En fazla faiz düşürecek ülke hikayesi!
2019'da talihimiz döndü ve finansal piyasalar son yılların en iyi ocak ayını geride bıraktı. Ocakta en fazla primi borsa yüzde 14.0 ile yaptı. Yükselişe öncülük eden banka hisseleri ise yüzde 17.3 arttı. Türkiye'yi pozitif ayrıştırmaya başlayan ve önümüzdeki dönemde etkisini hissedeceğimiz faktör ise "faizi en çok düşürecek ülke" adaylığımızdan geliyor. Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım'ın yazısı...
2019’da talihimiz döndü ve finansal piyasalar son yılların en iyi ocak ayını geride bıraktı. Ocakta en fazla primi borsa yüzde 14.0 ile yaptı.Yükselişe öncülük eden banka hisseleri ise yüzde 17.3 arttı.Son yıllarda getiri kıtlığı yaşayan bir piyasa için çift haneli artış düğün bayram.
-Bundan daha yüksek ocak ayı artışını borsa en son 1996 yılında yapmıştı. Tam olarak 23 yıl önce. Ocak 1996 yüzde 23.6 prim yapan borsa o yıllarda hem yüksek kazanç sağlıyor hem de bilanço ve yüksek temettü etkisinden dolayı geleneksel şekilde yılsonu ve yılbaşı canlanması yaşıyordu. Bu nedenledir kiborsa endeksi Ocak 1990’da yüzde 64.2, Ocak 1991’de yüzde 29.4, Ocak 1992’de yüzde 12.7 gibi yüksek artışlar kaydedebilmişti.
-Bu yıl ise öyle yüksek temettüler yok. Çünkü şirketler zor bir yılı geride bıraktı. Yine zor bir yıla başlıyoruz.Ekonomik büyüme de, cirolar da, karlar da sınırlı artacak.
TÜRKİYE RİSKİNDE HIZLI DÜŞÜŞ
-Ocak ayındaki düğün bayram sadece borsa ile sınırlı değil. Türkiye riskini yansıtan CDS’lerin fiyatı da borsa düzeyinde geriledi. Yıla 359 bin dolardan başlayan CDS’ler ocak sonunda 300 binin altına indi ve 298 bin dolara kadar düştü.Bir aydaki düşüş oranı yüzde 16.7.Borsanın ise MSCI Endeksi ile dolar bazındaki primi ise yüzde 17.7’yi buluyor. BİST 100 Endeksi’ne göre daha yüksek performansında ise doların yüzde 1.5’luk kaybı veya TL’nin değer artışı rol oynadı.
TÜRKİYE İLGİSİ NEREDEN?
-Bu iyileşmelere paralel şekilde Hazine faizlerinde de 2 yıllıkta 1.34 puan, 10 yıllıkta 2.07 puan gerileme meydana geldi.
-Peki ne oldu da ocak ayı ile birlikte Türkiye’ye ilgi birden böylesine arttı?
Aslında bu ilgi sadece Türkiye’ye değil, bütün gelişmekte olan ülkelere.Ocak ayında FED’in önce faiz artırımında frene basacağı, sonra bilanço küçültmede de ağırdan alacağı ortaya çıktı.Bu durumda dolar değerlenmeyecek veya muhtemelen değer kaybedecek, ABD faizleri artmayacak, riskli varlıklar ve daha yüksek büyüme sağlamaya aday gelişen ülkeler prim yapacaktı.
2018’DE GELİŞEN ÜLKELERE 42 MİLYAR $
-Bitişikte TCMB’nin hazırladığı gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının tutarları çeyreklik dönemler itibariyle görülüyor.
2018 ilk çeyreği iyi gitti, sonraki iki çeyrekte sermaye çıkışları gerçekleşti, son çeyrekte toparlanma oldu.Sonuçta 2018’de hisse senedi ve tahvil yoluyla gelişmekte olan piyasalara net 42.1 milyar dolar geldi.
OCAKTA MİLYAR DOLARLIK SERMAYE GİRİŞİ
-Geride bıraktığımız ocak ayında ise sermaye akımları yeniden canlandı. Türkiye’ye gelen sermaye tutarıbir yılın ardından ilk kez 1 milyar doları geçti.25 Ocak itibariyle Türkiye’ye net 1 milyar 66 milyon dolar geldi.
-Nitekim gelişen ülke paralarının dolar karşısındaki değerini ölçenJP Morgan Kur Endeksi ocak ayında yüzde 1 arttı.TL’nin dolara karşı artışı yüzde 1.5 ile daha fazla. Hem borsa, hem faiz ve hem de CDS yönündenTürkiye diğer gelişmekte olan piyasalardan pozitif ayrıştı.
TİCARET SAVAŞI UÇURUR DA, BATIRIR DA
-Buradan hareketle Türkiye piyasaların durumu diğer gelişmekte olan ülkelerle aynı.Küresel risk iştahı yüksekse, sermaye akımları sürer ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelere para gelmeye devam eder.
-Bu açıdan Çin ile ABD arasındaki ticari görüşmelerin anlaşmayla sonuçlanması belirleyici olacak.Arada köprülerin atılması piyasaları da uçurumdan atabilir, görüşmelerin uzaması ise olumsuz etkiler.Anlaşmayla sonuçlanması isepiyasalar için altın vuruş olur.Başlangıçta piyasaları uçurur, son bir coşku ile düğün bayram yaparlar amabu hareketin sonunda baş üstü çakılma tehlikesi çok artar.
TÜRKİYE’Yİ POZİTİF AYRIŞTIRAN HİKAYE
-Türkiye’yi pozitif ayrıştırmaya başlayan ve önümüzdeki dönemde etkisini hissedeceğimiz faktör ise“faizi en çok düşürecek ülke”adaylığımızdan geliyor. Bitişikte yer alanTradingEconomicstablosundan izlenebileceği gibi,Türkiye politika faizlerinin yüksekliği bakımından yüzde 24 ile dünya üçüncüsü.
-İkinci sırada Surinam var ama çok küçük bir ekonomi. İlk sırada yer alanArjantin’in faizi yüzde 55 ve enflasyonu 47. Arjantin,Türkiye gibi faizi düşürmeye hevesli ve kararlı değil.Ayrıca, çok yakın zamanda borçlarda tıraş yaptığı için, sevilmeyen ve daha küçük bir piyasa.
-Listede yüksek faizli 20 ülkeyi verdik. AralarındaTürkiye gibi piyasalaşmış, faizi nominal olarak yüksek, para birimi de ciddi ölçüde değer kaybetmiş başka ülke yok.
-Üstelikenflasyonu yılın ikinci yarısında aşağı çekme fırsatı var.Hem baz etkisinden hem de alınan önlemlerden dolayı. TCMB geçen haftaEnflasyon Raporu’nu açıklarken bu yıl içinenflasyon tahminini yüzde 14.7 ile aşağı yönde revize etti.Bir sonraki sene sonunda ise enflasyon tahminini yüzde 8.2’ye indirdi.
FAİZ ENFLASYONLA % 20’NİN ALTINA İNER
-Enflasyon bu yıl yüzde 15’e doğru giderken faizlerin de onu izlemesinden daha doğal bir şey yok. Üstelikküresel çapta faiz tırmanışları duruyor.Zaten faiz artışı beklenen merkez bankalarının en fazla artıracakları veya düşürecekleri faiz oranı bitişikte yer alan grafiklerden izlenebileceği gibi, 1-2 puanı geçmiyor.
-Halbuki Türkiye’nin enflasyon hedefinin tutması halinde, faizleri de hızla düşürmesi mümkün. Bu da bizeyüzde 15’e inmiş enflasyon ve yüzde 17-18’ye düşmüş bir politika faizine doğru götürüyor.Yüzde 24’ten yüzde 17-18’e düşüş gayet yüksek bir düşüş ve faize yatırım yapanlara iyi bir kar sağlar.
ÇİFTE KAZANÇ FIRSATI
-Eğer devamında enflasyon tek haneli rakamlara inerse faiz indirimlerinin gerisi de var. İştebu tablo faizini en çok düşürecek ülke Türkiye hikayesine götürüyor bizi. Bu hikaye iyi satar ve satışın devamını da getirir.
-Çünkü Türkiye’ye yatırım yapanlar hem faiz geliri hem de sermaye geliri elde edebilecekler.Yani çifte kazanç söz konusu.İşte pozitif ayrışmanın nedeni de.
BANKALARI DA CANLANDIRDI
-Yine büyümenin düşük kalacağı bir yılda borsanın bankalar öncülüğünde alınmasının gerisinde yatan temel etken de, bu olsa gerek. Malum bankalar tuttukları tahvil portföyünün büyüklüğü oranında kar yazacaklar ve ayrıca faiz düşüşleri sürecinde de karlı çalışacaklar.