Sanayiciler tarımı masaya yatırdı
İstanbul Sanayi Odası (İSO)) Meclisi’nin Mayıs ayı olağan toplantısı, Tarım ve Ormancılık Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımı ile tam olarak tarımda yaşanan sorunların masaya yatırıldığı bir arenaya dönüştü.
‘Vizyoner Bir Bakışla Tarım ile Sanayi Arasındaki Entegrasyonu Artırarak; Tarımsal Sanayinin, Ekonomimize Daha Etkili ve Verimli Katkı Yapmasını Değerlendirmek’ ana gündemi ile düzenlenen toplantıda ayrıca “İSO İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu”nun lansmanı gerçekleştirildi.
➔ Sanayi ile tarım ilişkilerinin vurgulandığı, iklim değişikliğinden su otobanlarına, teknolojik dönüşüme kadar yapısal sorunlar bir bir ortaya serildiği toplantıyı iki bölüm halinde ele alacağız.
➔ Bugün İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın tarımı değerlendiren ve önemli tespitleri içeren konuşmasına yer vereceğiz. Buna tam olarak sanayici gözüyle tarımın değerlendirmesi diye tanımlamıyorum.
➔ Çünkü Erdal Bahçıvan süt ürünleri sektöründe faaliyet gösteriyor ve babası Mecit Bahçivan’dan işi devraldı. Tarımın en sorunlu alanlarından birinin tam içinde ve hayat boyu bu sorunlarla uğraşmış, tecrübe kazanmış.
➔ Ama aynı zamanda sanayicilerin de başkanı olarak iki sektöre vakıf biri. Bu yönüyle de tespitleri isabetli. Tarımı ülkenin ya güvenlik sorunu ya da güvenlik kozu olarak görüyor.
➔ Kaynakları bu kadar güçlü ve çeşitli olan Türkiye’nin gıda enflasyonunu yıllardır çözememesinin kabul edilemeyeceğini belirten Erdal Bahçıvan “Bu, toplum olarak yaşamamız gereken bir kader değil. Ülke olarak, dünyada birçok konuda dudak uçuklatan başarılara imza atmışken bunu çözemiyor olmamızı, kaderimiz olarak göremeyiz” dedi.
➔ Türkiye’nin tarımsal arazi hacmi ve tarım, gıda sektörünün ürettiği katma değer bakımından dünyada ilk 10 ülke içerisinde yer almasına karşılık arazi verimliliğinde 20’li ve emek verimliliğinde 30’lu sıralarda seyrettiğine dikkat çeken İSO Başkanı Erdal Bahçıvan sektörde yaşanan önemli yapısal sorunlara cesaretle ve kararlı çözümler üretmemiz gerektiğini vurguladı.
➔ “Tarımsal kaynaklarımızı yeteri kadar doğru kullanmadığımızı” belirten Erdal Bahçıvan’ın önemli bulduğum tespitlerine şöyle derledim:
➔ “Bugün Türkiye'de birçok sektör küreselleşirken biz henüz tarımı o noktaya getirebilmiş değiliz. Tarımı hala ve ağırlıklı olarak sosyolojik boyutuyla ele alıyor ve birçok stratejik kararımızı bu çerçevede veriyoruz. Konu gelip güçlü ve rasyonel karar alınmasına gelince tıkanıyoruz.
➔ Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi tarımı bir iş, bir ekonomik faaliyet olarak görmeliyiz. Bu tespiti yaparken verimlilik hususunu çok önemsemeliyiz.
➔ Tarımsal arazi hacmi ve tarım, gıda sektörünün ürettiği katma değer bakımından dünyada ilk 10 ülke içerisinde yer alıyor.
➔ Ancak Türkiye’nin arazi verimliliğinde 20’li ve emek verimliliğinde 30’lu sıralarda seyretmesi, sektörde yaşanan önemli yapısal sorunlara cesaretle ve kararlı çözümler üretmemiz gerektiğini gösteriyor.
➔ Bu sorunların başında da ölçek sorunu geliyor. İşletme büyüklüğü ve parçalılığı Türkiye’de eski ve hala tartışılan bir konudur. Ölçek sorunu, en fazla tarla ürünlerinde, özellikle tahıl üretiminde gözlenmektedir.
➔ Yine mera sorunu yapısal olarak çözüm bekleyen en çarpıcı örneklerinden biri.
➔ Ekim noktasında arazilerin ne kadarının tam verimli kullanıldığı ve ekilebildiği konusunda elimizde net bir tablonun olmaması da önemli sorunlarımızdan biri.
➔ Hani derler ya ‘bir şeyi ölçmeden yönetemeyiz.’ Özetle bu süreci ancak ölçerek bilimle, teknolojiyle buluşturmalıyız.
➔ Çünkü bugün ekimle hasat arasında geçen sürede; buğdayından fındığına, ayçiçeğinden çayına ve meyve-sebzesine kadar ciddi verim kayıplarının yaşandığını biliyoruz.
➔ Bunu ancak doğru ilaçlama, doğru gübreleme, doğru sulama gibi ürünün ekilmesinden sonraki dönemi çok çok iyi değerlendirerek ve teknolojiyi kullanarak giderebiliriz.
➔ Karasal ulaşımın alt yapısında son yıllarda çok büyük iyileştirmeler yapılmış olsa da üç tarafımızı çeviren denizlerimizi ve demiryollarımızı bu iş için neredeyse hiç kullanmadığımızı görüyoruz.
➔ Oysa tarım ürünlerinin daha sağlıklı, daha hijyenik, daha az fireli, daha ucuz, daha verimli taşınması için deniz ve demiryolu lojistiğinin mutlaka Türkiye'nin gündemine girmesini çok önemli görüyoruz.
➔ En basitinden yaş meyve sebzenin, denize kıyısı olan yerlerde yetiştirilmesi ve ağırlıklı olarak denize kıyısı olan yerlerde tüketilmesini bir lojistik fırsatına çevirebilmeliyiz.
➔ İki konudaki stratejik planlamayı çok önemli görüyoruz. Bunlardan biri her alanda olduğu gibi tarım alanında da insan kaynağının çok iyi planlanmasıdır.
➔ İkinci konu Türk tarımında bizi bekleyen iklim değişikliğini hesaba katarak bir arazi değerlendirme ve ürün değerlendirme planlamasının yapılmasıdır.
➔ Dünyada teknoloji, bilim, yapay zekâ ne kadar gelişse de teknoloji şirketleri ne kadar büyüse de bunlar hiçbir zaman tarımın alternatifi olmayacak. İnsanlar yaşadıkça, varlığını sürdürebilmek için topraktan bir şekilde değer elde etmek zorundadır.
➔ Bu bizim gibi kaynakları güçlü olan ülkeler için büyük bir güç. Ve bu bir güvenlik meselesi aynı zamanda. Yani tarımsal kaynakların, kaynaklarını yanlış kullanan ülkeler için gelecekte bir güvenlik sorunu, doğru kullanan ülkeler için de bir güvenlik kozu olacağını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.”
➔ Yarın Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın konuşması ve “İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu” ile devam edeceğim.
- Ayılar kış uykusuna yatamayacak mı?10 dakika önce
- Önce dünyaya sonra borsaya açılma1 gün önce
- Kemal Şahin: Mısır'da iyi para kazanıyoruz1 gün önce
- Daron Acemoğlu: Asgari ücret verimlilikle artar1 gün önce
- Boğalar tatile ayılar işbaşına mı?3 gün önce
- 2025 şirketlerin dönüşüm yılı mı?6 gün önce
- Ücrette yüksek artışın engeli ne?1 hafta önce
- Dev rafineri yatırımı bir imzayı bekliyor1 hafta önce
- Rallide son viraj enflasyon1 hafta önce
- İhracatta durgunluk kalıcı mı?2 hafta önce