Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Sosyal Güvenlik İşçi Emeğin payı 6 yılda 20.81 puan düştü - Sosyal Güvenlik Haberleri

        Pazartesi günü başlayan 2024 yılı asgari ücretini tespit süreci gelecek hafta pazartesi günü yapılacak ikinci toplantıyla devam edecek. Süreç devam ederken asgari ücret ve ortalama ücretle ilgili peş peşe yapılan araştırmalar da Türkiye’de ücretlerdeki reel gerilemenin dramatik boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor.

        SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com

        Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kalkınma Programı Direktörü Ekrem Cunedioğlu’nun “Türkiye’nin Ücret Sorunu: Bölgesel Geçinme Maliyeti Farklarını Ne Yapalım?” başlıklı politika notu da kapsamlı bir araştırmaya dayanıyor.

        REKLAM

        TEPAV'ın resmi görüşü niteliği taşımayan araştırmada, Türkiye’de emeğin yaratılan katma değerden aldığı payın 2016’dan beri azalma eğiliminde olduğu, 2019 yılından sonra bu eğilimin daha da hızlandığı vurgulandı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerine göre, ekonominin genelindeki personel maliyetinin yaratılan katma değere oranının 2016’da yüzde 55’e ulaştıktan sonra azalmaya başladığı ve 2022’de yüzde 34.2’ye gerilediğine dikkat çekildi.

        İşgücü ödemelerinin gayri safi katma değere oranının da 2016’da yüzde 36.3, 2019’da yüzde 34.7, 2022’de ise yüzde 26.3 olduğu vurgulandı.

        Avrupa ülkelerine oranla Türkiye’de personel maliyetinin katma değere oranının düşük olduğu belirtilen araştırmada, 2021 yılı itibarıyla ekonominin genelinde personel maliyetinin yaratılan katma değere oranı 27 AB ülkesinde ortalama yüzde 54.5 iken Türkiye’de yüzde 37.6 olduğu belirtildi. Sektörler itibarıyla bu oranın en düşük imalat sektöründe görüldüğü, AB’de imalat sektöründe personel maliyetinin yaratılan katma değere oranı ortalama yüzde 57.7 iken Türkiye’deki imalat sektöründe yüzde 31.4 olduğu kaydedildi.

        Emeğin katma değerden aldığı paydaki azalışın en temel sebebinin personel maliyetindeki reel artışın katma değerdeki reel artışın gerisinde kalması olduğu belirtildi. 2016-2022 döneminde ücretli çalışan başına deflatörden arındırılmış katma değer ekonominin genelinde yüzde 35.1 artarken, aynı dönemde ücretli çalışan başına TÜFE’den arındırılmış personel maliyetinin yalnızca yüzde 4.1 arttığı ifade edildi.

        REKLAM

        “REEL ÜCRET ARTIŞLARI İÇİN YETERLİ FİNANSAL ALAN VAR”

        Politika notunda, verilerin 2024 ücret zamları ya da düzeyleri belirlenirken emek lehine reel ücret artışları için yeterli finansal alan olduğunun unutulmaması gerektiğine işaret ettiği belirtildi.

        İşletme ölçekleri ve sektörler bazında farklılıklar olsa da 2016’dan sonra katma değerin bölüşümünde genel bir bozulma yaşandığının aşikâr olduğu kaydedilen araştırmada, şöyle denildi:

        “Özellikle son üç yılda yüksek enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozukluk, fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı tetikleyerek yüksek kar marjına izin vermiş, ancak söz konusu kâr artışı Türkiye’deki bölüşüm probleminin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Bölüşüm probleminin çözülmesi için sadece asgari ücrette kayda değer artış yapmanın yeterli olmayacağı da unutulmamalıdır. Nitekim Türkiye’de asgari ücret üstündeki ücretlerin artış oranının asgari ücretteki artışın altında kalması ülkede asgari ücretlileşme trendini beslemiş ve özel sektördeki neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretli statüsüne geçmiştir.”

        REKLAM

        2.95 MİLYON HANEYE SADECE 1 ASGARİ ÜCRET GİRİYOR

        Araştırmada, 2022 yılı Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre, yaklaşık 16 milyon kişinin yaşadığı 4.15 milyon hanede en az bir kişinin asgari ücretle çalıştığı, bu hanelerden 2.95 milyonuna ise sadece bir asgari ücretin girdiği belirtildi. Tek asgari ücretli hanelerin ortalama hanehalkı büyüklüğünün ise 3.5 kişi olduğu, söz konusu 2.95 milyon hanede 10.5 milyon kişinin yaşadığı vurgulandı. Asgari ücret bir işçinin asgari yaşam maliyetini karşılayacak düzeyi ifade etse de söz konusu 2.95 milyon hanenin sosyal dışlanma riskini azaltacak şekilde ya asgari ücretin 3.5 kişinin yaşam maliyeti şeklinde hesaplanması, ya da bu hanelere sosyal transferlerde öncelik verilmesi gerektiği dile getirildi.

        “BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET OLMALI AMA …”

        Araştırmada bölgesel asgari ücret konusuna da yer verildi. İstanbul’un özel sektörde tam zamanlı çalışan ücretlilerin ortalama ücretinin en yüksek olduğu ikinci bölge iken satın alma gücü düzeltmesi yapıldığında yirminci sıraya gerilediği belirtildi. İller arasındaki fiyat düzeyi farklarının aynı satın alma gücüne sahip olmak için ihtiyaç duyulan gelirin farklılaşmasına neden olduğu anlatıldı. Buna göre, örneğin 2022 yılında ortalama 4.877 lira olan asgari ücretle Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan illerinin satın alma gücü düzeyine ulaşabilmek için İstanbul’daki bir çalışanın 5.968 TL’ye ihtiyacı olduğu kaydedildi.

        Asgari ücretli yoğunlukları en düşük iki il olan İstanbul ve Ankara’da asgari ücretli yoğunluğunun 2014 yılı sonrasında ülke ortalamasının üzerinde arttığı belirtildi. İstanbul’da 2014-2022 döneminde özel sektörde çalışan sayısı 647.646 kişi artarken, asgari ücretli işçi sayısındaki artış 703.743 kişi oldu. Bu trendler ile İstanbul ve Ankara gibi metropollerin iş bulma ihtimalinin en yüksek, ancak alınan ücretle geçinebilme ihtimalinin de giderek azaldığı iller olduğu vurgulandı.

        Diğer yandan Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’de son sekiz yıllık dönemde asgari ücretli çalışan sayısının Türkiye ortalamasının üzerinde arttığı ve toplam çalışanların yüzde 70’ine ulaştığı kaydedildi. Bu bölgeler ülke ortalamasına göre ucuz olsalar da asgari ücrete aşırı bağımlı bir işgücü piyasaları olduğu, bu nedenle asgari ücret düzeyinin doğrudan bu illerdeki ortalama refah düzeyini etkileyebildiği görüşü dile getirildi.

        Araştırmada, uzun süren yüksek enflasyon dönemi ve katma değer bölüşümünün 2016’dan beri emek aleyhine gerçekleşmesinin iller/bölgeler arasında farklı sorunların oluşmasına neden olduğu belirtildi. Bu sorunların çözümü için kullanılabilecek politika araçlarından birinin bölgesel asgari ücret uygulaması olduğu ancak bu uygulamanın etkin çalışabilmesi için ilk olarak bölgesel yaşam maliyetlerini takip etmeye sağlayacak yeni bir göstergeye ihtiyaç olduğu, ikinci olarak ise bölgeler arası işgücü hareketliliğini sağlayacak şekilde iş yapmaya ve yaşamaya uygunluk odaklı politikalarla tüm bölgelerin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ