi kapsamında İstanbul’da hasta nakli yapan 4 ambulansım var. Sistem yetersiz kaldığında dışarıdan hizmet alınıyor.
Mert’ten herhangi bir ödeme almadım. Hastanelerden alacağım var, ancak bu alacaklar bebek sevkleriyle ilgili değil.
Mahkeme Başkanı ve Sanık Diyaloğu:
Mahkeme Başkanı:
Fırat ve Doğukan’ın konuşmalarında, “2 bebeği Fehmi gönderdi” şeklinde ifadeler var.
Sanık (Fehmi Alperen):
Fırat Sarı’nın konuşmalarında zaten hasta göndermediğim söyleniyor. Bu durum, benim bu işe dahil olmadığımı açıkça gösteriyor.
Mahkeme Başkanı:
Gıyasettin Mert ile bir konuşman var, hatırlıyor musun?
Sanık:
Yeni bir ekip kurulacaktı ve bu konu hakkında bilgi veriyordum.
Mahkeme Başkanı:
Yaptığın bir bebek sevki var mı?
Sanık:
112’den sevk için yanıt alamıyorlar. Tansiyonu yüksek bir bebek için beni arıyorlar ve yer bulamadıklarını söylüyorlar. Bunun üzerine Gıyasettin Mert’e sordum ve Güney Hastanesi’ne sevk edilmesini sağladım. Aile de bunu onayladı.
Mahkeme Başkanı:
Bu işte bir menfaatin var mı?
Sanık:
Hayır efendim. Bu işten herhangi bir kazancım olmadı.
Sanık Fehmi Alperen’in Duruşma Notları…
Üye Hâkim:
Hastane sahipleri ve başhekimler size nasıl baskı yapıyor? Usulsüzlüklerle ilgili böyle bir beyanınız var.
Sanık:
Ben böyle bir şey bilmiyorum.
Duruşma Savcısı:
Genel olarak suçlamaları kabul etmiyorsun ama Renas ile yaptığın bir konuşman var ve WhatsApp üzerinden görüşme yapıyorsunuz. Neden normal görüşmeyi kapatıp WhatsApp’a geçtiniz?
Sanık:
WhatsApp’ta fotoğraf paylaşımı gerekiyordu, bu yüzden oraya geçtim.
Müşteki Avukatlarının Soruları:
Avukat:
Renas ile konuşursanız benimle de konuşacağım demişsiniz. Arkanızdan Fırat ekip getirmiş ve Fırat ile restleşmişsiniz. Bunun sebebi nedir?
Sanık:
Bu olayları öğrendiğimde hastane sahiplerine bildirdiğimde böyle bir durum oluştu. Fırat Sarı ile şahsi bir problemim yok. Aldığım bir para da yok.
Avukat:
Patronunuza ne söylediniz? Hangi hastane sahibiyle görüştünüz?
Sanık:
Ali Aksu ile. İlaçlarla ilgili durumu bildirdim. Burada bir örgüt olduğunu düşünmüyorum.
Avukat:
Fırat Sarı, “Sen de kazanacaksın” diyor. Bu ne anlama geliyor?
Sanık:
Bir hasta için benden fiyat sordular, ben de hastane adına fiyat aldım ve onlara ilettim.
Avukat:
Çalışmadığınız bir hastaneye dair nasıl bilginiz var?
Sanık:
Duyumlar üzerine.
Avukat:
Hakan Doğukan Taşçı ile Türkmen bebekle hakkında konuşmuşsunuz. “Problem çıkacak” demişsiniz. Bunun sebebi nedir?
Sanık:
“Sizi patlatacak” dediğim, Emine Hanım’ın yoğun bakımda para alındığını duyarsa olay çıkaracağı anlamındaydı. Orada para alınmazdı.
Duruşmanın ilk gününde çete lideri Fırat Sarı, kimlik tespitinin yapıldığı sırada bekar olduğunu ve aylık gelirinin ortalama 400 bin lira olduğunu söyledi. İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu mesleğinin ise doktor olduğunu belirtti.