Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun cumartesiyi pazara bağlayan geceyi karısı Sara ile birlikte Kudüs’te, Amerikalı bir milyarderin atom bombasına dayanıklı sığınağında geçirmiş olması, altı aylık Gazze savaşının getirdiği zafiyeti göstermesi bakımından yeterli aslında. İran, İsrail’in yerleşim birimlerini değil, sadece periferiyi hedef alırken bile kamuoyu önüne çıkamadı Bibi. Duty Free Americas’ın milyarder patronu olan yakın arkadaşı Simon Falic’in evine geçmişlerdi hafta sonu ailecek. Malikanenin nükleer sığınağı olduğuna dair haberler daha önce çıkmıştı.

Böylece halk nezdinde zaten düşük kredisinin dibini gördü Netanyahu. İran füzelerinin beklendiği cumartesi saatlerinde ülkenin dört bir yanında Gazze’deki rehineler nedeniyle “hükümet istifa” protestoları yükselirken, küçük bir grup Falic’in evinin önünde toplanmış “Hükümetin başı sensin, sorumlu sensin” sloganları atıyordu.

Tel Aviv'deki ordu karargahı önünde Netanyahu aleyhtarı gösteri (6 Nisan)
Tel Aviv'deki ordu karargahı önünde Netanyahu aleyhtarı gösteri (6 Nisan)

BU ARADA ASKERİ SAHADA…

İran’ın yolladığı 300’ü aşkın dron ve füze salvosuna karşı kurulan savunma hattı ise İsrail zafiyetinin büyük resmini gösteriyordu: Hava saldırısı ancak Ürdün, İngiltere, Fransa ve tabii ki ABD askeri desteğiyle durdurulabildi. Hatta Suudi Arabistan bile birkaç dronu havada yakaladı. İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari, İran atışlarının yüzde 99’unun bu destekle havada etkisiz hale getirildiğini açıkladı. İsrail’in Demir Kubbe ve Arrow hava savunma sistemine ilaveten elektronik karıştırıcılar ve savunma hattına katılan diğer ülkelerin bölgede konuşlu silah sistemleri kullanıldı, 170 SİHA ile 30 seyir füzesi ve karadan karaya 110 balistik füzenin yolu kesildi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in açıklamasına göre İran’ın yanı sıra Irak, Yemen ve Suriye’den atılan onlarca dron ve füzeyi ABD ordusu imha etmişti. Kudüs üzerinde vurulan SİHA’lar ise daha uzak bir menzile yol alıyordu.

İran, savaşı bölgeye yaymayacak kapasitede bir dikkatle, İsrail’in “işgal altındaki topraklarını” ve periferiyi hedef aldı; 1973’te Suriye’den koparılan Golan Tepeleri ile Negev Çölü’ndeki Nevatim hava üssünü. Tel Aviv veya Hayfa gibi yerleşim birimleri namlunun ucunda değildi.

Negev Çölü'ne isabet eden füze parçası
Negev Çölü'ne isabet eden füze parçası

1 Nisan günü Şam’daki konsolosluğuna İsrail tarafından yapılan hava saldırısına misilleme olarak bugüne kadar görülmemiş formatta bir yanıt vermesi, caydırıcı gücünü tazelemesi gerekiyordu Tahran’ın, vekil örgütler aracılığıyla değil, doğrudan. Daha Suriye başkentindeki bombalama öncesi, İsrail’in Suriye ve Lübnan’daki saldırıları nedeniyle Tahran’da stratejik sabrın taştığına dair haberler yer alıyordu İran basınında. Dolayısıyla artık sert bir karşılık vermek ama bölgede büyük bir savaştan kaçınmak gerekiyordu.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü (MEI) uzmanı Nimrod Goren’e göre İran’ın bu kadar çok dron ve füzeyle saldırısı, İsrail’in altı aylık Gazze savaşında ne kadar zayıf düştüğünü gösteriyor. Gazze halkının yaşadığı mezalim ve had safhadaki yıkımla siyasi plandan yoksunluk, İsrail’in hava savunmasında fazlasıyla desteğe muhtaç olması gibi bir maliyete yol açtı. Netanyahu’nun kamuoyunda görünmek yerine Amerikalı bir milyarderin sığınağında gizlenmesi de Tahran’ı cesaretlendirdi. Goren “Bu durum liderlik imajına daha da fazla zarar verecek” diyor.

DEVLETLER DİPLOMATİK MİSYON BOMBALAMAZ

Şam saldırısında İranlı üç komutanın kaybı bir yana, uluslararası hukuk uyarınca devletler başka ülkelerin diplomatik misyonlarını bombalamaz, ancak teröristler bombalar. 1999’da ABD jetleri Belgrad’daki Çin Büyükelçiliği’ne beş bomba düşürdüğünde Başkan Clinton “bu kazadan ötürü” Pekin’den özür dilemişti.

İsrail ise kendi istihbaratlarına göre Şam’da bombalanan alanda konsolosluk ve büyükelçilik rezidansı olmadığını, sivil yapı görünümü altında Kudüs Tugayları’nın karargahı olduğunu iddia ediyor. Oysa İran Büyükelçiliği’nin yıllardır o bölgede olduğu biliniyor, hemen Kanada Büyükelçiliği’nin bitişiğinde.

İsrail bombaları Şam'daki İran konsolosluğunu enkaza çevirdi
İsrail bombaları Şam'daki İran konsolosluğunu enkaza çevirdi

İran yönetimi İsrail’e yönelik misillemeyle meselenin kapandığını söylüyor. Harekat gecesi BM temsilciliğinin X’te yaptığı açıklama bu mesajı veriyordu. Peki acilen toplanan İsrail savaş kabinesi, büyük bir savaş riskine girmeden nasıl yanıt verecek? Kritik bir ikilemle karşı karşıya: Caydırıcılığı yeniden tesis etmek ama, tansiyonu daha fazla tırmandırmadan ve ortaklarından aldığı desteği riske sokmadan! Ortakların hava yardımı, İsrail’in Gazze kıyımına rağmen bölgedeki ittifakları koruyabildiğini gösterdi. Aynı zamanda sadece ABD’nin, İsrail ile Arapları bir araya getirebildiği de görüldü.

Saldırı gecesi Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi toplantıda
Saldırı gecesi Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi toplantıda

Amerikan haber portalı Axios’un Beyaz Saray kaynaklarından aldığı bilgiye göre Biden, İsrail’in karşı saldırısına ABD’nin katılmayacağını Netanyahu’ya bildirmiş, “İran salvolarının püskürtülmesi zafer için yeterlidir” demiş. 5 Kasım başkanlık seçimi gereği kaçınılmaz pozisyon.

Biden karşı saldırıda biz yokuz demiş ama nasıl bir pozisyon alacak? Dışişleri Bakanı Antony Blinken gerçi İsrail’in kendini savunma hakkını teslim ediyor (yine!), ancak ABD’nin İran’la gerilimin yükselmesinden yana olmadığını da vurguluyor.

DÜŞMAN HATA YAPARKEN YOLUNA TAŞ KOYMAK!

Bazı Ortadoğu uzmanları ortaya çıkan tabloya İsrail’in zaafı değil tam tersine siyasi zaferi gözüyle bakıyor.

Argümanlar mı? Bir kere Gazze’deki ilerleyişi yüzünden ABD ile son dönemde yaşanan gerilim, İran tehdidi nedeniyle arka planda kaldı. Gazze’deki aşırılığa karşı yer yer çatlak ses çıkaran Batı bloku yeniden İsrail’in arkasında hizalandı, vekil örgütleri kullanmak yerine doğrudan harekete geçerek gerçek yüzünü gösteren Tahran izole oldu. İran’ın bölgede istikrarı bozan esas faktör olduğu Batı siyasetinde iyice idrak edildi. Bazı Arap ülkelerinin Gazze krizine rağmen İsrail savunmasına katkıda bulunması, İran’a karşı bir İsrail-Sünni ittifakının oluşumu yönündeki trende ağırlık kazandırdı. Bu bakımdan İsrail, İran’a yanıtını verirken arkasına bolca destek almayı da garantiledi.

Amerikalı dış politika uzmanı ve Dış İlişkiler Konseyi’nin eski başkanı Richard Haass, İran saldırısı nedeniyle İsrail’e yepyeni bir destek alanı açılacağı görüşünde. Haass’ın X’deki paylaşımında bir de kıssadan hisse var: “İran’ın İsrail’e saldırısı Napolyon’un veciz sözüne ters, ‘Düşman hata yaparken asla yolunu kesme!’.”

GAZZE İÇİN DESTEK TAHKİMATI

İran saldırısının hasarsız atlatılması, acaba İsrail’in hazır siyasi zafer kazanmışken işi oluruna bırakmasını sağlar mı? Jerusalem Post’un eski yayın yönetmeni Avi Mayer yanıtını veriyor: “İran’ın görülmemiş saldırısına karşı İsrail’in tepkisiz kalabileceğini düşünenler ya hayal görüyor, ya da Ortadoğu’da işlerin nasıl yürüdüğünden haberi yok, veya ikisi birden.” Mayer’e göre saldırıyı karşılıksız bırakmak korkaklık olarak algılanır ve daha ağır saldırılara davetiye çıkarır. İsrail mutlaka cevabını verecektir.

Nitekim savaş kabinesi bakanı Benny Gantz, kendileri için en uygun zaman ve zeminde İran’a karşılık vereceklerini söyledi; İran salvosunu bertaraf etmeyi sağlayan stratejik ittifak ve bölgesel işbirliğini güçlendirmeleri gerektiğini, İran tehdidine karşı bölgesel koalisyon oluşturacaklarını da ekledi. Ancak Gantz’ın açıklamasında bir sonraki cümle bölgesel koalisyonun yönünü Gazze’ye çeviriyor: “Başta rehinelerin iadesiyle kuzey ve güneyde yaşayanlara yönelik tehdidin ortadan kaldırılması olmak üzere görevlerimizi henüz tamamlamadık. Kampanyayı kararlılık ve sorumlulukla sürdürüp hep birlikte kazanacağız…” Kampanya dediği kıyım.

İsrail savaş kabinesi
İsrail savaş kabinesi

Bazı uzmanlar İsrail’in SİHA üretim tesislerini vurabileceğini söylüyor; Rusya’nın İran yapımı kamikaze dronlarına maruz kalan Ukrayna’nın da bundan yarar sağlayacağı belirtiliyor.

Bir görüşe göre İran’ın nükleer programı muhtemel saldırı hedeflerinin başında geliyor, Tahran, “önleyici saldırı” için İsrail’e kapıyı aralamış bulunuyor. Çünkü İran’ın İsrail’e salladığı balistik füzeler atom başlığı taşıma kapasitesine sahip ve havada yakalanamayan tek bir füzenin tahrip gücünü söylemeye gerek yok.

Amerikan düşünce kuruluşu Demokrasileri Savunma Vakfı’nın (FDD) Ortadoğu uzmanı Hussein Abdul-Hussain’e göre İran saldırısından çıkarılması gereken en önemli ders şu: Tahran atom bombasına sahip olduğu takdirde İsrail’i haritadan silme kabiliyetine de kavuşmuş olacaktır. Demek ki, İran bu tehlikeyi askeri yollardan bertaraf etmek üzere İsrail’in eline geçerli bir koz vermiş bulunmaktadır.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar