Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Avrupa Ligi Çağatay Çelik değerlendirdi: "Avrupa artık sesimizi duymuyor" - Futbol Haberleri

        Türk futbolu için kötü bir maç daha geride kaldı. Galatasaray'dan yaklaşık olarak sekizde bir maaş bütçesine sahip olan Young Boys, her iki maçta da üstün oynayarak Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi'nden eledi. İki hafta önce ise Fenerbahçe'nin 15 yılı aşan Şampiyonlar Ligi hasretinin devam edeceğini belirleyen maç oynandı, ardından Trabzonspor için bir başka acı akşam yaşandı. Üç takım da bir alt kupada yoluna devam edecek, ama harcadıkları paralar hem bu lige, hem de elendikleri rakiplere göre çok fazla. Türkiye'de futbol çok büyük paralar harcanarak oynanıyor ve bunun karşılığında Türkiye şampiyonluğu elde ediliyor ya da edilmiyor ama borçların arttığı ve bu paralar karşılığında elde cari açıktan başka bir şey yok.

        REKLAM

        "GALATASARAY'IN MEVCUT HALİNDEN MEMNUN OLUŞU"

        Son iki sezonun şampiyonu Galatasaray nispeten bir şeylerin daha doğru gidiyor gözüktüğü kulübümüz idi ama başarı sonrası tuzağına yakalanmış görünüyor. Takımın yüksek performans gösteren genç, fiziksel olarak güçlü, atletik oyuncuları takımdan ayrıldığında ya da takıma takviye yapmak istendiğinde kafalar hemen tecrübe ve teknik kaliteye gitti. Bu bir klasik.

        Okan Buruk'un ilk şampiyonluğu ertesi yapılan transferlerin verimsizliği ortadayken bu yaz daha az transfer yapıldı ama orta sahaya yapılan yüksek bonservisli Gabriel Sara eklemesi, takımın fiziksel problemlerine bir çözüm olmaktan çok uzak. Sağ bek Elias Jelert çok zayıf ve kontak düzeyi çok düşük bir oyuncu. Atletik ve fiziksel olarak gelişmesi gereken takıma yapılan transferler tam zıt yönde, dolayısıyla Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi için mücadeleci, yarışabilir ihtimali halen zayıf görünüyor.

        FENERBAHÇE'NİN BİTMEYEN HASRETİ

        Ligdeki şampiyonluk hasreti 11 yılı, Şampiyonlar Ligi hasreti ise 16 yılı deviren Fenerbahçe üst üste sekizinci kez ön elemeleri geçemedi. Bu uğurda oynadığı 15 maçtan sadece birini kazanabilmişti (16/17 Monaco, 2-1). Lille takımı muhtemelen bu 8 takım içinden en zayıflarından biriydi, Fenerbahçe'ye kadro kalitesi olarak üstün değildi ama son 5 senede 2 kez Şampiyonlar Ligi'ne katılmış, bir kez ülkesinde PSG'yi geçip şampiyon olmuş bir kulüptü. Dolayısıyla aslında Lille, buralarda daha iyi oynayan, daha başarılı bir takımdı.

        Kuralar çekildiğinde favori gözüken, en azından Türkiye futbol kamuoyu için Fenerbahçe olsa da kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıkan sonuçla tekrar görüldü. 8 milyona tek seneliğine sol açık, 20 milyon Euro civarında bir bedelle alınan santrfor ama onlarca milyon Euro eden şu maçta her ikisinin de 45 dakikadan fazla oynayacak fiziksel kalitesi yoktu.

        Sormak lazım o halde, bu kadar para Bodrumspor'u, Gaziantep'i yenmek için mi harcanıyor? Sezon başındaki maçlara 3 puandan daha az puan mı veriyorlar? Şampiyonlar Ligi'nden elenen hemen Avrupa Ligi'nde final iddiasını ortaya atıyor ama orada finali Atalanta ile Leverkusen'in oynadığını hatırlatmak lazım.

        REKLAM

        "TRABZONSPOR'UN BİR TÜRLÜ OLDUĞU HALİ KABULLENEMEYİŞİ"

        Geçen sezonun üçüncüsü ve kupa finalisti Trabzonspor, sezona başlarken 10 transfer yaptı. Geçen sezon da toplam 17 transfer yapmışlardı. Bir önceki sezon ise 14 yeni adam gelmişti. Rapid Wien rövanşına çıkarken ilk 11'deki 6 oyuncu yeniydi. 2023 yılında 35 milyon Euro faaliyet zararıyla Avrupa'nın en çok zarar eden 5 kulübünden biri olan bu takıma sürekli yeni oyuncular geliyor gidiyor ama Fenerbahçe ve Galatasaray'ı yarısı kadar geliri olmayan bir kulübün transferle yarışabileceğine dair inanç nereden geliyor?

        Rangers'ın çaptan düşen yedek sol beki BornaBarisic neden alınıyor? Birbirine yakın kalitede oyuncular geliyor gidiyor, çok pahalı bedellerle Trabzonspor yine patinaj çekiyor. EURO 2024'te Milli Takım'a en çok oyuncu veren şehir kendi çocuklarını reddediyor, oysa üçüncü sıraya pekala aynı zamanda yetiştirici olarak gelinebilir. Her sene ortalama 15 oyuncu almak yerine 3-5 transferle, 3-4 altyapı oyuncusuyla, birkaç Türk ile pekala Avrupa Kupaları'na oynanabilir. Her sene birbirine yakın kalitede 15 adam gönderip 15 adam transfer ederek şampiyon olunamayacağı da kesin.

        TÜRKİYE'DE FUTBOL NE İÇİN OYNANIYOR?

        Beşiktaş ilk Avrupa maçında yine İsviçreli rakibi ile 3-3 berabere kaldı ama futbol dair fikirler orada da aynı. Gabriel Paulista, Rafa Silva ve Ciro Immobile transferlerine çok büyük paralar harcadı. Geçen sezon devre arasında da yaklaşık 25 milyon Euro harcamışlardı. Çok büyük bonservis bedelleri ödenerek alınan oyuncuların verimi şüpheli görünürken, bu yaz gelen üç oyuncu da Avrupa'da yarışmacılığını kaybetmiş oyunculardan oluşuyor. Dolayısıyla lig için bir noktada yeniden iddialı olacaklardır ama Avrupa için bu transferler bir anlam ifade etmiyor. Tıpkı Galatasaray gibi. Semih Kılıçsoy'un yerine transfer yapılacak mı, Mustafa Hakimoğlu süre bulabilecek mi; bu sorular da yanıt bekliyor.

        Anadolu'da ise transfer yasaklarıyla bit pazarı transferleri at başı gidiyor. Birçok takım transfer yapmadı, hemen hepsi ağustosun 31'inden sonraki akşam pazarını bekliyor. Kulüpler transfer sezonunu sürekli eylül ayının ortalarına sarkıtarak takımında süre bulamayan çeri çöpü toplamayı sürdürüyor. Zaten ilk 11'de yerli oyuncu zorunluluğunun kaldırılmasıyla da yetiştirici olmaya dair hiçbir teşvik edici unsur ortada kalmadı. Bu durum kısa ve orta vadede Milli Takım'ı da olumsuz etkileyecektir.

        "AVRUPA'YA SESİMİZİ DUYURMAYA ÇALIŞIYOR MUYUZ ŞÜPHELİ"

        Kral çıplak. Avrupa'da bunca aşikare başarısızlık, hedefsizlik için bu kadar para harcamaya gerek yok. Yarısı kadar bile harcamayanlar daha iyisini yapabilirken her transfer sezonu bir maskeli balo. Yorumcular ve influencer'lar ciddiyetle yapılması istenen transferlerden söz ediyorlar, tüm bu transfer sirkülasyonunun gelecekte getireceği muhtemel başarıların vaadi her yerde satışa çıkarılıyor. Genel ortalamaya bakınca kadro yapıları, transfer edilen oyuncu tipleri, yaşları, kariyerleri ile yalnızca sokağa para atılıyor. Futbola dair bakışımız en az 20 yıl geride. Birbirini besleyen futbol profesyonelleri ile eski ve yeni medya, tam bir zihinsel çukur halinde. Futbolun fiziksel ve atletik gereksinimlerinin farkında değiliz ya da farkındayız ve kendi çöplüğümüzde debelenmeyi daima önceleyip birbirimizi aşağı çekiyoruz. Sonuçta Avrupa artık sesimizi duymuyor, zaten biz de sesimizi duyurmaya çalışıyor muyuz, o da şüpheli.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ