Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Tolga Çevik: ‘İnsanlık gidiyor biraz insan olalım’

        Tolga Çevik, bir süre film çekmeme kararından vazgeçerek ‘Sen Benim Herşeyimsin’ filmi için kamera karşısına geçti. Tolga Örnek, ABD’ye yerleştikten sonra ünlü yapım şirketi Fox International ile iki filmlik sözleşme yaptıktan sonra Türkiye’ye gelerek yönetmenlik koltuğuna oturdu.

        ‘Sen Benim Herşeyimsin’in neleri sizi cezbetti?

        Tolga Örnek: Konu güzel, uyarlama yaptığımız ‘Çocuk Büyütme Rehberi’ de çok güzeldir. Onu iyi bir şekilde adapte edebileceğimizi düşündük. Tabii ki Tolga’nın olması büyük bir faktör. Yönetmen olarak heyecanlandım. Tolga ile çalışmak çok keyifliydi ve çok heyecan verdi.

        Bir süre film çekmeyeceğinizi söylemiştiniz. Ne oldu da kararınızı değiştirdiniz?

        Tolga Çevik: ‘Çocuk Büyütme Rehberi’ni izlediğimde çok etkilendim. Çok güzel hikâye. İnsancıl... Komik bir şey istiyorsan o var, dramatik bir şey istiyorsan o da var? Herkesi ilgilendiren bir film olduğu için hoşuma gitti. Bir de kızımla oğlum oynayabileceği için beni çok etkiledi. ‘Çocuk Büyütme Rehberi’ni izlerken ‘Filmin hakkını satın alıp uyarlamak gerek’ diye düşünmüştüm. İki ay sonra da teklif geldi.

        Kızınız Tuna’nın başrol almasını neden istediniz?

        T.Ç.: Zaten benim filmde rol alma şartım kızımın da rol alması üzerineydi. Oğlum Tan da konuk oyuncu oldu. Defalarca ‘Çocuk Büyütme Rehberi’ni izlediler. Sonra da ‘Tamam oynarız’ dediklerinde yapımcılarımızı arayıp ‘Ailece geliyoruz’ dedim. Birçok kişinin defalarca seyretmek için dvd’sini alabileceği bir film olabileceğini hissettim. Bizim için de bir aile anısı oldu. Yarın bana bir şey olsa çocuklarımın elinde böyle bir anı olacak. Çok acayip bir şey.

        Çocuklarınızı oyunculuğa mı yönlendiriyorsunuz?

        T.Ç.: Hayır, bu filmde rol almalarının nedeni pratik yapmalarını istemem değil. İsterlerse oyuncu olurlar istemezlerse olmazlar. Hangi mesleği istiyorlarsa onu icra etsinler.

        Çocuklarınızın olması sizde stres oluşturmadı mı?

        T.Ç.: Stresli tabii. Stresi şundan: Gerçekten oyuncu olmak isteyebilirler. Çekim süresi boyunca bir şey ters giderse o anda meslekten soğuyabilirlerdi. Ya da ben onlara bir şey söyleyebilirdim, filmden uzaklaşmasalar bile benden uzaklaşabilirlerdi. Psikolojik bir çıkmazı vardı ama kafaları olgun çocuklar. Onlar benden daha iyi kotardılar bu işi.

        T.Ö.: Burada şu net olarak anlaşılsın. Tuna için torpil yapılmadı. Önce bir deneme çekimi yaptık. Deneme çekiminden belliydi. ‘Kotarır, bu karakteri başka yere götürür, fıstık gibi de oynar’ diye kafamda kurdum. Daha setteki ilk çekimde, bizim sesçimiz İsmail Abi, Tuna’nın ilk tekrarından sonra tebrik etti.

        Çocuklarınız için küçük yaşta şöhret olursa ileri yaşlarda bunalım yaşayabilmeleri konusunda endişeniz olmadı mı?

        T.Ç.: Bizim evde öyle bir şey olmaz. Öyle şeyleri takan çocuklar değiller. Onlar da buna anı diye bakıyorlar. Bu sezon yeni bir okula başladılar. Okulda bizim çocuklarımızın oldukları daha yeni öğrenildi. Tolga da benim gibi, baba gibi davrandı. Bir oyuncuyu kazanmakla kaybetmenin matematiğini çok iyi bildiği için kime nasıl davranılacağını iyi biliyor. Çok desteğini gördük. Benden tek bir şey rica ederek “Çekimler boyunca sen artık karakterini oyna. Çocukların yönetimini bana bırak” dedi. Çok akıllıca bir karardı. Böylelikle kendileri bir birey olduklarını hep hissettiler.

        ‘PARAYLA İŞİM OLMAZ’

        Siz neden yapımcı olmuyorsunuz?

        T.Ç.: Olmam, parayla işim yok. O başka bir meslek. Ben akademi de yönetmenlik de okudum ama bir yönetmen varsa ben film yönetmenliğe soyunmam. Yapmamak lazım. Yapanlara büyük saygı duyuyorum, helal olsun Hem oyuncu, hem yönetmen. Yapan var, yapamayan daha çok var.

        Yapamayacağınıza inandığınız için mi yönetmenlik yapmıyorsunuz?

        T.Ç.: Yapmamamda fayda var. Kompleksli bir adam olsaydım bu filmi ben çekmeye çalışırdım. İnsanlar da bana ‘Çok güzel olmuş’ deyip bir daha benim filmime gelmek istemeyecekti. Değer mi? Ayrıca riske niye gireyim? İşte Tolga Örnek var. Adamın işi bu. Ondan daha mı iyi çekecektim.

        Çekmiş olsaydınız insanlar neden bir daha filmlerinize gitmezdi?

        T.Ç.: Bana gerçeği hanım ve çocuklar söylüyor. Örneğin programın beğenmedikleri bölümü varsa değiştiriyorlar. Filmi ben çekseydim berbat bir şey çekerdim. Ben önce yaptıklarımı aileme kabul ettirmek istiyorum. Onlar kabul edecek ki Türkiye kabul etsin. Çok ideallerim var ama hırslarım yok. Hırs mayın tarlasıdır.

        İdeallere ulaşmak için hırslı olmak gerekmiyor mu?

        T.Ç.: Arzuyla hırs çok farklı şeyler. Benim mesleğimi icra eden 25 kişi var. Onlarla neden didişeyim? Hepimiz aynı şeyden ekmeğimizi yiyoruz. Sen onu öv, o seni övsün, mutlu şekilde ölüp gidelim. Birleşmeye başlayacağız inşallah. Öyle olmak zorunda. Ödül alamazsak da ödül törenlerine gidip meslektaşlarımızı alkışlamamız gerek. Artık öyle olmalıyız.

        ‘Hırsın sonu yok’

        Seyirci fimde en çok neden etkilenecek?

        T.Ö.: Son birkaç yıldır kız çocuklarının yaşadıklarının üstüne, filmin sırf bu nedenle seyredilmesi gerektiğini düşünüyorum.

        T.Ç.: Evet, bütün dünya için kötü bir yıldı. Her açıdan kayıp. İnsanların, çocukların, ruhumuzun, insanlığın kaybı. İnsanlık gidiyor. Belki de o yüzden ilk defa dramatik bir film yapmayı gönülden istedim. Biraz insan olmamız lazım, her şey lay lay lom değil.

        Ne oluyor da insanlık gidiyor?

        T.Ç.: Hırs, ana temeli bu. Önce cüzdanda başlar sonra eve, mahalleye, üllkeye ve sonunda dünyaya sıçrar. Hırsın sonu yoktur, insanı, dolayısıyla insanlığı yer bitirir.

        T.Ö.: Herkesi çok kolay ötekileştiriyoruz. Sevgiye şans vermeli.

        ‘Türkiye’den kopmam’

        Ne oldu da ABD’ye gittiniz?

        Tolga Örnek: Orada iş imkânları vardı. Onları kovalamak için gittim. Zaten daha önce 12 yıl orada yaşamıştım. Yabancısı olduğum bir yer değil.

        Türkiye size yetmedi mi?

        T.Ö.: Türkiye yetmedi diye değil, gördüğünüz gibi geldim burada keyifle film çektim. Türkiye’den kopmuş değilim.

        Oradan bakınca Türk sineması nasıl görünüyor?

        T.Ö.: 118 yıllık tarihi olan bir sektörden bahsediyoruz. Altı büyük stüdyo... Şu anda bizim yaptığımız hataları, edindiğimiz tecrübeleri çok daha önceden deneyimledikleri için işler orada daha düzgün. İşe önceden başlamış olmaları ve endüstriyelleşmeyi bitirmiş oldukları için orada her şey daha düzgün.

        Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTÜRK MAGAZİN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ