Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme
Türkiye'de artık hiçbir olay gizli kalmayacak. Umudunu kaybedenler, sesini "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme"de duyuracak. Çözülemeyen dosyalar, gizemli kayıtlar, kavuşmaya hasret yaşamlar, "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" ile aydınlığa kavuşacak. Didem Arslan Yılmaz, umudunu kaybedenlere SHOW TV ekranlarından 'Vazgeçme' diyecek. Didem Arslan Yılmaz, Habertürk'e verdiği röportajda yeni programını anlattı
Çözülemeyen dosyalar, gizemli kayıtlar, kavuşmaya hasret yaşamlar, "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" ile aydınlığa kavuşacak. Didem Arslan Yılmaz, umudunu kaybedenlere SHOW TV ekranlarından 'Vazgeçme' diyecek.
Didem Arslan Yılmaz, bugünden itibaren hafta içi her gün saat 09.30'dan itibaren SHOW TV ekranlarında izleyicileriyle buluşacak.
Doğrunun peşinde koşmaktan, haksızlıklara karşı durmaktan vazgeçmeyen; dürüst, cesur, gözü pek, araştırmacı gazeteci Didem Arslan Yılmaz, iyiliğin gücünü gösterecek. Türkiye'de artık hiçbir olay gizli kalmayacak. Umudunu kaybedenler, sesini "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme"de duyuracak.
Didem Arslan Yılmaz, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan ile yaptığı röportajda 28 yıllık kariyerinde edindiği en önemli öğretinin ne olduğundan, "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme"nin hangi özellikleriyle özel bir program olduğuna kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu; 'Asla vazgeçmeyin'...
1992 - 2020... 28 yıllık kariyerinizin panoramasına baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Ben medya sektörüne muhabirlik yaparak başladım. Uzun yıllar İstanbul ve Anadolu'da her tür habere gittim. Cinayetten, siyasi liderleri takip etmeye kadar hep haber peşinde koştum. Kendi haberimin yazımından montajına kadar hep işin başında oldum. 1996'da Kanal D'de haber merkezinin genel yönetmeni Uğur Dündar, Serdar Cebe ile sabah haberlerini sunmamı istedi ve spikerlik hayatım da başladı. Farklı kanallarda spikerlik ve zaman zaman da muhabirlik yaptım. Habertürk'teki haber yolculuğumun başlangıç tarihi 2007... Habertürk'te hem haber spikerliği hem de siyaset programı hazırlayıp moderatörlüğünü yaptım. Spikerlikten siyaset programcılığına geçişim, Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın M. Kenan Tekdağ'ın isteği ve desteğiyle gerçekleşti... Mesleğimde bugünlere gelmemde kendisine çok şey borçluyum... "Türkiye'nin Nabzı" programı dönemi çok hareketli geçti. Ergenekon, balyoz yayınları, 15 Temmuz darbe girişimi, sistem değişikliğine gittiğimiz 16 Nisan referandumu, yerel seçimler gibi Türkiye'yi derinden etkileyen tarihi dönemeçlerde, "Türkiye'nin Nabzı" ile çok önemli yayınlara imza attım. Bu sırada, gündemi belirleyen kim varsa, en önemli isimleri, programlarımda ağırlama fırsatı buldum. "Türkiye'nin Nabzı"nda, hayatımızı etkileyen birçok kanaat önderini seyirciyle buluşturma şansım oldu, bundan da mesleki olarak çok büyük keyif aldım.
Kariyerinizin bu döneminde neler hissediyorsunuz?
Gazetecilik hayatımın yeni bir dönemine başlıyorum, çok heyecanlıyım. Bugüne kadar hep siyasetin nabzını tuttum ama hayat sadece siyasetten ibaret değil... Bu kez de insanımızın hayatına dokunmak için, onlarla daha yakından beraber olmak için yola çıkıyorum. Ama uzağa gitmiyorum, aynı çatı altında SHOW TV'deyim artık. Habertürk TV'den SHOW TV'ye geçişim yönetimin kararı ve benim de isteğimle gerçekleşti. Televizyon programcılığının farklı bir kulvarındayım... Bu yolculuğum sırasında Sayın Didem Ciner'in çok büyük desteğini görüyorum. Projenin hayata geçmesinde desteği ile bizi çok teşvik ediyor... SHOW TV Genel Müdürü Sayın Esra Baydar, SHOW TV Genel Yayın Yönetmeni Sayın Aynur Demirtaş, SHOW TV Genel Müdür Yardımcısı Sayın İpek Durkal en az benim kadar heyecanlılar, her anımda benimle beraberler... Projenin yapımcılığını sektörün en tecrübeli yapım şirketlerinden Global Medya üstleniyor. Global Medya'nın sahipleri Oğuz Karali ve Mustafa Gülnahar'ın eski iş arkadaşlarım olması bana güven veren önemli bir unsur. Programı birlikte yapacağımız bu alanda kendini ispatlamış, deneyimli bir ekiple çalışıyoruz. Yapım ekibinin sorumlusu Kebriye Koç ve arkadaşlarımız günlerdir hazırlanıyor... Büyük bir emek ve özveri var. Gönül ister ki Türkiye'de cinayetler olmasın, kadınlarımız öldürülmesin, çocuklarımız kaybolmasın... Ama maalesef yaşanıyor. Biz ne polisiz, ne savcı, ne de hakim... Biz haberciyiz... Bütün amacımız gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sunmak...
Mesleğiniz adına bugüne kadar edindiğiniz en önemli öğreti ne olmuştur?
Medyanın toplumu olumlu ya da olumsuz dönüştürmede, nasıl bir gücü olduğunu bir kez daha gördüm.
Görünen o ki muhabirlik heyecanını hep koruyorsunuz. O heyecanın devamlılığını sağlama adına özel metotlarınız var mı?
Evet, haklısınız bu muhabirlik heyecanım hiç bitmedi, hep merak ettim. Sabah erkenden ülkede neler oluyor bitiyor diye, sosyal medya, gazeteler, köşe yazarları, internet sitelerini takip ederim. Bu meslekte iseniz, gündemi bilmek ya da gündemi anı anına takip etmek yaşama biçiminiz oluyor... Ben de hep öyle yaşadım, yaşıyorum...
Hayatınız boyunca neyden veya nelerden asla vazgeçmediniz? Hiç umudunuzu kaybettiğiniz veya kaybetmeye yaklaştığınız anlar oldu mu? O anlarda ne yaparak, nasıl düşünerek kendinizi cesaretlendirip umutsuzluk cenderesinden çıktınız?
Gerçeklerden, dürüstlükten, samimiyetten, doğruluktan, umuttan vazgeçmedim... İnternetin, sosyal medyanın olumlu katkılarını gördüm yaşadım. Ama sosyal medyada o kadar haksız şekilde, eleştirilerin hedefi oldum ki, linç, hakaret ve itibar suikastı... Ayrıca mesleki rekabetin çirkinleştiği dönemler de oldu. (Bu dönem yaşadıklarımla ilgili bir kitap hazırlığım var, oldukça ilginç bir kitap olacak) Karamsarlığa ve umutsuzluğa düştüğüm dönemleri, ailemin ve yayın grubumuzun desteği ile atlattım. Sadece mesleğimi yapmaya devam ettim... İnadına ve daima yapmaya devam edeceğim.
"Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" ile kariyeriniz adına yeni bir pencere açtınız. O pencereden baktıklarında izleyiciler neler görecek?
Yine aynı Didem'i görecekler, soran, merak eden, araştıran... Yıllarca kendi alanımda hep en iyisini yapmaya çalıştım. Yine en iyisini yapacağım... Ama benim yarışım kendimle. Bu program formatı biliyorsunuz, ABD'de de var, Almanya'da yıllardır yapılıyor, Yunanistan'da 24 yıldır devam ediyor. Yaseminin Penceresi gibi programlarda da kayıplar aranıyordu, ailesinden ayrılanların hikâyesi anlatılıyordu. Meslektaşım Müge Anlı da daha sonra bu program formatıyla izleyicilerin karşısına geçti, çok da hakkıyla yaptı. Sonra başka isimler de bu formatla izleyici karşısına çıktı. Kendisine başarılar diliyorum. Herkesin yolu açık olsun... Gazetecilik, yayıncılık sevmeden yapılacak bir iş değil, çünkü büyük bir özveri gerekiyor.
Umudunu kaybedenler, kaybetmeye yakın olanlar için altın öğüdünüz ne olur?
Pandemi başladığında ve binlerce insan öldüğünde umutsuzluğa kapılırken, *acaba bu işin sonu ne olacak* diye karamsarlığa düşerken, ünlü düşünür Roger Garaudy *Bütün dünya vazgeç dediğinde umut fısıldar; bir kere daha dene... umut olmadan umulmayanı bulamayız* sözü milyonların umudunu yeşertti. Kısa süre sonra da salgına karşı çare olabilecek haberler gelmeye başladı. Biz de seyircimize her zaman bir umut vardır mesajı vereceğiz... Yenildiğinizde değil vazgeçtiğinizde kaybedersiniz deyip, 'Asla vazgeçmeyin' diyeceğiz...
"Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" için hazırladıklarınız arasında sizi en çok şaşırtan, ziyadesiyle etkileyen dosya hangisi oldu?
Tecrübeli ekibimiz haftalardır çalışıyor. Çok ilginç haberlere imza atıldı, dosyalar hazırlandı... Bizi izleyerek bu dosyaları görebilirsiniz :)