Mehmet Ayan yazdı: Kırkpınar
Galatasaray, Sivasspor ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı ve 11. haftadan sonra ilk kez zirvede eşitlik bozuldu. Ciner Medya Spor Yayınları Koordinatörü Mehmet Ayan, Galatasaray'ın Sivasspor maçını değerlendirdi
19 maç 48 puan kağıt üzerinde bir ilk yarı sonu için harika görünür. Öyle ya kaybedilen 9 puan vardır; adeta tulum çıkmıştır o serüvenden. Ancak bu sene böyle değil lig. G.Saray ve F.Bahçe dominasyonunda adeta “puan kaybeden ligi kaybeder” psiklojisi hakim İstanbul’un iki yakasına. Çok yanlış! Ne G.Saray bugün 19.00 itibariyle şampiyonluğu kaybetti; ne F.Bahçe şampiyon oldu. Olayın taraftar, camia, sosyal medya, medya psikolojileri bu açıdan kendilerini şartlamalı.
Oyuna gelince… Ülkemizdeki kötü futbolun bir tezahürü daha. Ne G.Saray oynayabiliyor, ne Sivas… Ne zemin zemine benziyor, ne tribün tribune…
İlk yarı G.Saray maçı koparabilir miydi? Evet. Kerem ve Mertens’in direkten dönen toplarından biri gol olsa maçın seyri değişecekti. 39.dakikada Kıvet’in pozisyonu dışında rakip kaleye doğru dürüst gidemeyen ev sahibi için, soyunma odasına 1-0 yenik gitmek büyük şanstı. 3-0 olsa kimse şaşmaz; maç çoktan biterdi.
İlk yarıda G.Saray dominasyonu ile yükselen futbol ateşinin harı ikinci yarı hiç mi hiç yoktu orta yerde. Saçma bir 45 artı 6 dakika izledik. G.Saray 1-0’ı korumak için orta sahanın çimentosunu güçlendirici değişikliğini N’Dombele ile yaptı. Daha güçlenmesi gereken orta saha, biraz da Sivas’ın oynama niyetiyle, teslim oldu son 15-20 dakika.
Sivas topa hükmetti ama oyun iktidarını ele alamadı. Ceza alanındaki bir el temasıyla maçın kaderi beraberliğe bağlandı. 1-1 sonrası gençlerle son 5 artı 8 dakikada yüklenen G.Saray, Ali Şaşal’ı geçemedi.
İlk yarıda (çok az pozisyonda) Ali Turap kanadından, gol öncesi de Kazımcan Karataş tarafından zorlanmasından ötürü takımın derin bir savunmacı sorunu olduğunu ortaya çıkardı. Elbette Kazım ve Ali değil G.Saray bekleri…
İleride ise tonla eksiğe karşın Kerem’in ilk yarıdaki çırpınışı, Halil ile çoğu kez yer değiştirip defansın dengesini bozması ön taraftaki olumlu halleri oluşturdu. 46 ile maç 1-1’e gelene kadar ikinci yarıda bir hücum etkinliğinden söz etmek ise pek mümkün değil. Zaha ve Tete giderek “etkileşim için yapılan transferler” olduğunu herkese anlatmaktalar.
Bir Kırkpınar deyimiyle “alta düştüm diye yerinme üste çıktım diye sevinme” haftaları olacak bundan sonra. Her maç birer hamle. Puan farkı 2-3 maçı bulamadığı takdirde iki takımın da şansı var. Önde atbaşı yarışların kaderi maçları 90 değil 180 dakika olarak hissetmektir.