Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Hakan bey'i harcamayız"

        YİĞİT BULUT/TUNUS

        ARAP Baharı turu kapsamında Mısır, Tunus ve Libya turunu sürdüren Başbakan Erdoğan, Oslo’daki MİT-PKK görüşmelerinin kayda alınıp basına sızdırılması için ilk kez konuştu ve “Malum çevrelerin geçmişte de Hakan Bey’i (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) hedef aldığı biliniyor. Sızma nasıl olmuş onu araştırıyoruz. Ama hatası da olsa Hakan Bey’i böyle nedenlerle harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz” dedi. Erdoğan, bir önceki ve şimdiki MİT müsteşarlarının İmralı’da Öcalan’la görüştüklerini de açıkladı ve “Bu devlet adına yapılıyor, siyasete malzeme yapılmasına sıcak bakmıyoruz” dedi. İşte Erdoğan’a sorulan sorular ve cevapları:

        * MİT ile PKK arasındaki görüşme bandı olduğu ileri sürülen bir kayıt dün internete düştü. MİT “Sızmanın kaynağını inceleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Size ulaşan bir bilgi var mı?

        - Kimin yaptığına dair bir bilgim var diyemem. Hakan Bey’e (Fidan) “Tunus ve Libya bölümlerine katılma, sen Ankara’ya dön” dedim. İncelemeleri yapması için.

        * Hakan Fidan göreve geldiği günden itibaren bir ülkenin hedefinde. Aynı ülke sizin Mısır ziyaretinizden rahatsız. Arada bir ilişki görüyor musunuz?

        - Malum çevrelerin geçmişte de Hakan Bey’i hedef aldığı biliniyor. Sızma nasıl olmuş onu araştırıyoruz. Ama hatası da olsa Hakan Bey’i böyle nedenlerle harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz. Bu sızdıranların içlerindeki art niyeti ortaya koydu. Bu kimseye bir şey kazandırmaz.

        * Sızma olayının siyasete malzeme yapılmasına ne diyorsunuz?

        - Siyasete malzeme yapılmasına sıcak bakmıyoruz. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin açıklamaları nedeniyle telaş içinde değilim. Emre Bey’i de Hakan Bey’i de gönül rahatlığı içerisinde İmralı’ya gönderdik. Bunlar hükümet tanımı ile devlet tanımını ayırt edemiyorlar. Biz ne dedik: “Hükümet olarak İmralı ile görüşmeyiz. Ama devlet üzerine düşeni yapar.” Şimdi ben bunlarla terörle mücadelede nasıl işbirliği yapayım, siz söyleyin.

        * Bu sızma olayı süreci etkiler mi?

        Hayır, etkilemez. Devlet üzerine düşeni yapmaya devam eder. Süreç etkilenmez. İstedikleri kadar tehdit mekanizmaları oluştursunlar. Devlet karar verdiğini uygular. Bölücü terör örgütü ve siyasi uzantıları geçmişte olduğu gibi bizden iyi niyet ve anlayış beklemesinler.

        * Yani Habur anlayışı bitti mi?

        Evet, bitti. Bu tarz anlayış beklememek lazım artık.

        * İçişleri Bakanımız da açıkladı. Bir kara harekâtı söz konusu mu?

        - İçişleri Bakanımızın bir sürçülisanı oldu. Bugün kendisiyle konuştum, düzeltti. Böyle şeyler söylenmez zaten, yapılır. Genelkurmay Başkanım, kuvvet komutanlarıyla birlikte bölgede incelemelerini tamamladı. İçişleri ve Orman bakanları da yatırımları inceliyor. Malum yatırımlara bir tehdit söz konusu. (PKK’nın bir müteahhide yolladığı “HPG” damgalı bir tehdit mektubunu okudu.) Şehirde ve kırsalda gereken her tedbiri alıyoruz. PKK, Kandil dışında da ağır zayiat veriyor. Bu süreçte medyaya da terör örgütünün propagandası niteliğindeki hususları ademe mahkûm etmek düşüyor.

        * İran’la bir gerginlik söz konusu mu?

        - İran’la bir gerginlik var diyemem. Ama Suriye konusunda kendilerine, “Sizden aldıkları cesaretle Esad yönetimi şımarıyor” uyarısını yaptık. Ahmedinejad’la telefonla bu hususu görüştük. Sonra özel temsilcisini gönderdi. Onunla da konuştuk. Tavırlarında değişiklik oldu. Yakında Hakan Bey’i göndereceğim. BM toplantısında da muhtemelen kendisiyle görüşeceğim. Daha sonra benim de gitme durumum olabilir.

        * PKK’ya karşı bir işbirliği nasıl gidiyor?

        - İyi gidiyor. Kandil’de müşterek bir çalışma yapabiliriz.

        Laiklik tartışmasında çeviri hatası var

        * Mısır nasıl bir sisteme gidiyor? Parlamenter mi, başkanlık sistemi mi?

        - Mısır’da ilk demokrasi sınavı kasımdaki parlamento seçimleri olacak. Bu sınavı başarıyla geçerlerse ya yeni bir anayasa ya da kısmi bir anayasa yaparak, cumhurbaşkanı ya da başkanlık seçimine gidebilirler. Ama kasımda dört ayrı sandık konuluyor seçmenin önüne. Bir güne sığdıramamaktan korkuyorlar. Bir de teşkilatlanma şartı yok. Başbakana göre beş bin üye yazan 50’den fazla parti seçime girecek. Önemli olan seçimi yapmak. Bu Tahrir Meydanı’nın gücünü gösterir. Aksi halde Tahrir Meydanı‘nın farklı tepkileri olabilir.

        * Müslüman Kardeşler’in “Laiklikten korkmayın” açıklamanıza tepki gösterdiği söyleniyor, ne dersiniz?

        - Bir çeviri hatasıyla, benim sözlerim yanlış anlamaya yol açtı. Çünkü Arapça’da “dinsizlik” anlamına gelen bir kelime var. Laiklik terimi olarak o seçilince tepki oldu. Halbuki, laiklik din düşmanlığı demek değildir. Devlet bütün inançlara eşit mesafededir. Onların inançlarının da garantörüdür. “Laiklikten korkmayın” derken de bunu kastediyoruz. Ama açıklamayı yapan kişi yeni bir açıklamayla düzeltmeye gidecek. Açıklamayı yapan Müslüman Kardeşler’in başkan adayı değil. Bu da yanlış. Müslüman Kardeşler’in başkan adayı yok. Bu zat, Müslüman Kardeşler’den ayrılan bir kişi. Zaten Müslüman Kardeşler’in bir sorunu olsaydı, bizimle görüşmelerinde açıkça söylerlerdi. İma bile olmadı. ‘Gemilerimiz Akdeniz’de olacak’

        Başbakan Erdoğan’ın ‘laiklik’ vurgusu geziye yeni bir boyut katıyor!

        GİTTİĞİMİZ her ülkede inanın artık kapalı konuşulmuyor. Bakanların hatta Başbakan’ın olduğu sohbet ortamlarında, o ülkenin önde gelenleri, siyasetçileri ve özellikle akademisyenleri rahatlıkla şu cümleyi dillendiriyorlar: Türkiye İslam coğrafyasının artık tek ve gür sesi, lideri. Osmanlı sanki eski sınırlarına kavuşuyor. Türkiye sayesinde yaşadığımızı anladık, onurumuzu ortaya koyma şansımız oldu. Türkiye’ye ve attığı adımlara minnettarız... Bu konular konuşulurken, bir dostumuza bir istihbarat geliyor, İsrail kabinesindeki Türkiye konulu toplantıda şu cümle kullanılıyor: “...Türklerin bu kadar kararlı ve çabuk hareket edeceğini asla beklemezdik”... Bütün bunlar olurken bir haber daha alıyoruz: Başbakan ve beraberindekilerin yani bizlerin Libya’da iki değil üç yere inmesi planlanıyor... İnilecek son durak çok tehlikeli ama önemli değil, “Sarkozy de görsün bakalım nasıl Libya gezilirmiş” havası her şeyi siliyor...

        Sevgili dostlar, bir şeyler oluyor hem de çok önemli şeyler oluyor! Sokakta nöbet tutan askerinden içeride görüşmeye giren bakanlarına kadar, bu coğrafyanın insanları bunu kalpten, akıldan hissediyor ama henüz tam olarak da adını koyamıyorlar... Tunus, Mısır sokakları Türkiye gibi. Geçtiğimiz her yerde gençler sokakta ellerinde Türk bayrakları söyledikleri de çok açık: Liderimiz Türkiye... Bütün bunları düşünürken Tunus sokaklarında yanıma bir üniversite öğretim görevlisi geliyor, bana dediği şu: SİZİN YÜZÜNÜZDEN! Şaşırıyorum, Fransızca “neden” diyorum, cevabı bizi birlikte geriye götürüyor; zamanında Cezayir’e daha çok toprak verdiniz, Tunus küçük, Cezayir büyük! “Şimdi aynı hatayı yapmayacağız merak etme diyorum” gülerek, o da gülümsüyor ve “umarım” diyerek veda ediyor... Bir de not düşmem gerekli: Türkiye’ye her anlamda en yakın Tunus. Fransız işgaline rağmen özünü koruyan, şehirleşmede Türkiye olma yolunda ilerleyen ve teknolojik olarak da entegrasyonun sağlanabileceği en kolay ülke. Bayrağını da unutmamak lazım, bizimkine en yakın bayrak...

        Sevgili dostlar, bu noktada başlığa dönmek istiyorum. Yukarıdaki gelişmeleri okuyup “Türkiye nereye gidiyor” diyenlere özellikle seslenmek istiyorum: Türkiye’nin daha doğrusu Başbakan Erdoğan‘ın yaptığı her konuşmada yaptığı en önemli vurgu LAİKLİK! Mısır ve Tunus’ta yaptığı konuşmalar sonrası meslektaşlarımız bize soruyorlar: Ne demek istedi? Söylediği çok açık: Hangi dinden olursa olsun, bir kişi devlet yönetimindeyken bütün dinlere eşit mesafede - en önemlisi devleti de eşit mesafede tutarak, o devleti yönetebilir. Devletin özünde herkese eşitlik esastır ve bu yönetim biçimi dine karşı olmak değil tam tersi bütün dinlerin aynı çatı altında yaşanabilmesini esas kılmaktır. Laiklik en önemli zenginliklerimizden biridir...

        Sonuç: Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti “Arap Baharı”nı yaşayıp kozalarını yeni terk etmeye hazırlanan kardeşlerine sistemini anlatmak ve beraber bir gelecek sorgulamak için en üst düzeyde bu coğrafyada temsil ediliyor... Türkiye kamuoyu “Türkiye İslam devleti mi oluyor” gibi kısır, geri kalmış bir dinamik içine düşmeden “olanı çok iyi sorgulamalı” ve anlayarak hazmetmeye, gerekli katkıyı yapmaya çalışmalı... Türkiye gerçekten BÜYÜK YOLDA ve bu yolun nasıl bir geleceğe dönüşeceğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz...

        Not 1: Mısırlı ve Tunuslu gazetecilerin en çok sorduğu ve en çok etkilendikleri başlık: Türk savaş gemilerinin Gazze’de nereye kadar gideceği? Başbakan Erdoğan‘ın da cevabı çok açık: Nereye kadar gerekiyorsa oraya kadar gideriz, Akdeniz’de artık çok sık Türk savaş gemilerini göreceksiniz...

        Not 2: Erdoğan’ın uçakta yaptığı açıklamaları da yanda sizlere ayrıca aktarıyorum. MİT Müsteşarı Fidan ve PKK’ya İran’la ortak operasyon vurguları ve verdiği detaylar bence dikkatli takip edilmeli...

        GAZETE HABERTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ