Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kanser tedavisinde dünyada olan bizde de var!

        Radyoterapi, kanser tedavisinde iyonizan ışınların kullanılması anlamına geliyor ve bu tedavinin olmazsa olmazları arasında kabul ediliyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre geçmişte ışınlamalar geniş ışınlama alanları ve radyoaktif kaynaklarla yapılırken artık radyoterapi tedavisinde yaygın olarak özel mekanizmalarla elde edilen X-ışınları kullanılıyor. Bu yeni yöntemler, hem sağlık çalışanlarının daha az radyasyona maruz kalmasına hem de hastaların daha az yan etki görüp daha etkin şekilde tedavi edilmelerine imkan sağlıyor. Üstelik devlete ait eğitim araştırma hastaneleri, hastalarına son teknoloji bu cihazlarla tedavi imkanı sağlama şansına sahip. Radyoterapi alanında dünyayla eşzamanlı alınan cihazların son sürümlerinin kullanıldığı hastane Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Peki bu cihazlar hasta ve hekimlere ne tür avantajlar getiriyor?

        EN BÜYÜK HEDEF SAĞLIKLI DOKULARIN KORUNMASI

        Radyoterapide ana hedefin tümörlü dokuların yok edilmesi sırasında sağlıklı dokuların maksimum korunması olduğu belirtiliyor. Gelişen teknolojiler, düzgün şekilli olmayan tümörlü dokuların da kısıtlı sınırlarla ışınlanmasına ve çevredeki normal dokuların korunmasına izin veriyor. Böylelikle hekimler hedefledikleri tümör dokusuna daha yüksek doz ışın verebilirken, hastalar açısından tedaviye bağlı yan etki ve yakınmalar da minimuma indirilmiş oluyor. Bunun sonucunda teknolojiyle birlikte tedavi süresi kısalıyor ve hastaların tedavi bitiminde günlük yaşamlarına hızla dönmeleri mümkün hale geliyor.

        KANSER TEDAVİSİ İÇİN DOĞU'DAN BATI'YA GÖÇE SON

        EN BÜYÜK EKSİK

        Bu noktada sadece, maliyeti yüksek ve kurulumu için geniş yüzey alanına ihtiyaç duyulan proton ve karbon iyon gibi partikül içerikli radyoterapi tedavi merkezlerinin eksik olduğu belirtiliyor. Uzm. Dr. Selnur Özkurt, ülkemizde bu merkezlerin henüz kurulmamış olduğunu, bu konuda çalışmaların devam ettiğini ve bir süre sonra bu tedavilerin Türkiye de de gerçekleşeceğine inandıklarını söylüyor.

        YÜZDE 100 DOĞRULUKTA IŞINLAMA

        Son teknoloji radyoterapi cihazlarının kendi içinde geliştirilmesi hem hastalara hem de doktorlara önemli avantajlar sunuyor. Uzm. Dr. Selnur Özkurt, “Hastanemizde kurulan radyoterapi cihazları son teknolojik özellikleri içerdiği için bize hem 3 boyutlu hem de 4 boyutlu tedavi şansı veriyor. Bu özellik sayesinde tümörlü alanları 3 boyutlu olarak işaretleyip organ hareketlerini (nefes alıp verme, yutkunma, bağırsakta gaz geçişleri, idrar torbasındaki doluluk miktarı gibi) takip ederek 4 boyutlu olarak işaretlediğimiz alanın yüzde 100’e varan oranda doğrulukla ışınlandığından emin oluyoruz” diyor ve devam ediyor; “Radyoterapi bölgesel bir tedavi yöntemidir. Çoğunlukla tedaviye cevabı ve yan etkiyi ışın alanı içerisinde görürüz. Radyoterapinin etkisi X-ışınlarıyla DNA’da hasar oluşturarak ortaya çıkar. Bu hasarı sağlıklı dokular tamir mekanizmalarıyla onarabilirken hastalıklı dokular onaramadığı için hücre yıkımı ortaya çıkar. Böylece tümörlü hücreler küçülür ve yok olur.”

        RADYOTERAPİ UYGULANAN KANSER TÜRLERİ

        Radyoterapi, kanserlerin yüzde 60-70’inde kullanılan bir tedavi yöntemi olarak görülüyor. Gerek hastaların ameliyat öncesinde ameliyatını kolaylaştırmak (akciğer, yemek borusu, yumuşak doku, rektum tümörlerinde) gerek ameliyat sonrası yinelemeyi önlemek (beyin, gırtlak, meme, akciğer, mide, rektum, rahim tümörlerinde) gerekse küratif adı verilen tek başına radyoterapi ±kemoterapi ile tümörlü dokuları yok etmek (nazofarenks, erken evre gırtlak, üst yemek borusu, akciğer, makat çıkışı/anal kanal, prostat, rahim ağzı kanserlerinde) amaçlarıyla uygulanıyor. Aynı hastalığın erken evresinde elde edilen başarı ile ileri evrelerinde elde edilen tedavi başarısı aynı olmadığı için neredeyse tüm kanser tanılarında evre 1-2’de radyoterapi ile bölgesel kontrol başarısı yüzde 90-95’ler düzeyinde oluyor.

        GEÇMİŞTE ETKİ EDİLEMEYEN KANSERLER

        Eski tedavi yöntemleriyle ışınlanması zor baş-boyun yerleşimli kanserlerde, akciğer kanserlerinin medikal nedenlerle ameliyat edilemeyen hasta gruplarında, meme kanserli hastalarda, yemek borusu kanserleri, kalın bağırsak-makata yakın yerleşimli tümörlerde, pankreas tümörlerinde, prostat ve idrar torbası kanserleri, rahim ağzı ve rahim kanserlerinde, çocukluk çağı tümörlerinde yeni radyoterapi teknolojilerinin avantajları kullanılarak ve son dönem etkinliği fazla kemoterapötikler gibi hedefe yönelik tedavilerle kanser hücrelerine karşı başarılı sonuçlar alınması mümkün hale geliyor.

        HASTANIN NEFES TAKİBİ YAPILIYOR

        Geçmişte tedavide kullanılan cihazların teknolojik kapasitesi nedeniyle daha geniş alanlar ışınlanıyor ve tümör hücrelerine etkili radyoterapi dozu verildiğinde çevre sağlıklı dokularda istenmeyen erken ve geç dönem yan etkiler oldukça fazla görülüyordu. Tümörde daha üstün başarılar elde etmek için verilen ışın dozunun artması gerekliliği tespit edilse de sağlıklı dokulardaki ciddi yan etkiler nedeniyle bu dozda tedavilerin tamamlanması hastalar açısından pek mümkün olmuyordu. Bu da uygulanan radyoterapi dozunun kısıtlı kalmasıyla sonuçlanıyordu. Günümüzde geliştirilen yöntemler, hastanın tedavi sırasındaki organ hareketlerini, nefes alıp vermesini takip edebilmekte ve cihazın ‘lif’ adı verilen tedavi alanı içindeki 0.3-0.5 mm yapısal farklılıkları dahi doğru olarak tedavisini sağlayan yaprakçıkları sayesinde, gereği kadar sağlıklı dokuyu dahil ederek hastalıklı dokuyu doğru ışınlama şansı veriyor. Böylece sadece tümörlü alan hedefleniyor ve radyoterapinin nerenin tedavi edildiği görülerek yapılması mümkün hale geliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ