Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Karatay’ın antidepresanlar hakkındaki iddiaları doğru mu?

        Prof. Dr. Canan Karatay’ın bir televizyon programında antidepresanların zararlı olduğuna dair sözleri uzman dernekler ve çok sayıda psikiyatri uzmanı tarafından eleştirildi ve dayandırdığı literatürün bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Konuyla ilgili bilgi veren Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kemal Arıkan, “Karatay’ın öne sürdüğü düşüncelere temel olan literatür, bilimsel yayın ve kitaplar tek taraflı ve denetimsizdir. Sıklıkla bu kitaplardan birinden söz etmesi ise dikkat çekicidir. Belirtildiğine göre kitabın yazarı uzun yıllar bir ilaç firmasında görev almış ve antidepresanlar ile bunları üreten firmalar aleyhinde birçok iddiada bulunmaktadır. Bu noktada insanın aklına ilk gelen şey; ‘Bu şirketler bu kadar kötüyse bu şahıs uzun yıllar neden orada çalışmış ve neden bu kadar geç uyanmıştır’ türü sorulardır. Bu soruların altında yatan varsayım, söz konusu şahsın günün birinde, firmayla çıkar çatışması yaşamış olma olasılığıdır” diyor.

        BU HABER 10-12 MİLYON KİŞİYİ ETKİLEYEBİLİR

        Arıkan, Karatay’ın toplum nezdindeki etki gücünün yüksek olduğunu gösteren bir ipucunun daha önce bizzat Karatay’ın kendisi tarafından verildiğine dikkat çekiyor. Hatırlanacağı gibi Karatay, tavuk dönerin zararlı olduğunu iddia ederek pazarı yüzde 30 aşağı düşürdüğünü söylemişti. Buradan yola çıkan Arıkan, antidepresanlar aleyhindeki söylemlerin, buna ihtiyacı olan hastaların ilaç kullanım oranlarında yüzde 30 azalma yaratmasınını ciddi bir halk sağlığı sorunu anlamına geleceğini belirtiyor ve “80 milyonluk Türkiye’nin yüzde 15’inde depresyon var. Bu 10-12 milyon kişinin bu görüşlerden etkilenebileceği anlamına gelir” diyor.

        TARİHTE ANTİDEPRESAN TEDAVİSİ

        Arıkan’a göre, antidepresanların keşfinden önce toplum, yaşanan sorunun Tanrı’nın bir cezası olduğuna inanırdı ve depresyon, hastaların acılar içinde kıvranmasına yol açardı. Bu insanlar toplum dışına itilmekte, çoğu intihar ederek ölmekteydi. Kullanılan tedavi yöntemleri ise akıl almaz nitelikteydi. Çarmıha germeler, döner sandalyelerde santrifüje olmalar, yüksek ateş, insülin-koma tedavisi vs. ile çok sayıda işkence niteliğinde yöntem ilk akla gelenlerdi. Bu konuda Türkiye’de iki dönem dikkat çekmekteydi. İlkinde Osmanlı’nın yükselme döneminin sonuna kadar geçen sürede hastalara büyük bir nezaketle yaklaşılır ve mümkün olduğu kadar hümanist bir duruş sergilenirdi. Daha sonra bu yaklaşım değişmiş ve hastalara üç öğün kırbaç vurulması tavsiye edilecek kadar ileri gidilmişti.

        REKLAM

        ANTİDEPRESANLAR NEYİ DEĞİŞTİRDİ?

        50’li yıllarda gelişmeler tempo kazanmış, sürece son noktayı, Prof. Dr. Mazhar Osman koymuştu. Antihipertansif bir ilaç kullananların yüzde 50’den fazlasında depresyon gözlemlenmesiyle olayın bir beyin hastalığı olduğu anlaşılmıştı. Antihipertansifin etki mekanizması incelendiğinde ilacın beyindeki monoaminleri (serotonin, dopamin, norepinefrin) boşalttığı saptanmış vedepresyona özgü, (Karatay’ın da belirttiği gibi) “monoamin hipotezi” gelişmişti. Bunun üzerine çalışmalar hızla ilerlemiş ve ilk keşfedilen antidepresan piyasaya sürülmüştü. Sonrasında 1987 yılına dek birçok ilaç üretilmiş ve çok etkili 3 depresyon ilacının kullanıma girmesiyle depresyon hastalarına minimum yüzde 70 şans doğmuştu. Böylece intihar riski, depresyondan dolayı iş gücü kaybı ihtimali ve çok daha önemlisi, hastalık nedeniyle son derece düşmüş olan yaşam kalitesinin düzelme şansı olmuştu.

        REKLAM

        BU İLAÇLARI PİYASADAN KALDIRALIM DEMEK DOĞRU DEĞİL

        Bu noktada her teknoloji gibi antidepresan teknolojisinin de kötüye kullanılabileceğini unutmamak gerekir. Kontrolsüz antidepresan kullanıldığı bir gerçektir. Buna karşın nasıl kalp ilaçlarının kontrolsüz kullanımı nedeniyle “Bu ilaçları piyasadan kaldıralım!” demek doğru değilse, aynı argüman antidepresanlar için de geçerli olmak zorundadır.

        KONUŞMANIN BÜTÜNÜ GERÇEĞİ GÖSTERMİYOR

        Prof. Dr. Kemal Arıkan, “ Sayın Karatay konuşmanın sadece bir yerinde doğru bir şey söylemiş ve bu ilaçların akut dönemde kullanımlarına değil yaşam boyu kullanımına karşı olduğunu belirtmiştir” diyor ve devam ediyor; “Ancak konuşma bir bütün olarak ele alındığında bu sözler ne yazık ki uçup gitmektedir. Antidepresanların ne zaman kesileceğinin somut kriterleri yoktur. Günümüzde hekimler hastalarını belli periyotlarla takip etmekte ve tedaviyi sürdürme veya sonlandırmaya klinik verilere göre karar vermektedir. Şu anda bizim tarafımızda başı çekilen (Fransa ve Almanya’da ki iki ekibin de içinde olduğu) bir araştırmada bu probleme çözüm arandığını, tedaviye son vermek için somut biyolojik kriterler araştırılıp önerildiğini belirtmek isterim. Tahminen önümüzdeki birkaç yıl içinde önerilerin bilimsel değeri olup olmadığı anlaşılacaktır” diyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ