CHP'liler Silivri'de toplandı!
CHP'li milletvekilleri bugün görülen İkinci Ergenekon duruşması için Silivri'de...
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, gazeteciler Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay ile İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 21 sanık katıldı.
Tutuklu sanıklardan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, tutuksuz sanıklar Yalçın Küçük, Emin Şirin, emekli orgeneral Hurşit Tolon ile CHP'den milletvekili seçilen ve bu davanın tutuksuz sanığı Sinan Aygün de hazır bulundu.
Bu arada Oktay Ekşi, Süheyl Batum, İsa Gök, Muharrem İnce, Emine Ülker Tarhan ve Nur Serter'in de aralarında bulunduğu 43 CHP milletvekili duruşmayı izlemek üzere duruşma salonuna geldi.
Duruşmaya katılan milletvekilleri, mahkemece sanık avukatlarının oturduğu bir bölüme alındı. CHP'den milletvekili olan ve bu davanın tutuksuz sanığı Sinan Aygün ise tutuksuz sanıkların bulunduğu bölüme oturdu.
Bugün doğum günü olan tutuklu sanık Mustafa Balbay'a, duruşmaya girdiği sırada salondaki izleyiciler alkışlayarak ''İyi ki doğdun Balbay'' şeklinde seslendiler. Bu arada duruşmayı izlemeye gelen Cumhuriyet Gazetesi çalışanları da Balbay'a, tükenmez kalem ve ajanda hediye ettiler.
Duruşmada söz isteyen sanık Mustafa Balbay'a, Mahkeme Başkanı Hüseyin Özese, ''talep almıyorum'' diyerek söz vermedi.
Duruşma, tutuklu sanık Mehmet Koral'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor.
"MAHKEME BAŞKANININ SÜRÜLDÜĞÜ BİR SÜREÇTEYİZ"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, duruşma salonuna girmeden önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. Batum, daha önce duruşmaya diğer milletvekilleriyle ayrı ayrı, şimdi hep beraber desteklemeye geldiklerini belirterek, ''İşlerin nasıl yürüdüğünü göreceğiz. Türkiye'de hep beraber bir şeyi izliyoruz. Hakimlere dokunulamaz derken mahkemenin başkanının sürüldüğü bir süreçte yaşıyoruz. Gizli tanıkların ifade değiştirdiği ve bunların basında yer almadığı bir süreç yaşıyoruz. Şimdi milletvekilleri olarak neyi göreceğiz onu merak ediyoruz. Arkadaşlarımıza ve bütün burada yargılananlara da destek olmak için geldik.''
Bir gazetecinin ''Birinci 'Ergenekon'da yatanların kendilerine destek olunmadığını söylediler. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?'' sorusuna Batum şöyle cevap verdi:
''Siyasi olduğunu düşündüğümüz bütün davalara aynı şekilde destek veriyoruz. Bugüne kadar ben de milletvekili olmadan ikinci 'Ergenekon'un birçok şeyine geldim. Mahmut Tanal da diğer arkadaşlarımız da geldi. Bir süreç yaşıyoruz ve bu herkesin gözü önünde oluyor. Yargıçlara, savcılara dokunulamaz derken buranın yargıcı sürüldü. Bedirhan Şiral mahkemede ne yapıyor? Herkesin gözü önünde polisler verdi bunu diyor ama sizin genel yayın yönetmenleriniz bunu yazmaya korkuyor. Böyle bir süreçte biz milletvekilleri olarak neyin olup bittiğini hep birlikte göreceğiz. Her yargılanana mutlaka destek vereceğiz diye bir çaba içerisinde değiliz. Türkiye'de kim yargılanıyorsa hepsinin davasına gidecek değiliz. Siyasal olarak algıladığımız ve çok açık söylüyorum AKP'nin hatta Recep Tayyip Erdoğan'ın faşizmini yerleştirmek amacına yönelik bütün davalara destek veriyoruz. Bütün davalarda ne olup bittiğini gözlemliyoruz. Faşizmi bir ülkeye getirmek o kadar kolay değil. 3-5 siyasetçi diktatörlük özlemi altında oldukları zaman bunları yargı aracılığıyla yerleştirmek kolay değil. Milletvekili olarak bunu gözlemlemek istiyoruz.''
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da ''Deniz Feneri''ne ilişkin soruşturmanın savcılarının görevden alındığını ve dosyalarına el konulduğunu ileri sürerek, ''Siz Başbakan'a sorun bakayım 'Bu davanın savcısı Deniz Feneri'nin savcısı da olacak mı?' Burada gösterilen hassasiyeti Deniz Feneri'nde de bekliyoruz'' dedi.
"BURASI BİR ÇADIR TİYATROSU OLMUŞ"
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, İkinci ''Ergenekon'' davasına ilişkin olarak ''Burası mahkeme değil, bir çadır tiyatrosu olmuş. Burada bir gösteri sergileniyor'' dedi.
İkinci ''Ergenekon'' davasını izlemek için Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne gelen CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, bazı medya kuruluşlarının Meclisi protesto ettikleri, boykot ettikleri yönünde haberler yayımladığını belirterek, şunları söyledi:
''Biz Büyük Millet Meclisini boykot etmedik, protesto etmedik, toplumsal bir duyarlılık oluşturduk. İki milletvekili arkadaşımız, savcıdan halkın deyişiyle 'temiz kağıdını' aldı. CHP onları milletvekili adayı yaptı, YSK onayladı. Bu arkadaşlarımız halkın karşısına çıkıp sandığa girdi ve sandıktan çıkıp milletvekili oldular ama bugün hala cezaevindeler. 45 arkadaşımızla birlikte arkadaşlarımıza destek olmaya, onlara moral vermeye ve İzmir Milletvekilimiz Mustafa Balbay'ın 51. yaş günü kutlamaya geldik.''
Yerleşkeye gelen milletvekillerinin gruplar halinde, bazılarının duruşmayı izleyeceğini, bazılarının da gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'i ziyaret edeceğini belirten İnce, şöyle konuştu:
''Biz de Grup Başkanvekilimiz Tarhan ve 2 milletvekili arkadaşımızla Haberal'ı ziyaret edeceğiz. Herkesin gördüğü şu, bu ülke artık hukuk devleti olmanın çok ötesinde, bu ülke artık bir diktatörlüğe doğru gidiyor. Tek adamlığa gidiyor. Türkiye bir faşizme doğru gidiyor. AKP'nin medyası, sermayesi, üniversitesi, sivil toplumu, YÖK'ü, Çankaya'sı oldu ve AKP'nin yargısı da oldu. Bizi eleştirenlere, bize 'zaman zaman yanlış yapıyorsunuz' diyenlere söyleyeceğimiz şu dur; 'Bir gün sıra size de gelebilir ama gün iş işten geçmişte olabilir.' Türkiye'nin içinde bulunduğu durum bu.''
İnce, Türkiye'de bir tek direnç noktası kaldığını onun da Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu ve direnmeye devam edeceğini söyledi.
Muharrem İnce, ''Ben hukuk tahsili yapmadım ama bugün mahkeme salonunda gördüğüm şudur. Nasıl bir karga ve bülbül sesini ayırt etmek için müzisyen olmaya gerek yoksa, bugün mahkeme salonunda bir takım fikirler ortaya sunmak için de hukukçu olmaya gerek yok. Burası mahkeme değil, bir çadır tiyatrosu olmuş. Burada bir gösteri sergileniyor. Buradaki bir oyun'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan da, ''Bugün burada şunu gördük. Normalleşmenin sadece koltuk fotoğrafının değişmesinden ibaret olduğunu düşünenlere aslında şu mesajı da vermeye geldik. Bir koltuktan bir yargılama nasıl yapılır. Bunu izledik ve halkın kefil olduğu, kefalet verdiği, kaçmayacaklarına, kanıt karartmayacaklarına ilişkin halkın kefalet verdiği kişilerin nasıl yargılandığını görmeye geldik ve cezaevlerinde, infaz kurumlarında nasıl yargılama yapılırmış bunun utancını hep birlikte yaşadık. Yeni cezaevleri inşa etmenin ne anlama geldiğini çözmeye çalıştık, bu yargılamayı izlerken. O yüzden bugün hissettiğimiz şey, bizim arkadaşlarımıza sonsuz desteğimiz sunmak olacaktır. Sabırlı güçlü olmalarını diliyorum. Çünkü biz güçlüyüz'' diye konuştu.
"SİLİVRİ'DE HUKUK YOK"
CHP'nin yemin etmeyen tek milletvekili İsa Gök, duruşma salonundan çıkarak gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Gök, ''Ergenekon'' davasının hukuksuz olduğunu ileri sürerek, ''Bugün kalabalık milletvekili grubuyla geldik buraya. Silivri'de hukukun olmadığını, milletvekili arkadaşlarımız yönünden kesinlikle hukuk dışı uygulamalar olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Çünkü orada milletin seçtiği vekiller uluslararası anlaşmalara ve anayasaya rağmen bir inat ürünü olarak cezaevinde zorla tutuluyor. Bunun hukukta karşılığı insanların milletvekilliği yapmasının engellenmesidir, başka hiçbir şey değildir'' diye konuştu.
Millet iradesi, uluslararası sözleşmeler ve bütün kanunların üzerinde bir hukuksuzluk sergilendiğini iddia eden Gök, ''Böylesi hukuksuzluk tarihimizde vardır. Darbe dönemlerine mahsustur. Şu anda süregelen daim bir darbe dönemi oluşturuluyor ve onun hukuku insanların milletvekilliği hakkını adeta gasbediyor. Bu insanların milletvekilliği engelleniyor, bu kabul edilemez. İzmir milletvekilimiz sayın Mustafa Balbay ile salonda görüştüm. Sayın Haberal'la da ne yazık ki koğuşunda görüşmeye gidiyorum şimdi'' dedi.
Gök, bir gazetecinin ''Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal milletvekili seçildikten sonraki ilk ziyaret ettiğiniz Mustafa Balbay görüşmede neler söyledi?'' sorusuna şöyle cevap verdi:
''Sayın Balbay bu konuda son derece olumlu, vekil olmanın sorumluluklarını yerine getirmek istiyor. Sayın Haberal da hakeza bu şekilde, tüm sağlık sorunlarına ve özgürlüklerin kısıtlanmasına rağmen... 'Bizler on binlerce insanın oy verdiği milletvekilleriyiz' diyorlar. 'Bunun gereği olarak da mecliste çalışmak istiyoruz' diyorlar. İşte bu iradeyi engelleyen hukuki kılıf altında siyasi bir görüş var. Siyasi görüşlere hukuki kılıf verilemez. Bu hukuki kılıf kalkacak. Adalet yerini bulacak. Bu arkadaşlarımız mecliste genel kurulda çalışacaklar. Bunun başka bir yöntemi yok çünkü mevzuat, anayasa, uluslararası anlaşmalar, uluslararası sözleşmeler bunu emrediyor.''
BUGÜN SERBEST Mİ KALACAKLAR?
Vatan gazetesi yazarlarından Can Ataklı'nın iddiasına göre "Bugün tutuklu CHP'li vekiller serbest bırakılacak"... Bunun için CHP ve AK Parti anlaştı. Senaryo da hazır:
Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal bugün "tutuksuz yargılanmak üzere bir başvuruda bulunacaklar"... Mahkeme de "milli iradeye saygı" deyip onları serbest bırakacak.
Peki ya bırakılmazlarsa? Can Ataklı diyor ki: "İşte o zaman CHP tükürdüğünü gerçekten yalamış olacak" ...
Can Ataklı'nın çarpıcı iddiaları şöyle:
SÖYLENMEYEN GERÇEK
Kamuoyunda “CHP tükürdüğünü yaladı” olarak algılanan eylemin bitmesi aslında AKP’nin “tutuklular serbest bırakılacak” sözüne dayanıyordu. Yaşanan şuydu; iktidar ilk aşamada tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemedi. Ancak bunun daha fazla sürmesi de olmazdı, mutabakat adı altında mahkemeye “bırakın” talimatı gönderildi. Olayın özü budur.
VEKİLLERİ BIRAKMA SENARYOSU
Mahkeme AKP-CHP mutabakatını alır almaz tutukluları serbest bırakamazdı. Bunun da elbette bir prosedürü var. İlk duruşmada tutuklu sanıklar itiraz edecekler, mahkeme de “milli iradeye saygı” diyerek bu kez itirazları kabul edecek ve sanıkları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakacak. El altından CHP’ye söylenen buydu. Yemin boykotunun uzaması CHP’nin de işine gelmezdi. Amaca ulaşıldığı düşünülerek mutabakat imzalandı.
BIRAKILMAZLAR CHP "YALAR"
Ya Erdoğan verdiği sözü tutmazsa ve mahkeme iki tutuklu milletvekilini serbest bırakmazsa ne olacak? İşte CHP’nin en büyük sıkıntısı bu. Çünkü bu durumda CHP yönetimi “yemin boykotunu” da “mutabakatı” da anlatamayacak ve gerçek anlamda “tükürdüğünü yalamış” olduğunu kanıtlayacaktır. Eğer iki milletvekilinin tutukluluk hali sürerse CHP tüm inandırıcılığını ve güvenirliliği de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
Bu durumu bilen CHP, bugün Silivri’de çok büyük bir gövde gösterisine hazırlanıyor. Birçok milletvekili, partili ve CHP’li vatandaş bugün Silivri’de toplanıyor.