Hindistan'ın kabusu olan kara mantar Türkiye için risk oluşturur mu?
İlk kez Hindistan'da görülen kara mantar (mukormikozis) enfeksiyonu, Rusya'da da tespit edildi. Oldukça ölümcül olan kara mantar enfeksiyonu, genellikle gözlere ve beyne yayılmadan önce burunda başlıyor. Yerleştikten sonra hem yumuşak dokuyu eritiyor hem hızlıca kemik tutulumu yapıyor. Bu da beraberinde ölümü getiriyor. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedavisi gören diyabet hastaları en riskli grubu oluşturuyor. Prof. Dr. Alper Şener, diyabete eğilim oluşan ve kortikosteroidin yoğun kullanıldığı hastalarda mukormikozis görülebileceğini vurgulayarak, "Ancak her Covid hastasında, yoğun bakıma yatan ve steroid verilen her hastada görülecek diye bir şey yok" dedi. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi...
İlk kez Hindistan'da görülen nadir ve ölümcül olan kara mantar enfeksiyonu, Rusya'da da tespit edildi. Rusya, mevcut ve eski koronavirüs hastalarını etkileyen kara mantar vakalarını onayladı.
YENİ KÂBUS: KARA MANTAR!
Geçtiğimiz hafta, Hindistan'da görülen kara mantar enfeksiyonuna bağlı olarak hastaların görme yetilerini kaybettiği ve gözlerinin cerrahi yöntemle alındığı haberleri, dikkatleri yeni kabus olan kara mantara çevirdi. Son olarak Rusya'da görülen kara mantar, Türkiye için bir tehdit mi? İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, merak edilen bu sorunun yanıtını Habertürk'e değerlendirdi.
KARA MANTAR GÖZE VE BEYNE YAYILIYOR
The Moscow Times'ın Kremlin yanlısı Izvestia gazetesine dayandırdığı habere göre, Hintli doktorların koyu pigmentasyonu nedeniyle "kara mantar" olarak adlandırdıkları mukormikozis insandan insana yayılmıyor ve Rusya için kitlesel bir salgın riski taşımıyor. Yüzde 50 ölüm oranına sahip kara mantar enfeksiyonu, genellikle gözlere ve beyne yayılmadan önce burunda başlıyor.
Klinik mikoloji (mantar bilimi) uzmanı Nikolai Klimko, kara mantar olarak bilinen mukormikozun, genellikle bağışıklık sistemleri diğer enfeksiyonlar nedeniyle zayıflamış hastalarda daha yaygın görüldüğünü söyledi.
Uzmanlar tarafından, mantar enfeksiyonuna yakalanmaya daha duyarlı olan Covid-19 hastalarının, kontrolsüz diyabeti olanlar, virüs tedavisi sırasında steroid kullananlar ve hastanede yoğun bakım ünitelerinde uzun süre kalanlar olduğu vurgulandı. Kara mantar tedavisinin tüm ölü ve enfekte dokuların cerrahi olarak çıkarılması ve bir dizi antifungal tedavi uygulanmasını içerdiği dile getirildi.
TÜRKİYE'DE KARA MANTAR DİYABET HASTALARINDA YOĞUN GÖRÜLÜYOR
Kara mantarın Türkiye için risk teşkil edip etmediğini sorduğumuz Prof. Dr. Alper Şener, "Mukormikozis endemik olarak Hindistan'da yaygın görülüyor. Hindistan, bu enfeksiyonun sık görüldüğü ülkelerden birisi. Mukormikozis fırsatçı mantarlar içerisinde sık görülen enfeksiyon etkenlerinden bir tanesidir. Biz kara mantarı Türkiye'de diyabet (şeker hastalığı) hastalarında çok yoğun görüyoruz. Kara mantar, baş boyun bölgesini tutup hızla, kemik ve yumuşak doku dahil olmak üzere yıkıma sebep olur ve ölüm oranı çok yüksektir. Bu nednle çok hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerekir" dedi.
"YOĞUN BAKIMDA STEROİDİN YAYGIN KULLANILDIĞI HASTALARDA KARA MANTAR GÖRÜLEBİLİR"
Prof. Dr. Şener, "Bizim bu hastalıkla ilgili Covid-19 özelinde en büyük çekincemiz şu; özellikle yoğun bakımda yatan hastalarda yaygın bir şekilde steroid kullanıyoruz. Steroidin yaygın kullanıldığı hastalarda kan şekeri regülasyonu bozuluyor ve diyabete eğilim oluşuyor. Diyabete eğilim oluşan ve kortikosteroidin yoğun kullanıldığı hastalarda da fırsatçı mantar enfeksiyonları görülebiliyor, mukormikozis de bunlardan bir tanesidir ancak her Covid hastasında, yoğun bakıma yatan ve steroid verilen her hastada görülecek diye bir şey yok. Bu açıdan yoğun bakımdaki hastalara çok dikkat ediyoruz" şeklinde konuştu.
Yoğun bakımdaki hastalarda gereksiz antibiyotik kullanımına bağlı olarak sadece kara mantarın değil; diğer fırsatçı mantarların da sık görülebileceğini dile getiren Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizde diğer mantarları kara mantara göre daha fazla görüyoruz. Bu açıdan mantar enfeksiyonlarında dikkatli ve temkinli olmamızda yarar var" dedi.
MANTAR YUMUŞAK DOKUYU ERİTİYOR
Kara mantarın et yiyen bakterilere benzetilebileceğini vurgulan Prof. Dr. Şener, "Bu mantar genelde baş ve boyun bölgesini tutar. Burun tabanını tutuyor, ağız içinde nadiren görülüyor. Yerleştikten sonra hem yumuşak dokuyu eritiyor, parçalıyor hem hızlıca kemik tutulumu yapıyor. Kemik tutulumu olunca ölüm meydana geliyor. Kemik tutulumu olmadan önce yaygın temizleme yapmak gereklidir. Yaygın temizleme yaparken bazen sağlam dokuyu da çıkarmak gerekiyor. Bu bazen burun bazen ağız tabanı bazen de göz bölgesi oluyor. Enfeksiyon eğer göz bölgesini tutarsa hızlıca beyne yayılıyor ve beyne yayılınca ölüm meydana geliyor. Kişiyi ölümden kurtarmak için göz çukuru ya da ağız tavanında yaygın temizleme yapmak gerekiyor" diye konuştu.
İYİLEŞMEYEN YARAYA DİKKAT!
Prof. Dr. Şener, kara mantarın yaygın belirtisinin dokuda iyileşmeyen yara ya da kabuklanma olduğunu aktararak şunları söyledi: "Takip eden haftalar içerisinde yara hızlıca derinleşiyorsa bu bizim için en erken bulgudur. Bu yaraları genelde baş ve boyun bölgesinde görürüz. Özellikle burun bölgesi çok riskli. Burun tabanından sinüslere, oradan da göze, göz çukuruna, göz tabanına ve beraberinde santral sinir sistemine yayılarak hızlıca ölüme neden olur. Kısaca iyileşmeyen, kabuk tutmuş ve doku derinliği artmış olan yaralar bizim için çok önemli" dedi.
"TEDAVİSİ OLDUKÇA ZOR"
Kara mantardan korunmak için öncelikle erken tanı almak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şener, "Tedaviyi yönlendiren şey erken tanı. Uyguladığımız antifungal tedavi oldukça maliyetli bir tedavi. Ayrıca bu tedavi yeterli olmuyor ve aktif cerrahi temizleme gerekiyor. Cerrahi temizleme bazen bir defada yeterli olmuyor ve mükerrer ameliyatlar gerektiriyor. Her ameliyat da bir risk oluşturuyor. Genelde cerrahlar olabildiğince geniş temizleme yapmak istiyor. Dolayısıyla açık bir kemik dokuda da iyileşme gecikiyor ve bu defa diğer fırsatçı bakteriyal enfeksiyonlar ortaya çıkıyor. Bunun için de tedavisi oldukça zor, kompleks ve uzun dönem devam eden bir süreci kapsıyor. Özellikle de Hindistan gibi tedavi imkanlarının kısıtlı olduğu bir bölgede mantar enfeksiyonları söz konusuysa ölüme ve hasara neden olan komplikasyonlar çok sık karşımıza çıkar" şeklinde konuştu.
"Vatandaşlarımız tedirgin olmasınlar" diyen Prof. Dr. Şener, sözlerine şöyle devam etti: "Yoğun bakımlarda steroidler yaygın kullandığımız ilaçlar ama bu ilaçlarla birlikte bu hastaları çok yakın takip ediyoruz. Özellikle mantar enfeksiyonları anlamında Türkiye'de çok ciddi bir deneyim var. Sadece diyabet hastalarında değil organ nakli hastaları da dahil olmak üzere (bunlarda da mantar enfeksiyonları sık görülüyor) enfeksiyon hastalıkları uzmanları bu alanda yeterince bilgi ve beceriye sahip."