Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Doğalgaz krizinde Türkiye'nin rolü ne olabilir?

        Avrupa’ya boru hatlarıyla doğalgaz sağlama noktasında Türkiye’ye ne kadar alan açılacağı hususunda bugünden bir şey söylemek zor. Gelişmeler çerçevesinde hemen çıkarımlar yapanlar oluyor, ama bu meselelere uzun soluklu yaklaşımlarla bakmak icap ediyor.

        TürkAkım için 10 yıl önce Rusya’nın önerisiyle yola çıkılmıştı, şimdi bu tartışmalarda rolünün ne olabileceği konuşuluyor. Türkiye’nin halihazırda Avrupa’ya gaz sevkiyatı için Yunanistan ve Bulgaristan ile doğalgaz boru hattı bağlantısı var. Belli oranda kapasite sunuyorlar.

        Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Atlantik Konseyi Bölgesel Temiz ve Güvenli Enerji Konferansı’ndaki konuşmasında, Türkiye’nin Güneydoğu Avrupa ülkelerine daha fazla doğalgaz ihraç etmesi için Yunanistan ve Bulgaristan ile mevcut hat kapasitesinin artması gerektiğine dikkat çektiğini de hatırlatmak isterim.

        Bakan Bayraktar’ın sık sık vurgu yaptığı gibi gazda Türk harmanı (Turkish blend) için gayret göstermemiz lazım ki ihracatta sıkıntı yaşamayalım. Çeşitli kaynaklardan aldığımız gazları kendi gazımızla paçallayıp ihraç edebilmenin (reexport) değişik yöntemlerini uygulayabiliriz. Gazda kaynak çeşitliğine sahip olan Türkiye bu konuda avantajlı. Fiyatlarda da rekabetçi olabilmesi için boru gazı ve sıvılaştırılmış doğalgazdaki (LNG) fırsatları iyi değerlendirilirse çeşitli imkânlar ortaya çıkılacaktır.

        Öte yandan Türkiye aynı zamanda transit boru hatları sebebiyle enerjide bir koridor ülke. Bir yönüyle bunlar rakiplerimiz. Azerbaycan TAP ile Rusya da TürkAkım’la gazlarını ülkemiz üzerinden Avrupa’ya taşıyor. Bu projelerde ortaklığımız yok. Sadece geçiş ülkesiyiz, koridoruz. Her iki ülkede taşıdıkları veya taşımak isteyecekleri gazlarda her türlü yükümlülükler kendilerine ait. Türkiye’nin bir rolü söz konusu değil.

        Rusya’nın Avrupa pazarındaki ağırlığı Ukrayna ile sonlanan transit anlaşmasıyla tarihin en düşük seviyesine geldi. Bu gelişme karşısında bazı Doğu Avrupa ülkeleri hem enerji krizi yaşayacak hem de aldıkları önlemlerin ne kadar işe yarayacağı noktasında imtihan olacaklar.

        Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya başlattığı saldırı sonrasında bile Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen boru hattı üzerinden, beş yıllık bir anlaşma kapsamında Avrupa’ya gaz akmaya devam etti. Ancak anlaşmanın süresi dolmadan önce Ukrayna, “ulusal güvenlik çıkarları” nedeniyle transit geçişe izin vermeyeceğine dikkat çekerek bu hat üzerinden Rusya’nın para kazanmasını engelleyeceğini açıklamıştı. Nitekim anlaşma yenilenmedi ve Rus gazı kesildi.

        Rusya-Ukrayna savaşından önce Avrupa Birliği’nin boru hatları kanalıyla aldığı doğalgazının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya sağlıyordu. Baltık Denizi, Belarus/ Polonya, Ukrayna ve Türkiye üzerinden boru hatları gaz verilirken, şu an sadece Türkiye güzergâhı (15,75 milyar metreküp/yıl) sınırlı kapasiteyle çalışır vaziyette. Şayet TürkAkım üzerinden Avrupa’ya sevk edilen gaz için finansal ve teknik problemler çıkarılmaz ise kısmi bir katkı sağlayabilir. Çünkü TürkAkım’ının mevcut iki boru hattı var. Birisi Türkiye’ye diğeri Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya önceden yapılmış anlaşmalar çerçevesinde gaz tedarik ediyor.

        Ancak bu hatlardan gelen gazın kontratları olduğundan kısa sürede Ukrayna üzerinden kesilen gazı da kısa sürede ikame etmesi zor. Doğu Avrupa’da gazı kesilen ülkeler için durum kritik.

        Ayrıca daha önce Avrupa’ya gazı akışı kesilen boru hatlarında bir vesileyle Rusya’nın rolü vardı. Çünkü Rusya, Ruble üzerinden ödeme talep etmesi sebebiyle anlaşmazlıklar yaşanmasından dolayı Baltık ve Belarus/Polonya boru hatlarından gaz vermeyi durdurmuştu. Baltık denizindeki boru hattının sabotaj eylemiyle devre dışı kaldığını biliniyor. Ancak saldırıyı kimin yaptığı konusu ise belirsizliğini koruyor.

        Ayrıca Rusya’nın gazı keserek Ukrayna’ya destek veren Avrupa’yı sıkıştırmak istediği yönündeki iddiaları da bir kenara not etmek gerekir. Önemli bir ayrıntıya ise Rusya, Ukrayna üzerinden gaz tedarik ettiği bazı ülkelerle her şeye rağmen yakın ilişkisi olduğu için bu hattan gaz akmasına sıcak bakıyordu. Bu durum bilen Ukrayna da anlaşmanın bitmesini bekledi. Ve gaz akışı için yeni anlaşma yapmadı.

        Netice itibariyle kesilen Rus gazı Avrupa’da sıkıntılara sebep oldu. En fazla Rus gazı kullanan Almanya, başta ABD olmak üzere çeşitli yerlerden gemilerle LNG ithal etmek zorunda kaldı. Bu amaçla yüzen gaz terminaller (FSRU) kurmak için yüz milyarlarca Euro harcadı. Avrupa’daki doğal gaz açığını da büyük oranda Norveç ve ABD doldurdu.

        AB verilerine göre iki ülke arasında gerginlik olmadan önce yüzde 40 oranında Rus gazı kullanılırken 2023’te yaklaşık yüzde 8 seviyelerine indi. Ukrayna üzerinden geçen boru hattının devre dışa kalacak olması sebebiyle en fazla sesini yükselten Slovakya, geçen yıl bu krizi görerek Azerbaycan’dan doğalgaz alma arayışına girdi. Ayrıca Polonya üzerinden de ABD’den LNG ithal etmek için anlaşmalar yaptı. Başka ülkelerin de benzer girişimleri söz konusu olduğundan Türkiye üzerinden Avrupa’ya LNG satışı konusu nasıl gelişir bilemiyorum.

        Ukrayna üzerinden Rus gazı alan ülkeler arasında en sıkıntılı konumda Moldova bulunuyor. Rusya-Moldova ve Moldova-AB ilişkilerinde de siyasi sorunlar var. Mesela Gazprom, Moldova’nın geçmiş dönemlerde aldığı Rus gaz için yaklaşık 709 milyon dolar borcu olduğunu gündeme getiriyor. Moldova böyle bir borcu şiddetle reddetse dahi bu da ayrı bir problem olarak kenarda duruyor.

        Bu denklemde Türkiye’yi ilgilendiren konu ise sadece TürkAkım boru hattıyla gaz gönderilme meselesi değil. Türkiye Rusya’dan Mavi Akım ve TürkAkım üzerinden aldığı gaz ile BOTAŞ’ın çeşitli kaynaklardan temin ettiği tedarik durumuna göre bir kısmını gönderme durumu olabilir. Ayrıca yine sahip olduğumuz FSRU (Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) sistemiyle de temin edilen LNG’ler Avrupa’ya ihraç (reexport) edilebilir.

        Ukrayna da LNG girişimleriyle batıdaki komşularıyla ilişkileri geliştirme çabaları söz konusu. Denize kıyısı olan her ülke FSRU yatırımına yönelmiş durumda. Mesela Ukraynalı özel enerji şirketi DTEK, Yunanistan’dan Ukrayna’ya kadar altı ülkeyi kapsayan bir ağla ABD’den aldığı ilk LNG sevkiyatını yapmaya hazırlanıyor.

        Tüm bu gelişmeler yaşanan krizin Türkiye’ye kısa vadede faydasının tahminlerden az olacağını gösteriyor. Dolayısıyla uzun vadeli projeksiyonlar geliştirmemiz lazım…