Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'dan Habertürk'e açıklamalar
Habertürk'te Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlayan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'dan açıklamalar. Özdağ, "Türk halkı sandığa giderken göçmenistan mı olsun Türkiye mi olsun seçeneklerinden birisini seçecek. Bu da meselenin hangi eksene oturduğunu ve bu eksende de Zafer Partisi'nin rolünü gösteriyor" diye konuştu.
Habertürk'te Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlayan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'dan açıklamalar.
Özdağ'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sinan Bey'le yıllardan beri dostuz. Avrasya Stratejilik Araştırmacılar Merkezi'nde benimle birlikte çalıştı. Eşi Gökçen Hanım ve ailesi, babası, annesi, kardeşleri bunların hepsi bizim aile çevremiz. Bir dostluğumuz var. Bu süreçte de sürekli iletişim içinde olduk, birbirimize açık olduk. Farklı düşündüğümüzde birbirimize ifade ettik. O gün de henüz bir karar vermemiştik. Bir sürü tevatür vardı. Bir sürü dedikodu dolaşıyordu. 'Görüşmüyorlar, kavga ediyorlar' diye. Onlara bir cevap verelim dedik. Fotoğraf onun için çekildi. O süreçte de farklı görüşlerimizi gündeme getirip tartışıyorduk. Neticede Sinan Bey kendi takdiri. Erdoğan ile görüştükten sonra bana açık şekilde 'şu şu nedenlerden' diye Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemeye karar verdiğini söyledi. O nedenlere girmek istemiyorum. Bu konuşmalar ikimizin arasında. Artık tarih oldu.
"BAKANLIK GEÇMEDİ AMA SÜRECİN İÇİNDE YER ALMAMIZ LAZIM"
Bugün Mustafa Destici 'Özdağ, AK Parti'den bakanlık istedi' dedi. Kavram olarak bakanlık geçmedi ama netice olarak göçmenlerin geri dönüş sürecini yönetecekseniz bir pozisyon lazım. Bakanlık diye telaffuz etmedik. Bu dünya tarihinin en büyük geri dönüş projesi. Yıllarca çalıştık bunu. İstanbul'dan demiryolu ile Mersin'e, Mersin'den gemilerle Lazkiye'ye. Sonra Afrika'dan gelenlerin geri yollanması. Bütün bunları biz çalıştık. Türkiye'de iki kamp var birbirine düşman; Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı. Biz Zafer Partisi olarak bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz başından beri. Türk milleti bütündür. Komünist Partisi'nin kurmuş olduğu aşhaneye ülkücü genç yemek için sıraya giriyorsa, Komünist Partili genç tabakla yemek uzatıyorsa biz bir milletiz. Kemal Bey bize bu konuda söz verdi. Bu projeyi benimsediğini gösterdi. AK Parti'nin kafasındaki şu, 1 milyon Suriyeliyi Katar'la yaptığımız inşaatlara yerleştireceğiz dediler.
"KILIÇDAROĞLU 'KABUL EDİYORUZ' DEDİ VE BİZ EL SIKIŞTIK"
AK Parti Türkiye'yi 21 seneden beri yönetiyor. Birçok yanlış yaptı iyi şeyler de yaptılar. Bizim çıkışımız; Türkiye'nin en büyük meselesi bu. Bunu aşmadan Türkiye'nin çakış yapması mümkün değil. Bunu aşmanın AK Parti ile mümkün olamadığı için. Kılıçdaroğlu da 'Sığınmacıların, kaçakların vatandlarına dönmesini kabul ediyoruz, sizinle birlikte çalışıyoruz, Zafer Partisi olarak sorumluluk üstlenmenizi kabul ediyoruz' dedi. Biz de kabul ettik, el sıkıştık. Netice itibariyle projemiz kabul edildi. Bu projeyi uygulamak için Kemal Bey'e, Türk halkından destek istiyoruz. Kemal Bey ile Zafer Partisi olarak birlikte çalışacağımız için Zafer Partisi'ne de destek istiyoruz.
"AK PARTİ İLE ANLAŞAMADIĞIMIZ NOKTA SIĞINMACI KONUSU"
Bu sürecin yönetiminde Zafer Partisi kadrolarının görev alması gerektiğini söyledim. Bu konuda en iyi çalışan kadroların Zafer Partisi kadroları olduğunu söyledik tabii ki. Hem AK Parti Genelbaşkan Vekili Numan Bey ve hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmelerde Anayasa'nın ilk 4 madde, 66. madde ve terörle mücadelede mutabık kaldık. Ayrıldığımız nokta AK Parti'nin sığınmacıların geri dönmesiyle ilgili ciddi projelerinin olmadığı, ayrıca Suriye'nin kuzeyinde yeni bir Afganistan meydana getirilmesidir. Bizim için de bu bölgenin güvenlik riski olacağı gerçeğiydi. Bu proje Türkiye'nin aleyhine bir proje çünkü.
"SIĞINMACILARIN DÖNMESİNİ AK PARTİ'DEN HDP'YE HERKES İSTİYOR"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözleri uygulayacağından eminim. Netice itibariyle Türkiye için hayati bir süreçten bahsediyoruz. Türk halkı artık yoruldu. Sığınmacıların artık ülkesine dönmesini istiyor. Bunu da gerçekleştireceğiz. Kim ki dönüşe engelleyici girişimde bulunur, Türk halkı buna sert tepki verir. Türk halkının yüzde 90'ı sığınmacıların dönmesini istiyor. AK Partililer, HDP'liler, CHP'liler, İYİ Partililer de istiyor. Küçük bir grup hariç herkes istiyor.
"YÜZDE 51'İ AŞTIĞIMIZ AN SIĞINMACILARIN DÖNÜŞ SÜRECİ BAŞLAYACAK"
Türkiye'de ne yazık ki bir nefret süreci var. Bu nefret Erdoğan'a nefret ve Erdoğan'a sevgi şeklinde şekilleniyor. Bu zaman zaman halkın, seçmenin doğru teşhis koymasını engelleyebiliyor. Meseleyi Erdoğan'a nefret veya Erdoğan'a sevgi değil. Çocuklarımızın geleceğini kurtarma, ülkemizin bir iç savaşa sürüklenmemesi olarak görülmeli. Artık sığınmacıları göndermeye çok yakınız. İkinci turda yüzde 51'i aşmaya çok yakınız. Yüzde 51'i aştığımız an sığınmacıların geri dönüş süreci başlayacak.
"İKİNCİ TUR GÖÇMENİSTAN MI OLSUN, TÜRKİYE Mİ KALSIN REFERANDUMU"
Göreceksiniz bu seçmin sonucu bazıları için sürpriz olacak. Türk halkı sığınmacıların gitmesi konusunda iradesini sandığa yansıtacak. Zafer Partisi'ne oy verip, Sinan Bey'e oy verenler yine blok olarak hareket edecekler. Sinan Bey'e oy verip, öbür tarafta İYİ Parti'ye oy veren seçmen var. Bu seçmen de ikinci turda Kemal Bey'e oy verecek. Sinan Bey'e oy verip, MHP'ye oy veren seçmen var. Bu seçmen daha büyük şekilde, 1. turda Erdoğan'a oy veren seçmenle birlikte şimdi Kemal Bey'e doğru oy veriyorlar. Özetle farkın kapanması hiç ama hiç zor görünmüyor. Burada yeni bir turla karşı karşıyayız. Bu yeni turda seçmen bir referanduma gittiğini düşünürek bu referandumun konusu Kemal Bey mi, Recep Bey mi değil; Türkiye göçmenistan mı olsun, Türkiye mi kalsın. Dünyanın bütün lümpenleri Türkiye'ye gelmeye devam etsinler. Yılda 11 milyar dolar harcadık, 11 milyar dolar daha harcarız diyenler. Eczaneye girip Suriyelilerin de ilaç parasını ödeyelim diyenler, hastaneye gidip Suriyeli'nin de tedavi parasını verip ama Suriyelinin arkasında sıraya girenler Erdoğan'a oy verirler.
"HDP SEÇMENİ DE BAZI ŞEHİRLERDE BİZE OY VERECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ"
HDP seçmeninin de en önemli meselelerinin başında sığınmacılar geliyor. HDP seçmeni işini en fazla kaybeden oransal olarak iş grupları içinde çalışıyor. Suriyelilere kaybediyorlar. Onun için HDP'ye oy verip, Zafer Partisi'ne oy veren seçmen de oldu. Ben bunu sahada yaşadığım için gördüm. Bu Diyarbakır'da yok ama Adana, Mersin, İzmir, Gaziantep ve İstanbul'da gördüm bunu. 'Biz sizi tanıyoruz, siyasetinizi de biliyoruz; ancak bir şeyi doğru söylüyorsunuz, buna şimdi ihtiyacımız var, Suriyelilerin gitmesine ihtiyacımız var, işimizi kaybediyoruz, asgari ücretin yarısını kabul ediyor ve ben işsiz kalıyorum' dediler. Doğrusu bu noktada da bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Bizim teröre karşı duruşumuzdan, Yeşil Sol'a PKK'ya olan düşüncelerimizden kafağmızı kesseniz taviz vermeyiz.
"BİZİM TAVRIMIZ CUMHUR İTTİFAKI'NDAKİ SEÇMENE DE GÜVEN VERMİŞTİR"
Seçimin ikinci tura kalması Millet İttifakı'nın başarısı değildir. Zafer Partisi'nin, Sinan Oğan'ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyladır. Ben Millet İttifakı'nın içinde değilim partimle. Biz CHP Genel Başkanıyla yapmış olduğumuz bir protokolle bir araya geldik. Millet İttifakı nereye gider, nasıl evrilir onu bilmem. Şunu söyleyeyim; bizim bu süreçte parti olarak almış olduğumuz tavır Anayasa'nın ilk 4 madde, 66. maddeden taviz vermememiz, terörle mücadelede Zafer Partisi'nin net tavrı. Milli ve üniter devlete yönelik her türlü politikanın karşısındaki tavrımızın protokole yansıtması. Sandığa gitmeyen seçmene, Cumhur İttifakı'na oy veren seçmene de ayrıca güven vermiştir.
"BU POZİSYON TÜRKİYE'YE BÜYÜK BİR DEĞİŞİM FIRSATI VERİYOR"
CHP listelerinden Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti girdi. CHP yüzde 25 aldı. Yüzde 25 zaten CHP'nin oy oranı. Diğer partilerin oyları nerede? Şimdi gelmiş olduğumuz noktada dengeleri değiştirecek yeni bir siyasal pozisyon ortaya çıktı. Bu pozisyon Türkiye'ye büyük bir değişim fırsatı veriyor. Türk halkı sandığa giderken göçmenistan mı olsun Türkiye mi olsun seçeneklerinden birisini seçecek. Bu da meselenin hangi eksene oturduğunu ve bu eksende de Zafer Partisi'nin rolünü gösteriyor.
"MUHARREM BEY'İN DE BU SÜREÇETE OLMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM"
Benim Muharrem Bey'le görüşmem olmadı. Muharrem Bey'in bu sürecin içerisinde olması gerektiği görüşümü sayın Kılıçdaroğlu ile paylaştım. Olumsuz bir geri dönüş olmadı. Dilerim Muharrem Bey de bu süreç içerisinde yer alır. Memleket Partisi'ne güven duyan sevgili gençlerin de arzusunun yapmış olduğum temaslardan böyle olduğunu düşünüyorum.
"KAYYUM MESELESİNİN YARGI KARARI OLMASINDA MUTABIK KALDIK"
Türkiye son 40 yılda terörle sürekli mücadele etmek zorunda kalan dünyadaki hemen hemen tek ülke. Değişik terör örgütleriyle 40 yıl boyunca dünya terör tarihine bir yüzyıl sonra nasıl bir mücadeleymiş diye yazılacak bir süreci yaşıyoruz. Bütün toplumları yorar, korkunç bir şey bu. Böyle bir toplumda alacağınız önlemler, halkınızın güvenliğini sağlamaya yönelik olmalı. Biliyoruz ki terör örgütü belediyeler aracılığıyla dağa kaynak, ilaç, gıda maddesi aktarıyor. Hiç bir devlet buna karşı savunmasız tutulamaz. Bunun için protokolde kayyum meselesinin devamı konusunda ısrarcı olduk. Kemal Bey'le de aramızda çok fazla görüş ayrılığı olmadı. Bunun idari değil yargı kararı olması gerektiğinde mutabık kaldık ve onu da protokole geçirdik. Bir taslak hazırladık, hem ben hem Kemal Bey hem alt komisyonlar çalıştı, taslak son halini öyle aldı. En son halini Kemal Bey sabah 10.30'da geldi. 40 dakikada protokolün üzerinde tekrar çalıştık, düzeltme aldık ve öyle yayınladık.
"KEMAL BEY'İN TERÖRLE MÜCADELEDE TAVİZ VERECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"
Sığınmacıların vatanlarına geri dönüşü konusunda kefilim dedim. Dün de bir başka televizyonda aynı açıklamayı yaptım. Diğer bahsettiğiniz maddeler anayasa maddeler. Milli, üniter devlet ve terörle mücadele, Türk devletinin varlığıyla ilgili. Bu konularda Kemal Bey'in taviz vereceğini düşünmüyorum. Zaten terörle etkin mücadeleyi protokolde imza altına aldık. Zafer Partisi olmasaydı Türk milliyetçiliği bugün konuşulmayacaktı. ATA İttifakı kurulmayacaktı. Bir aday çıkartmayacaktı, iki blok arasında gerçekleşecekti. Bu bloklarından bir tanesinde MHP, diğerinde İYİ Parti asimile olmuş durumda. Türk milliyetçiliği Zafer Partisi'nde temsil ediliyor.
"OĞAN'IN OY KATKISININ YÜKSEK OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"
Zafer Partisi'ne oy veren kesim her iki bloğun dışındaki Türk milliyetçileridir. İki blok içerisinde partilere oy veren Türk milliyetçileri de var tabii ki. Partilerinin bulunduğu konum Türk milliyetçilerini siyasette temsil etmeye uygun değildi. Onun için Zafer Partisi ikinci tura giderken siyasetin şekillenmesinde etki sağlıyor. İkinci tura kalmasını sağlayan Zafer Partisi'ne oy veren, Zafer Partisi'ne oy vermese de Sinan Oğan'a oy veren Türk milliyetçileridir. Sinan Oğan'ın oy katkısının yüksek olacağını düşünmüyorum. Cumhur İttifakı'ndan Millet İttifakı'na oy verileceğini görüyorum.
"ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ŞİMDİ ZAFER PARTİSİ'NDE TEMSİL EDİLİYOR"
Biz Zafer Partisi olarak nerede duruyorsak orada zaten milliyetçilik vardır. Partinin kurucusu Atatürk bence şimdi Zafer Partisi'nde temsil ediliyor. Atatürk'ün fikirleri, cumhuriyet, kuruluş felsefesi. Ben de CHP yönetiminin, sevgili tabanı gibi Atatürk'e sarılmasının tek çıkar yol olduğunu düşünüyorum. Seçim sandığı üzerinde denetim kurarsanız. 2019'da AK Parti İstanbul'da kaybetti. Çünkü seçim sandıklarında denetim vardı. Yine kaybedecekler. Sandığa herkes sandığa sahip çıkacak. Burada sahtekârlık yapmak daha zor. Birçok parti yok; iki kişi var.
"SIĞINMACILAR GİDİNCE 11 MİLYAR DOLAR CEBİMİZDE KALACAK"
Şu anda 28 Mayıs'a odaklanmamız lazım. Zor bir Türkiye olacak. Ekonomik krizi kontrol almak gerekecek. Türk halkının sırtında büyük yük olan sığınmacıların vatanlarına dönüşü vatandaşın hayatına yansıyacak. İstanbul'da 4 milyon sığınmacı ve kaçak yaşıyor. 4 milyon vatanlarına dönerse İstanbul'da kira fiyatları düşer. 4 milyon vatanlarına döndüğünde İstanbul'da pazarda patates, soğan fiyatları düşer. Bütün Türkiye'de düşecek hepsi döndüğünde. Kiralar düşecek. Yılda 11 milyar dolar harcıyoruz. Bu 11 milyar dolar cebimizde kalacak. Sayıştay bir rapor hazırlamış 'Gaziantep'te belediyenin yapmış olduğu kanalizasyon 2030'a kadar şehrin ihtiyacını karşılayacaktı. Ama şehre büylük nüfus geldiği için 2023'de sıkıntı çekiyoruz' deniyor.
"TÜRK ÇOBANLARI SON 10 YILDA ASTRONOT MU OLDU?"
Ucuz işgücü diyorlar. Bu pahalı işgücü. İlaç yardımı, sağlık yardımı yapıyorsunuz. Bir sürü ayni yardım. Bunları ödedikten sonra bir de adam asgari ücretin altında çalışıyor, Türk işçisinin elindeki işi alıyor. İnsanımız işsiz kalıyor. Efendim hiç çobanımız yok. Türk çobanlar son 10 senede astronot mu oldu? Ne oldu Türk çobanlara? Kötü bir tarım politikası uyguladınız, köyleri tahrip ettiniz, büyükşehir yasasını çıkarttınız, köyde üretimi pahalı hale getirdiniz. Köylü köyü terk etti. Köylerde ölümü bekleyen yaşlılar var. Onlar bile ekmeği, yumurtayı, yoğurdu bakkaldan alıyor. Dışişleri Bakanı diyor ki, 'Babamın sürüsü var, Suriyelileri yollayalım ama babamın sürüsüne kim bakacak?' Bakan beye ifade etmek isterim, Antalya'da çalışmak isteyen birçok genç yörük var. Bunlar çobanlığı iyi de bilirler. Onlara doğru dürüst para verilirse, sigortalarını yaptırırsa Türk çoban da bulur.