D vitamini ve kalsiyumun bilinçsiz kullanımı onlarda risk yaratıyor!
Genetik yatkınlık önemli bir risk faktörü olmakla birlikte, ihmal ettiklerimiz veya bilmeden yaptığımız yanlışlarla böbrek taşı oluşumuna kendimiz de davetiye çıkarıyoruz. Örneğin "yararını göreceğiz" diye bilinçsiz kullandığımız Kalsiyum, C ve D vitaminleri böbrek taşı oluşumu için ciddi birer risk faktörü. İşte böbrek taşına dair bilimsel detaylar ve oluşumunu engellemeye dair öneriler.
Böbrek ve üriner sistem taş hastalığı tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eden bir sorun. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre, toplumda her 10 kişiden biri, ömrünün bir aşamasında taş problemiyle karşılaşıyor. Özellikle beslenme, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerdeki bozulmalar hastalıkla daha sık karşılaşılmasına neden oluyor. Tüm yaşam boyunca taş düşürme riski erkeklerde 10’da1’iken, 35 - 40 kadından1’i bu riski taşıyor. Şişli Florence Nightingale Hastanesi, Üroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tunç Özdemir, böbrek taşlarının en çok 20 - 25 yaşları arasında görüldüğüne dikkat çekiyor. Taş hastalığıyla her yaş grubunda karşılaşılmakla birlikte, bu sorun 20-50 yaşları arasında artıyor. Genetik yatkınlık ise taş oluşumundaki en önemli risk faktörleri arasında bulunuyor.
SICAKLIK VE HAREKETSİZLİK EN BÜYÜK DÜŞMAN!
Yaz aylarında hastalığa daha sık rastlanmasının nedeninin giderek artan sıcaklıklar olduğu belirtiliyor. Sürekli sıcağa maruz kalan iş gruplarında, taş hastalığı görülme sıklığı normal popülasyona göre 3-4 kat fazla oluyor. Bu nedenle özellikle ailelerinde üriner sistem taş hastalığı olanların sıcaktan uzak durmaları ve eğer sıcakta kalacaklarsa daha fazla su tüketmeleri gerekiyor.
OFİS ÇALIŞANLARI DİKKAT!
Yönetim ve büro işinde çalışanlarda da taş hastalığına sık rastlanıyor. Meslek grupları ile taş hastalığı ilişkisini, bireylerin çalışma ortamlarındaki beslenme alışkanlıkları, sıcağa maruz kalma ve su alımı ile birlikte değerlendirmek daha doğruysa da fiziksel aktivitesi kısıtlı olan işlerde çalışanların belli aralıklarla işlerine ara verip en azından yürüme egzersizi yapmaları öneriliyor. Düzenli spor yapmak ve bol su içmek (günde 2.5 - 3 lt.) böbreğin toplayıcı sisteminde kalıp taş oluşumuna neden olabilecek partiküllerin idrar yolu sisteminden hızlıca dışarıya atılmasını sağlamak açısından önemli görülüyor.
BÖBREKLERDE TAŞ NASIL OLUŞUR?
Böbrekte taş oluşumu birçok faktörün bir araya gelmesi ile ortaya çıkıyor. Böbrek taşlarına, idrarın içinde bulunan tuz ve minerallerin dengesinin bozulması neden oluyor. Özellikle beslenme tarzı ve iklim gibi çevresel etkenler, idrarda atılan kristallerin yoğunlaşmasına, kümeleşmesine ve birikip, “taş” oluşumuna yol açıyor. Bu kristaller şekillendikten sonra hızla birleşerek böbrek taşlarını oluşturuyor. Normalde idrar içinde bu kristalleşmeyi ve çökmeyi engelleyen ve “İnhibitör” adı verilen maddeler bulunuyor. Bu inhibitörlerin her bireyde yeterli miktarda olmaması taş oluşumunda önemli bir neden olarak görülüyor.
NASIL BESLENELİM?
Böbrek ve idrar yollarında taşların oluşumuna yol açan faktörler içerisinde, son yıllarda üzerinde çok yoğun olarak durulanlardan bir tanesinin de tüketilen yiyecek ve içeceklerin içeriği olduğu belirtiliyor. Bu besinler arasında aşırı oranda protein (kırmızı et, süt ve süt ürünleri) ıspanak, tuz, şekerli ve unlu mamuller, sakatat ürünleri, çikolata, koyu çay, kahve, kola, bira ve soda bulunuyor.
FAST FOOD TÜKETİMİTEHLİKEYE DAVETİYE ÇIKARTIYOR
Taş hastalığının dünyada artmasında protein ve karbonhidrattan zengin, liften fakir beslenme yani fast food alışkanlığının önemli bir etken olduğu düşünülüyor. Şahısların beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi bu açıdan büyük önem taşıyor.Yine idrar söktürücü-diüretik, antiasit ve tiroid ilaçlarının kullanımı ile kalsiyum, D ve C vitamini kullanımı da riski artıran unsurlar arasında bulunuyor.
TAŞ HASTALIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Taş hastalığında en sık rastlanan belirtinin ağrı olduğuna dikkat çekiliyor. Şiddetli, bıçak saplanır tarzda genellikle “boşluk” olarak adlandırılan ve kaburgaların altından başlayıp sırttan öne, kasıklara doğru vuran ağrı, taşın varlığına işaret ediyor. Ağrının şiddeti zaman zaman artıp azalabiliyor. Ağrıya çoğunlukla; bulantı ve kusma, idrarda kanama ve yanma eşlik ediyor. Belirti vermeyen böbrek taşlarına da rastlanabiliyor. Bu taşlar, ancak kontrol sırasında ya da başka amaçla yapılmış tetkiklerde tesadüfen saptanıyor. Hastalığın tanısında en önemli yaklaşımın, detaylı hasta öyküsü ve titiz bir fizik muayene olduğu belirtiliyor.
TEDAVİ TAŞIN ÖZELLİKLERİNE GÖRE PLANLANIYOR
Sanılanın aksine tüm böbrek taşları aynı yapıda olmadığı için hepsi aynı yöntemle tedavi edilemiyor. Küçük taşlarda taşın düşürülüp ağrının azaltılması için ilaç tedavilerine ihtiyaç duyuluyor. Geçmişte sıklıkla başvurulan “açık taş ameliyatları”günümüzde neredeyse hiç yapılmıyor. 10-15 yıl öncesine kadar sıklıkla kullanılan, “Beden dışından ses dalgaları ile taş kırma tedavisi” günümüzde etkili ve pratik diğer yöntemler nedeniyle daha az uygulanıyor. Günümüzde en sık başvurulan yöntemlerin endoskopik-kapalı cerrahi yaklaşımlar olduğu belirtiliyor.
EN GEÇERLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ
*Endoskopik üreter taşı ameliyatı
*Kapalı böbrek taşı ameliyatı
*Fleksible URS
Doğal idrar kanalından böbreğe kadar çıkılarak böbreğin odacıkları içindeki taşların lazer yöntemiyle kırılması işlemine Fleksible URS deniyor. Başarı oranı taşın boyutuna, tam olarak nerede yerleştiğine bağlı olarak değişmekle birlikte tek seansta tam olarak taşsız kalma oranı yüzde 85-90 arasında, ikinci seansta ise yüzde 95’ler seviyesinde görülüyor. Hastanede kalış süresinin kısalığı, iyileşme sürecinin hızı ve böbrek işlevlerine en az zarar veren yöntem olması önemli avantajları arasında bulunuyor. Tamamen endoskopik bir yöntem olması nedeniyle kan sulandırıcı ilaç alması gereken hastaların taşlarının tedavisinde, ameliyat öncesi ilaçlarının kesilmesine gerek olmaması da yöntemin avantajları arasında gösteriliyor.
TAŞ HASTALARINAÖNERİLER
*Ailenizde yaygın taş hastalığı varsa ve sık sık taş oluşumu ile karşılaşıyorsanız bu konuda deneyimli merkezlerde genetik ve metabolik incelemelerden geçin.
*Mevcut taşların büyümesine izin vermeyin ve taşların uygun yöntemlerle temizlenmesini sağlayıp düşürülen ve alınan taşları tipini analiz etmek amacıyla biriktirerek inceleme amacıyla bu konu ile ilgilenen deneyimli merkezlere başvurun.
*Suyunuzu doğru miktar ve şekilde için (Başta su olmak kaydıyla, bol miktarda günde 2,5 litre civarında sıvı alın ve günlük idrar çıkışını 2 litrenin üzerinde tutun. Bunu yaparken sıvı alımını günün her saatine yayın. Her saat başı bir bardak su, en pratik ve ideali olduğu için gazlı içeceklerden kaçının.
*Taze sıkılmış meyve suları tercih edin ve konsantre meyve sularının taş hastalığı riskini artırabileceğini unutmayın. (Evde yapılan limonata ve taze sıkılmış portakal, mandalina ve greyfurt suyu gibi C vitamini içeren meyve suları böbrek taşı oluşumunu engelleyecek içeceklerdir.)
*Süt ve süt ürünlerinin hiç tüketilmemesi, taş oluşum riskini artırdığı için kalsiyumdan yoksun diyetler uygulamayın.
*Yürüyüş ve egsersiz yapın
*Lif içeriği yüksek olan besinler yiyin ve protein tüketimini sınırlayın
*Tuz kullanımına dikkat edin. Fazla tuz tüketimi barsaklardan kalsiyum emilimini artırır. Bu da böbreklere daha fazla miktarda kalsiyumun gelmesine neden olarak, taş oluşum riskinin artmasına neden olur. Bu nedenle çok tuzlu gıdalar tüketmeyin. Günlük beslenmede; sebze, meyve ve ekmekte de tuz olduğunu unutmayın. Bu nedenle sebze yemeklerini ekstra tuz ilave etmeden yapın.
*Taş riski oluşturan besinleri sınırlandırın. Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalattır. Böbrek taşı hastası iseniz, yüksek oksalat içeren; Çay, kahve, alkol, pancar, soya, kara çay, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, maydanoz, haşhaş tohumu, ıspanak, çilek, böğürtlen gibi besinleri aşırı tüketmeyin.