Daha iyi oynayan mı daha iyi konuşturan mı?
Ahmet Selim Kul yazdı...
Süper Lig’de ara herkesi rahatlattı. Futbol denen oyunun keyfinden çok kavgasını yaşadığımız için maçsızlık futbol camiasına büyük bir huzur getirdi…
Ara uzun değil, hemen başlıyoruz. Şüphesiz bu aranın da Beşiktaş seçiminden sonra en çok konuşulan konusu “8 puan fark kapanır mı” sorusu oldu. Herkesin bir düşüncesi var. Ağırlık Galatasaray’ın işi bitirdiğini düşünüyor. Aksini belirtenlerin tarihten yeterince güçlü verileri de yok değil.
Tüm bu konunun yanında devre arası olmasına rağmen yaz dönemi gibi aktif olan bir transfer süreci olduğunu görüyoruz. Bu kadar çok bölge için bu kadar haber çıkması, zirvedeki kulüplerimizin dahil minimum 2 transfer yapmayı planlaması da futbolumuzun ne kadar kötü durumda olduğunu, bu işi başarıyla yapan hiçbir ülkede hiçbir takımın bu kadar transfer gündemi olmadığını özetle çok kötü bir seviyede olduğumuzu bize gösteriyor.
Bu doğrultuda bakabileceğimiz futbolumuzda ikinci yarıda da tahminleri çok fazla futbol üzerinden yapmayı doğru bulmuyorum. Yine istediğini daha çok konuşturanın fark yaratacağını düşündüğüm bir ikinci yarı olacak. Çünkü futbolumuz Avrupa’ya çıkınca tokat yeyip dönüyor. Ligimiz futbol değeri üretebilseydi oralarda bu kadar kötü durumlara düşmezdik.
Ligin ilk yarısında skor odaklı yorum tekelini kenara koyabilen herkes takımların çok iyi futbol oynadığı maç sayılarının bir elin parmaklarını geçmediğini görebiliyor. Saha içinde de takım oyunundan çok bireysel yeteneklerle sorun çözen görüntüleri görmemek için kör olmak gerekiyor.
İşte bu yüzden ikinci yarıda da daha iyi oynayan değil daha iyi konuşturan istediğini alacaktır. Galatasaray’ın farkı koruması da Fenerbahçe’nin farkı açması da bana göre buna bağlı.
