Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar deniz seki, pınar dumlupınar, röportaj, haberturk.com

        PINAR DUMLUPINAR/ HABERTURK.COM

        pdumlupinar@haberturk.com

        http://twitter.com/pinardumlupinar

        Eylül ayında tanıştık.

        En mutlu günlerinden biri olduğunu söylediği 24 Eylül'de...

        Özel bir an için biraraya gelmiştik. Ailesiyle birlikteydi. Özenle hazırlanmasını sağladığı hediyesini utangaç bir kız çocuğu edasıyla uzattı...

        Siyah uzun elbisesi, yandan toplanmış saçları, hafif makyajının arkasında kalmış heyecanlı ruhu

        ellerini soğutmuştu.

        Tek tek selamlaştı herkesle, böbürlenmedi.

        Tam da o gün onu yakından tanımayı istedim.

        ***

        Biraz yoktu ortalıklarda, birçok şey yapmış kendi için.

        Dinlendirmiş ruhunu, kalbini...

        Kuantum eğitiminden tutun da, resme kadar birçok şeyle uğraşmış.

        Kendini tedavi etmiş!

        Kararlar almış!

        Onun yolu bir başka artık.

        Duygusallığını sırtına, kararlarını önüne almış yürüyor...

        Geçmişle ilgili konuşmak istemediğini söylerken yazmaya başlıyor beyaz sayfaya aslında.

        'Hükümet gibi kadın' derler ya, duygusallığının altında bunu da sanırım 'artık' hissettiriyor.

        Öğrenilmiş bir ders gibi...

        Sizi ne ele geçirir?

        Ben kağıda kaleme ve notalara teslim oluyorum. Kendimi en iyi ifade edebildiğim şey müzik! Şarkılarım beni çok iyi anlatıyor. Zaten sanatçı bu yüzden sanatçıdır. Kimi ressam tablosuyla kendini ifade eder, kimi yönetmen filmiyle... Ben de kendimi müziğimle ve şarkı sözlerimle ifade ediyorum.

        “Bitti, bu defa bitti

        Canım kalbimsin sen bu şarkım senindir

        Tabi kabul edersen ve bana güvenirsen

        Bir daha hiç kimseler kıramaz bizi

        Söz bitti

        Yeter yeteri kadar yeminlere mahçubuz

        Sitem desen o da haklı ona da epey borcumuz

        Ne sen beni duydun çünkü o an derin uykun

        Bu son yemin olsun aşk sana yok hiç borcumuz

        Bitti, bitti, bitti

        Aşk hakeden hak emreden

        Canda biten ve de hep kıymey bilenimiz

        Gel ne olur söz verelim

        Canım kalbim birbirimizi hiç üzmeyelim...”

        Mesela 'Bitti' şarkısı...

        Aynen. Hep başkalarını düşünerek, kalbimi acıtan ya da beni mutlu eden bir şeylere şarkı yazdığımı farkettim. Hiç kalbime şarkı yazmamıştım. İlk defa içime döndüm. Kalbimden özür dilediğim bir şarkı yazdım. Meğer kalbimi çok üzmüşüm. Bu şarkı bu nedenle benim için çok kıymetli.

        Birkaç kelime ile Deniz Seki...

        Kırılgan, hassas, duygusal. Sevgiye aç ve sevmek için yaratılmış bir kadın.

        Aslında pek de böyle görünmüyorsunuz...

        Herkes aynı şeyi söylüyor. Ekrandaki Deniz ile tanıdığınız Deniz çok farklı. Sanırım kameralar karşısında farklı bir otokontrol ortaya çıkıyor. Ya da basında her ne kadar kendimi seçtiğim cümlelerle ifade etmeye çalışsam da, birileri dikkat çekmek adına bir cümleyi alıyor, onu başlık yapıyor. Yazının ya da röportajın içeriğini okuduğunuzda çok farklı bir Deniz Seki görüyorsunuz. Aslında anlıyorum, siz de işinizi yapıyorsunuz. Ama o kadar canım yandı ki... Yanlış anlaşılmalar, söylediğim şeylerin başka dilde yazılması... Bu nedenle kendimi müziğimle ifade etmek en iyi yol gibi geliyor.

        Bu nedenle belki de televizyon programı yapmam gerekiyor. Çünkü seyirci beni orada çok daha yalın ve başka görecek. Bu bir kadın programı olabilir, gündüz kuşağında başka bir proje olabilir. Seyirciyle dertleşebileceğim ve şarkı söyleyebileceğim bir program olmalı. Her evin içine girebilmeliyim.

        Bu cümleler... Tam bir kendini ifade etme isteği.

        Evet, aynen öyle. Benim için iyi bir yöntem olabilir. Belki bir sinema filmi, belki de bahsettiğim gibi bir televiyon programı ya da TV Show'u.

        Mesela İzzet Çapa ile?

        Evet, İzzet ile televizyon show programı projemiz var. Format çok değişik bir şey olacak. İzzet, çok değişik tarzda biri. İşini çok iyi yapıyor. Ben de televizyon geçmişi olan biriyim, güçlerimizi birleştirmek istiyoruz. “Nasıl olur ki?” diye sorduğumda bana şu yanıtı veriyor: “İki deli yanyana nasıl gelirse öyle bir şey olur" Programda konuklar olacak ama esas konuk biz olacağız.

        Seyirciyi doyuracağımız bir program olacak. Dekoru ise İzzet'ten dolayı eminim uçuk kaçık olacaktır.

        “KATI OLMAYI ÖĞRENMEM LAZIM”

        Geçmişe dönüp baktığınızda, yapmamanız gereken şey neydi? Pişmanlığınız...

        Hassaslık! Ne gerek varmış bu kadar hassas olmaya? Keşke biraz daha katı olabilsem. Şimdi biraz daha katıyım ama aşırı duygusalım. Bunu yenemiyorum. Yengeç burcuyum ve burcuma has bir özellik sanırım. Kendimi korumayı öğrettim kendime ama biraz da katı olmayı öğrenmem lazım.

        Bu durum arkadaşlarınıza has gibi... Önceden daha fazla arkadaşlarınızla ön planda iken artık ailenizle görüntüleniyorsunuz. Özlediğiniz şeyler mi var?

        Evet, çok doğru. Ailemin kıymetini ve ailenin ne demek olduğunu anladım. Yaşadığım olaylar beni aileme yakınlaştırdı. Her şerde bir hayır vardır dedikleri bu herhalde.

        “AŞK ŞUURSUZLUKTUR”

        Aşık olmaktan korkar mısınız, yoksa balıklama dalar mısınız?

        Aşktan korkulmaz, aşktan vazgeçilmez. Hayatınıza aniden girer. Bu konuda büyük laflar da edilmez.

        Sanırım aşkı 'şuursuzca' bir davranış olarak görüyorsunuz?

        Doğru. Şöyle bir baktığınızda "Ben bunu nasıl yaptım?" dedirten şeyler yaptırıyor. Aşk şuursuzluktur. Adrenalindir aşk.

        Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?

        Evlilik çok ciddi bir kurum. Ruh eşimi bulmadan evlenmem. Bu insan, uyandığım zaman hayatımın sonuna kadar yanımda görmek istediğim insan olmalı.

        İlk evliliğinizi düşünmezsek ruh eşinizi bulamadınız demek ki...

        Evet, bulsam evlenirdim.

        “BENİ ALAN YAŞADI”

        Nasıl bir eş olursunuz?

        Çok iyi bir eş olurum. Ben Geyşa ruhlu bir kadınım. Sevgili olmaktan hiç vazgeçmem. Beni alan yaşadı!

        Heyecanı kaybetmezsiniz yani..

        Kesinlikle, monotonlaşmış bir evlilik hayatım olmaz.

        Solistlikten memnun musunuz?

        Şarkı söylemediğim an nefes alamıyorum. Benim şarkı söylemem lazım. Müziğin olmadığı yerde benim işim yok!

        Ama müziğin yanında başka projelere de açıksınız. Mesela az önce bahsettiğiniz gibi televizyona yeşil ışık yakıyorsunuz.

        Evet, Türkiye'de izleyicilerin başka şeyler aradığını düşünüyorum. Artık şarkı yazmak kesmiyor beni. İnsanların benden başka şeyler beklediğini düşünüyorum. Mesela bir müzikal olabilir. Çünkü çok uzun zamandır Türkiye'de yapılmıyor.

        Kitap mesela?

        Şimdilik kitap yazmayı düşünmüyorum. 5 yıl sonra belki olabilir.

        Belki bir senaryo...

        Onu da düşünmüyor değilim. Bir dram ya da komedi olabilir.

        Komedi ve Deniz Seki?

        Evet. Hatta dramdan önce komedi olabilir. O yönümü kimse bilmiyor. Benim acayip bir taklit yeteneğim var. Çok iyi çocuk taklidi yapıyorum. Bu nedenle çizgi film seslendirmek istiyorum. Bilinmeyen özelliklerimi hayata geçirmek istiyorum. Hüzünlü aşk şarkılarını yazan kadın modundan biraz sıyrılmak istiyorum.

        Resim yaptığınızı biliyorum. Sergi açma gibi bir niyetiniz de var sanırım...

        Bu aralar çok yapamasam da resim yapmayı seviyorum. Hiç yeteneğim olduğunu bilmiyordum. NLP eğitimi aldığım zaman ortaya çıktı. Hobimin olmadığı ile yüzleştim. Bunun üzerine resim yapmaya başladım. Bir ara içimde ne varsa resme akıttım. 12 tablom var, 25 olduğunda sergi açacağım. Görenlerden olumlu tepkiler alıyorum, beğeniyorlar. Bunun eğitimini almak istemiyorum çünkü içimdekiler dökülsün istiyorum, eğitim aldığımda kendimi engellerim diye düşünüyorum. Resimden anlayan kişiler, devam etmem gerektiğini söylüyorlar. Biliyormuşum da yapıyormuşum gibi...

        Yapılan resimlerin ruhu yansıttığı söylenir. Peki, resimlerdeki Deniz Seki nasıl?

        Rengarenk.

        Tam da hissettiğiniz gibi...

        Kesinlikle!

        Kuantum ile de ilgileniyorsunuz...

        R. Şanal Günseli'nin bu konuda çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de bu işi en iyi bilen kişilerden bence. Onunla bir şekilde yollarımız kesişti. Bu konuda daha yeniyim. Kuantum, üzerinde çalışılması gereken bir konu, almam gereken çok yol var.

        Birlikte bir de film projesinde yer aldınız.

        R.Şanal Günseli’nin yapım ve yönetmenliğini yaptığı, Türkiye’nin ilk kuantum filmi, ‘Eşruhumun Eşzamanı’ spitirüel bir film. Ben, filmin şarkılarını seslendiriyorum. Hatta bir de bestem var.

        R. Şanal Günseli ile Şanal’ın eşi Işık Elçi Günseli ile iletişimim çok iyi. Işık Hanım 'Bedenlenmiş melek' olduğumu söyledi.

        'Bedenlenmiş melek' mi? Nasıl yani?

        O yüzden bu kadar hassasmışım. Bu yüzden yaradan bana bu yetenekleri sunmuş. Başıma gelenler ise başkalarına öğretebilmem gereken deneyimlermiş.

        “BİR DENİZ VAR AMA BAŞKA BİR DENİZ DAHA VAR”

        Resim, kuantum, NLP derken tedavi sürecine girmiş gibisiniz...

        Kendimi geliştirmek ve içimdeki devi uyandırma sürecindeyim. Bir Deniz var ama başka bir Deniz daha var. Biliyorum, bunu yapabilirim.

        Son günlerde sizi etkileyen toplumsal olaylar ne oldu?

        Kadına şiddet uygulanmasından nefret ediyorum. Son zamanlarda 3. sayfa haberlerine bakamıyorum. Ayrıca Van depremi, verilen şehitler... Dünyaya bakacak olursak ise kriz ile batan ülkeler.

        Sanatçılar toplumsal olaylarda daha mı az etkili?

        Ben öyle düşünmüyorum. Aslında biz de elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Mesela Van depremi dolayısıyla çok büyük bir proje hazırlıyoruz. Gecikmiş olması yapmayacağız anlamına gelmiyor. Yaşam standartları açısından bakılınca telif hakları, korsan derken biz iğneyle kuyu kazıyoruz. 15 yıldır sahneye çıkıyorum “Neyin var?” diye sorun hiçbir şeyim yok. Ancak ben öldükten sonra şarkılarım miras kalır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ