İlkim Karaca: Cem Karaca'nın hayatı film olsun
Kalp yetmezliği sonucu 59 yaşında aramızdan ayrılan Anadolu Rock müziğinin efsane ismi Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca, Habertürk'ten Arif Hür'e özel açıklamalarda bulundu. Uluslararası Klarnet Festivali'nin her yıl gerçekleştirdiği etkinliklerden 'Ustaya Saygı Konseri' bu yıl 12 Eylül'de Cemal Reşit Rey'de Cem Karaca anısına düzenlenecek. Hem konseri hem bayramı hem de Cem Karaca'yı konuştuğumuz İlkim Karaca, "Bir daha dünyaya gelsem yine Cem Karaca ile evlenirdim" deyip ekledi: "Keşke Cem Karaca'nın hayatı film olsa ve Cem Karaca'yı Fırat Tanış oynasa"
RÖPORTAJ: Arif HÜR - hurarif@gmail.com
Uluslararası Klarnet Festivali'nde 'Ustaya Saygı Konseri' bu yıl Anadolu Rock müziğinin kurucusu Cem Karaca anısına düzenlenecek. Neler hissediyorsunuz?
Çok mutluyum. 12 Eylül’de İstanbul’da CRR’de müzikle barış yazacağız. Hatırlarsanız Serkan Çağrı yıllar evvel yine CRR'de Cem Karaca’ya saygı gecesi hazırlamıştı. Sözleri Konstantin Kavafis’e ait Cem Karaca bestesi olan “Bekle Beni” adlı şarkıyı yorumlamıştık birlikte. 12 Eylül akşamı yine CRR'de, bu kez bestesi Harut Pambukciyan’a sözleri Cem Karaca’ya ait olan “ Sevda Kuşun Kanadında” adlı şarkıyı yorumlayacağız. Cem Karaca şarkıları daima genç kalacak.
Festivali organize eden Serkan Çağrı'nın, “Bu yıl Cem Karaca'yı analım” önerisi sizi onore etmiş olsa gerek. Ünlü klarnet virtüözü ile yolunuz nasıl kesişmişti?
Cem Karaca'nın, 'çok yetenekli' diye bahsettiği sanatçı Serkan Çağrı ile ilk kez Kapadokya’da karşılaşmıştık. Birlikte sohbet etmişlerdi, Cem Karaca o akşam İngilizce bozlak söylemişti. Serkan Çağrı, Cem abisini dinlemişti. Serkan Çağrı’nın bilhassa vefasına çok teşekkür ederim, çok mütehassıs oldum. Cem Karaca’nın müziğini, barışsever bir vatansever olduğunu iyi anlamış bir genç sanatçıdır Serkan Çağrı.
Geceden elde edilecek olan gelir nereye bağışlanacak?
Bu konuyu hiç bilmiyorum, sormadım bile Serkan Çağrı’ya. Bence yine müziğe, sanata ve sanatçılara gider. Öyle olması gereklidir. Sanatçıların faturalarının bağışla ödendiğini hiç duymadım, görmedim. Sanatçılar daima emeklerinin karşılığını alırlar inşallah.
Usta sanatçılara yaşarken tam anlamıyla değer vermemek toplumumuzun en büyük sorunlarından biri olsa gerek. Yanılıyor muyum?
Dünyanın her ülkesinde böyle oluyor diye düşünüyorum. Resim, müzik, tiyatro, sinema, bale ve her sanat dalındaki sanatçılara; her toplumda, gereken önem ve değer verilemiyor diye düşünüyorum. Sanatçılar, zamanın önünde ve zamanın ötesinde de yaşarlar. Eserlerinden para kazandıkları da pek görülmemiştir. Leonardo da Vinci para kazanmış mıydı? Sadettin Kaynak para kazanmış mıydı? Zaten sanatçılar ve bilim insanları, para kazanmak amacıyla üretmezler. Kendilerine bahşedilen ilhamları yeryüzüne armağan ederler. Eserlerinden para kazananlar başkalarıdır, bu da hayatın garip çelişkilerindendir.
Eşinizi kaybetmenizin üstünden tam 14 yıl geçmiş...
Cem Karaca’mı 8 Şubat 2004’te kurban bayramında kaybetmiştim. 7 Şubat akşamı pişirdiğim kıymalı kapuska yemeğini ertesi gün yemek istiyordu, sabaha karşı vefat ettiği için yemek nasip olmadı Cem’e. O’nsuz çok bayramlar geldi geçti, bir yanım hep hüzün dolu, hele bu bayram, babam da vefat ettiği için, babamsız ilk bayramım. Yuvamın ve ailemin babası gittiği için, ülkemizin babası olan Cumhurbaşkanımızın ellerinden öperim, bayramımız mübarek olsun inşallah.
Cem Karaca hayattayken bayramlar nasıl geçerdi?
Her bayramın farklı bir hassasiyeti vardı bizim için. Cem Karaca klasik bir insandı, ben de öyleyim. Gelenek ve göreneklerine bağlıydı. Bayram sabahları beni uyandırırdı, bayramlaşırken elini öpüp alnıma koyardım. Kocama saygı dolu sevgimi, sadakatimi ve güvenimi, bana gösterdiği sadakate olan teşekkürümü de gösterme biçimiydi bu, bayramlaşmak helalleşmekti bizim için. Eğer İstanbul’daysak, kayınvalidem ile kayınpederimin mezarbaşı ziyaretlerini ederdik. Eğer İstanbul’da değilsek dualarımızı yollardık. Benim anne ve babamı ziyarete giderdik veya telefonda bayramlarını kutlardık.
Sizin için bayramlar neyi ifade ediyor?
Benim için “bayram”, çocukluğumun sevinci, heyecanı ve masumiyeti demektir. Ruhum hep çocuk kalsa da, yıllar büyütüyor insanı. Sevdiklerimi kaybettim, daha çok büyüdüm, hasret daha derinleşiyor. Yalnızlığa alışmak zor değil. Bayram, barış içinde paylaşmak ve helalleşmek olmalı.
Kadın başınıza İstanbul gibi bir şehirde yalnız başına ayakta kalmak çok zor. Siz yalnızlığın üstesinden nasıl geliyorsunuz?
Yalnız İstanbul’da değil, dünyanın her yerinde yaşamak zor. Ancak İstanbul dünyanın en güzel şehri bence. İstanbul’da doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım için kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Bu hayatta en büyük dayanağım kendim oldum. Çocukluğumdan beri kitap okumayı, yazı yazmayı, müziği, sanatı ve sporu sevdim. Hayat bana alın yazısına saygılı olmayı, kendime güvenmeyi ve kendimi eğitmeyi öğretti. İlk önce Özdemir Asaf’ın şiirinden öğrendim “Yalnızlık paylaşılmaz” diye. Mazhar Alanson’un şarkısından öğrendim “Yalnızlık ömür boyu” diye. Sanatçıların hayatları; bir ömre bir çok ömür sığdırmaları ilham verdi bana. Çalışkan olmak ve sevdiği mesleği yapmak ne kadar önemlidir; ben bunu çocukken anladım.
Bir daha dünyaya gelseniz yine Cem Karaca ile mi evlenirdiniz?
Şüphesiz! Evet.
Üstat zamanında, "Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar, hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar. Sende başını alıp gitme ne olur. Ne olur tut ellerimi" diyerek gerçek sevgiyi ve bağlılığı çok güzel özetlemişti. Günümüzde pek çok çiftin birbirlerine bu şekilde seslenmesini geçtim, ilişkilerin mesaj yoluyla bittiğine şahit oluyoruz. Öyle değil mi?
Cem Karaca aşık olduğu için evlenen bir erkekti. Ben nikah defterine imza atarken, ayağa kalkıp beni saygı dolu sevgiyle seyretmişti. Bu hareketi başka bir damatta görmedim henüz, sanırım bir “ ilk” ti. Ben de klasik ve romantik bir insanım. Aşkın kutsallığına inanıyorum.
Aşkın bir tanımı var mıdır?
Aşk, karşılıklı olarak birbirini gerçekten istemek ve emek vermektir bence. Cem bana aşkını, sevgisini, hem sözleriyle hem gözleriyle hem sesiyle hem yazdıklarıyla hem davranışlarıyla ifade ederdi. Birbirimiz için önemli ve değerliydik. Ama şu sıralar sosyal medyada adeta başkaları için yaşanan hayatlara rastlıyorum. Bu bana çok garip geliyor.
Cem Karaca, 'Kirlenmiş Çığlık' adlı şarkısında; "Sevinçlerimiz bile artık mekanik, sevgisiz, saygısız, otomatik” diyor. Rahmetli, insanların mekanikleşmesini yıllar önceden görmüş sanki?
Cem Karaca o eski yıllarda yazdığı şarkılarda bugünkü mekanikleşmeyi, otomatikleşmeyi, saygısızlığı, sevgisizliği anlatmış. Teknolojinin insanları yalnızlaştırdığını görüyorum fakat romantizmin modası geçmeyen bir gerçek olduğunu biliyorum. Daima romantikler olacaktır, mekanikleşen insanlar da olacaktır. Globalleşen dünyanın etkileri ve tepkileri olacak elbette. İnsan olmanın güzelliğini unutmamak için felsefe’yi unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Kitap okumak iyi gelecektir diye düşünüyorum. Kitaba dokunarak, sayfalarını çevirerek okumaktan bahsediyorum tabii. Bilgisayar ekranından okumayı kast etmiyorum.
Cem Karaca, şu dönem yaşıyor olsaydı hayata dair neler söylerdi?
Cem Karaca eserleriyle bugün de yaşıyor, yarın da yaşayacak. Şiirleriyle, şarkılarıyla ve sesiyle her daim ilham vermeye devam edecek. Yaşadığı yıllarda yazdığı şarkılarıyla bugünü ve yarını da söylemiş bence. Keşke çok uzun yaşasaydı, anne ve babası gibi. Oysa 59 yıllık bir ömür sürdü.
Cem Karaca, unvanlara ve şöhrete hiç önem vermezdi. Bu kişiliği onu her geçen yıl biraz daha özel kılıyor olsa gerek?
Cem Karaca’nın kartvizitinde “sanat yapar” yazardı. Hümanist ve barışsever bir insandı. Eserlerinde dünya halklarının dertlerini kederlerini görmek mümkün. Cem Karaca’nın ardından yine herkes kendi kültür birikimini, dünya görüşünü, kendi karakterini ve yeteneğini kendi müziğine yansıtıyor diye düşünüyorum.
Cem Karaca'nın bıraktığı bayrağı taşıyan bir sanatçı var mı sizce?
Cem Karaca diyordu ki” Ben müzikte bir tamirci çırağıyım, tahtım yok ki varisim olsun.” Müziğin ve sanatın bir işçilik olduğuna inanıyordu, ömür boyu süren bir işçilik... Cem Karaca’nın ilham aldığı sanatçılar vardı; İlham Gencer, Ruhi Su, John Lennon gibi. İlham verdiği birçok sanatçı var elbette, Kıraç, Teoman, Murat Göğebakan gibi.
Geçtiğimiz aylarda Cem Karaca için 'Merhaba Gençler' adında saygı albümü çıkarıldı. Teoman, Mehmet Erdem, Sıla ve Fırat Tanış gibi sanatçılar bir araya gelmişti. En çok hangi sanatçının yorumunu beğendiniz?
Bu saygı albümünü çok beğendim. Keşke Cem’in “Iskalanmış şarkılarım” dediği şarkılarını da söyledikleri bir albüm daha yapsalar. Albümde en çok Fırat Tanış’ın 'Sevda Kuşun Kanadında' yorumunu beğendim. Hatta şöyle düşündüm; keşke Cem Karaca’nın hayatı film olsa ve Cem Karaca’yı Fırat Tanış oynasa. Hem tiyatro sanatçısı, hem besteci, hem yorumcu oluşu çok önemli. Çok değerli ve güzel bir insan. Albümde herkesin özenle hazırlandığını hissettim, herkesin emeğine tekrar çok teşekkür ederim.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabahları erken kalkarım. Kitap yazıyorum, beste yapıyorum, yürüyüş yapıyorum. Boğaziçi Üniversitesi’nde görme engelliler için sesli kitap okuyorum, kendi konserlerimi veriyorum. Yurt içinde ve yurt dışında sevdiğim sanatçıların konserlerini izliyorum. Günlerim böyle geçiyor.
Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?
Emekliyim. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sonsuz teşekkür ederim; iki bayramdır, bayram öncesi, tüm emeklilere verilen para hediyesi için; kendi adıma ve emeklilere vekaleten teşekkürü bir borç bilirim. Herkesi sevgiyle saygıyla kucaklamak ne güzel. Bir aileye baba olmak ne kadar büyük bir sorumluluksa, bir ülkeye baba olmak ne kadar büyük bir yürektir, bunu düşünmek ve takdir etmek gerekir.
Usta sinema oyuncusu Hakan Balamir'den olan kızı Martı Balamir'in Londra'da yaşadığını belirten İlkim Karaca, “Kızımı özlüyorum. Hangimizin programı müsaitse birbirimizi ziyaret edip hasret gideriyoruz” diyor.